Londra Olimpiyatları başlıyor diye heyecanlı mısınız? Evet, dünyanın en büyük spor etkinliklerinin şehrimizde gerçekleştirilmesi göz kamaştırıcı. Lâkin işten çıkarmalar ve kamu hizmetlerindeki göz yaşartıcı kesintiler ile mücadele eden halk için Olimpiyatların uçuk maliyetini meşrulaştırabilecek bir potansiyel fayda bulmak çok zor.
Ethical Consumer’ın (Etik Tüketici) yayınladığı bir rapora göre Olimpiyatlara sponsor olan büyük uluslararası şirketlerin çoğu milyonlarca poundluk vergilerini ödemeyecekler! Hükümetin liberal vergi politikaları sayesinde Olimpiyatların düzenleneceği bölgeler –her ne kadar geçici de olsa – dünyanın en büyük vergi cenneti haline geldi.
Örnek vermek gerekirse, Olimpiyatların ‘partner organizasyonu’ olan McDonald’s ve Visa gibi firmalar hem kurumlar vergisinden hem de gelir vergisinden muaf oldular! Oysa bu iki firma da Olimpiyatlar boyunca tekel olup büyük paralar kazanacak: McDonald’s Olimpik Park’ın yakınındaki tek yemek yeri olacak tarihinin en büyük fast food şubesini işletirken Visa da bilet ödemeleri üzerinde tekel kuracak.
Vergi uygulamasının bir diğer sonucu olarak gazeteciler, avukatlar, atletler gibi Olimpiyatlar’da çalışıp para kazanacak olan herkes vergiden muaf tutuluyor. Aynı rapora göre Birleşik Krallık’ın vergi politikası nedeniyle Olimpiyatlar sırasında kaybedeceği vergi geliri 1.7 milyar lira olacak.
Vergi Adaleti Ağı’ndan vergi kampanyacısı Richard Murphy bu duruma itiraz ediyor: Borç krizi içindeyken ve ‘parasızlık’ bahanesiyle bütün toplumsal harcamalar kesilirken böylesine bir vergi skandalına tahammül edemeyiz. Başbakan David Cameron komedyen Jimmy Carr’ı vergi cenneti kullanarak vergi kaçırmakla suçlarken kendisi Londra’nın göbeğinde bir vergi cenneti kuruyor!
VERGİ CENNETİ YOKSA BAŞKA ŞEHİR DÜZENLER
Vergi raporunun yazarlarından Tim Hunt’a göre Olimpik Köy’ü bir vergi cennetine dönüştürmek Olimpiyatları kazanmak için verilen sözlerden biriydi: Vergi muafiyeti yasası çıkarmak maalesef Olimpiyatlar veya Dünya Kupası gibi uluslararası yarışmalara ev sahipliği yapma kültürünün bir parçası haline geldi. Bu vergi muafiyetleri olmasa Uluslararası Olimpiyat Komitesi, kurumsal bir sirk haline gelen Olimpiyatları vergi muafiyeti sağlayacak başka bir şehirde düzenlerdi.
Yeşiller’in meclisteki tek koltuğunu kazanan Brighton Milletvekili Caroline Lucas da Olimpiyat için yapılan vergi düzenlemelerini eleştiriyordu: Hem uluslararası şirketlerden vergi almadığı için hem de halka ‘paramız yok’ diyerek kemer sıkma politikaları dayatırken Olimpiyatlara 30 milyar liraya yakın para harcadığı için hükümetin hesap vermesi gerek.
ONLAR VERGİ ÖDEMEMEYE ALIŞKIN
Olimpik sponsorların büyük bir kısmı ‘vergi cennetlerine’ yabancı değil. Ethical Consumer’ın Olimpiyat Komitesi’nin 11 partnerinin hepsi ve Londra Olimpiyatları’nın 7 partnerinin tamamı vergi cennetlerindeki şirketleri aracılığıyla vergi kaçırıyor. Bu firmaların arasında Adidas, Coca Cola, Lloyds gibi firmalar da bulunuyor.
Hükümetin açıkladığı rakamlara göre Birleşik Krallık’ta her yıl 15 milyar liraya yakın vergi kaybı yaşanıyor. Bu rakam Olimpiyatların toplam maaliyetinin yarısı. “Hükümet vergi cennetlerini ve kurum vergisi kaçıranları ciddi bir sorun olarak ele almalı; agresif bir politikayla bunun önüne geçmeli” diyor Tim Hunt.
Vergi kaçırmak isteyen uluslararası firmaların işi rüşvet ve yolsuzluğun daha yaygın olduğu gelişmekte olan ülkelerde daha kolay. Christian Aid’e göre küresel finans sistemindeki açıklar sayesinde bu firmalar gelişmekte olan ülkelerde yıllık 300 milyar lira vergi kaçırıyor. Bu rakam gelişmekte olan ülkelere yapılan uluslararası gıda, kalkınma gibi yardımların toplamının 1.5 katı.
Tim Hunt, vergi kaçırmanın bütün küresel spor etkinlikleriyle içiçe olduğunu söylerken gelecekteki tehdidi de gösteriyor: Bu vergi yasalarının bazıları Glasgow’daki 2014 İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları’nı da içine alacak şekilde genişletildi. Anlaşılan vergi sisteminde açılan bu delik uzun süre kapanmayacak – bunun faturasını ise sıradan vergi mükellefleri ödeyecek.