‘Suyu koruyamayan sosyalist değildir’

Çeviri: Onur Erem | Kaynak: bit.ly/1dPNT3G

Guillermo Barreto

Guillermo Barreto

Venezuela’nın yeni Eko-sosyalizm ve Su Bakanı Guillermo Barreto, Karakas merkezli Ciudad CCS gazetesine verdiği söyleşide okurlara hükümetin doğa politikalarını anlatıyor. Bir biyolog olan Barreto, sosyalizmin sürdürülebilmesinin tek yolunun, doğanın merkezdeki meselelerdeki haline getirilmesi olduğunu söylüyor:

>> Neden Çevre Bakanlığı yerine Eko-sosyalizm Bakanlığı?

Doğa ile ilişkinin daha harmonik bir hal aldığı, insan yerleşmelerinin başlı başına birer eko-sisteme dönüştüğü bir eko-sosyalist topluma doğru ilerliyoruz. Böyle bir toplumun inşasının sürmesi için doğa, merkezi bir bileşendir ve sosyalizmi sürdürmenin tek yolu onu korumaktır. Bu, insanlar arasında bir dayanışma demektir, üstelik yalnızca şu an yaşayan insanlar arasında değil, bizler ve çocuklarımız, torunlarımız ve onların torunlarıyla da dayanışmaktır. Eğer gelecek nesillerde tüm toplumun suya erişimini garanti edebilirsek sosyalist oluruz. Eğer bunu başaramazsak, sosyalist değilizdir.

Çevre kelimesini kullanmamamızın nedeni, egemen söylemde ‘çevre’nin romantik ve hippi bir kavram olarak yaftalanarak toplumsal ve ekonomik sistemlerin işleyişinden izole edilmesi. Bu konsept, çevreyi koruyanları bir cepheye, gelişmeyi savunanları karşı cepheye yerleştiriyor. Böyle bir durumda da diyalog imkansızlaştığından herkes kaybediyor. Eko-sosyalizmden bahsettiğimizde ise doğanın bütünleyici bir rolü olduğu, yeni bir toplumu inşa etmek için gereken organik kamu yönetişiminden bahsediyoruz.

Bugün Eko-sosyalizm Bakanlığımız var, ama petrol üretiminden ev ve köprü inşaatına kadar tüm kamu yönetişiminin eko-sosyalist olduğu bir noktaya ulaşmak zorundayız.

>> Bu, uzun vadede gelişme ve çevreyi koruma arasında bir uzlaşma anlamına mı geliyor?

Tabii ki. Ama paradoksal olarak, çevrenin siyasi yönetimini derinleştirmemiz gerekir. Kendimizi doğadan izole edemeyiz. Koruma altında tutulması gereken alanların bir zorunluluk olduğunu anlamalıyız. Öte yandan, bu tablonun içine insanları katmazsak bu durum çatışmalara yol açar ve hedefimize ulaşamayız.

>> Gelişmeyi çevreyi korumayla uyum içinde gerçekleştirme söylemi kapitalist mantığa taviz vermek anlamına gelmiyor mu?

Hayır. Doğadan kaynak çıkarma temelli kapitalist modeli terk ederek, kaynakların kapitalist birikim amacıyla değil, insanların ihtiyaçlarını karşılamak için çıkarıldığı bir modele geçmemiz lazım. Bu, yalnızca ihtiyacımız olan kadarını kullanıp daha fazla kullanmamak demektir. Bu değişim bir gecede değil, aşamalı olacak. Ama esas önemli olan kapitalist motifleri tekrar etmeyeceğimiz bir toplum kurmak.

Bu süreçte endüstriyel faaliyetler için izin yayımlayan bir bakanlık olmaya devam edeceğiz. İzin yayımlama sürecinin aşırı bürokratik olması nedeniyle izinler esas önemini kaybediyor. Bu nedenle bu süreci yeniden yapılandırmamız lazım. İzin almak üretimin önünde bir engel olmamalı, üretim çevreye bir saldırı niteliği taşımadıkça.

>> Neden Su Bakanlığı?

Başkan Maduro tüm toplumun suya erişimi konusuyla çok ilgili. 15 yıllık Bolivarcı Hükümet döneminde pek çok hedefe ulaşıldı ancak hâlâ aşmamız gereken engeller var. Bu konunun önemini vurgulamak için bakanlığın ismine suyu da ekledik.

Ulusal Su Planı’nı uygulamaya devam edeceğiz. Önceliklerimiz, su hatlarındaki kırıklar gibi sorunları bir an önce çözerek halkın tamamının suya erişimini garantilemek, uzun vadede ise böyle sorunların oluşmasının önüne geçmek. Teknik Su Konseyleri’ni de devam ettireceğiz, çünkü esas amacımız komünal bir ülke oluşturmak.

>> Ev atıklarına dair nasıl bir politika izliyorsunuz?

Öncelikle toprak üstünde biriktirilen çöplükleri, çöplerin toprak altına gömülerek çürütüldüğü sistemlere dönüştürüyoruz. Karakas’ta ise çöp transfer alanları oluşturuyoruz. Tekrar kullanım ve geri dönüşümü geliştiriyoruz, geri dönüşümü olmayan şişe kullanımına ekstra vergi getirmek gibi seçenekler üzerine çalışıyoruz. Ama esas amacımız tüketici alışkanlıklarını değiştirmek. Çöp üretimini azaltmanın ve sonlandırmanın gerçek yolu burada.

>> Zulia bölgesindeki kömür yataklarıyla ilgili bir çalışma yürütecek misiniz? Chavez bu kömürlerin çıkarılmasının doğaya zarar vermesi durumunda çıkarılmaması gerektiğini söylemişti…

Bu konu gündemimizde yer alıyor. Yerel topluluklar ve Zulia’nın yerel yönetimi ile birlikte bunu detaylı bir şekilde inceleyip, sorumlu bir tartışma yürüterek karar vermemiz lazım.

>> Sorumlu bir tartışma ile neyi kastediyorsunuz?

Bu kömüre ihtiyaç olup olmadığının analizi, olası alternatifler, nihai hedefimiz olan ekosistemi koruma ve hepsinin üstünde yer alan çevredeki toplulukların refahı meselelerini bir arada değerlendirmeyi kastediyorum. Bu yüzden işin yalnızca ekonomik boyutunun tartışılmayacağı, her yönünün değerlendirileceği bir tartışma yürütmemiz lazım. Orada yaşayan yerlilerin doğayla özel bir ilişkileri var ve buna saygı göstermeliyiz.

>> Ülkenin güneyindeki kaçak altın madenleriyle ilgili ne yapacaksınız?

Madencilik, Komünler ve Yerli Halklar Bakanlıkları ile buluşarak altın madenciliğini düzenleme konusunu konuştuk. Yasadışı madencilik korkunç toplumsal ve ekolojik sorunlara yol açabiliyor. Bu çok hassas bir konu, bu nedenle dikkatle ele almamız lazım.

>> Dünyanın en büyük petrol rezervlerinden biri olan Oricono Rezervi’ndeki faaliyetlerin etkilerine dair neler yapılıyor?

Bakanlığımız bünyesinde yalnızca bu meseleyle ilgili çalışmak üzere bir birim kurduk. PDVSA’yla (Kamuya ait petrol şirketi) bir arda çalışarak bu bölgenin doğayla uyum içinde işletileceğinden emin olmamız lazım. Petrol üreticisi bir ulusuz ve bu kaynaklara ihtiyacımız var ama bunu daha iyi bir şekilde yapmamız lazım.

>> Bugüne kadar insan yerleşiminin olmadığı La Tortuga adasına 2 bin odalı otel yapılması planlanıyordu. Onun durumu nedir?

Gözümüz Turizm Bakanlığı’nın yürüttü bu projenin üzerinde. Turizmi geliştirmek önemli, fakat bunu doğayla uyumlu hareket edebilirsek yapmalıyız. Birkaç ay önce kurduğumuz Parklar Yüksek Enstitüsü ile koruma altındaki alanlara dair ortak bir politika üretmeyi amaçlıyoruz.

Bugün Venezuela’ya gelen turistlerin yüzde 80’i tatillerini koruma altındaki parklarda geçiriyor. Ayrıca bu bölgelerin çevrelerinde veya içinde yaşayan yerel halklar da var. Bu nedenle buraların idaresi için yerel halkların örgütlenmesi önemli.

>> Hayvan kaçaklığını önlemek için ne gibi çalışmalarınız var?

Ulusal Bolivarcı Muhafızlar ve savcılıklar bu meseleyi yakından takip ediyor. Kaçakçılığın yoğunlaştığı bölgeleri tespit ediyoruz. Venezuela’da kuş kaçakçılığı çok fazla. Papağanlar Kuzey Amerika ve Avrupa’ya kaçırılıyor. Bu çok zalim bir iş ve insanlar bunun farkına varmalı. Bugün dünyada kim papağan alıyorsa, o hayvanın muhtemelen yuvasından çalındığını ve çalabilmek için annesinin öldürüldüğünü bilmeli. Bu hayvanlar kaçırılırken en az yarısı yollarda ölüyor.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Çeviri, Söyleşi içinde yayınlandı ve , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın