‘Siyasal İslam şemsiyesinin altında büyük bir pislik birikti’

Mısır Sosyalist Partisi temsilcisi Mamdouh Habashi, Irak’tan Libya’ya kadar geniş bir coğrafyada Batı’nın “yaratıcı kaos” planını uyguladığını anlatırken bütün bu ülkelerde emperyalist planlar doğrultusunda hareket eden İslamcıları eleştiriyor

1ONUR EREM

Mamdouh Habashi, Samir Amin ve çok sayıda Mısırlı solcunun 2011 yılın da kurduğu Mısır Sosyalist Partisi’nin Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Haftasonu İstanbul’u ziyaret eden ve İşçi Partisi’nin düzenlediği bir panele katılan Habashi ile Mısır’daki son durum, Ortadoğu, Müslüman Kardeşler ve Türkiye üzerine konuştuk:

»Müslüman Kardeşler, Suudi Arabistan’ın finansmanıyla Mısır’da kök salan bir örgütken bu yıl Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından terörist ilan edildi. Örgütün bugün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mısır’da Abdül Nasır döneminde sürgüne gönderilen MK üyelerini Suudi Arabistan korumuş, Enver Sedat’ın neoliberal, İslamcıları destekleyen yönetimi Mısır’da iktidara geldiğinde onları geri gönderip örgütlemelerini finanse etmişti. Mısır’da devlet neoliberal yapısıyla eğitim ve sağlık hizmetlerinden çekilirken bu alanı MK’ye bıraktı. Ayrıca rejim Nasırcılara ve solculara karşı tek başına direnemeyeceği için MK’yi kendine bir müttefik olarak yarattı. MK yıllarca “Bu yoksulluğa Allah’ın sözünden çıktığınız için düştünüz. Biz Allah’ın sözünü izleyerek size refah getireceğiz” diyip yoksul, dindar halkı kandırmayı ve destek toplamayı çok iyi başarmıştı. Suudi Arabistan onları 1990’lara kadar destekledi fakat sonrasında MK kendi ayakları üzerinde duran, geniş para kaynaklarına sahip güçlü bir örgüt haline geldi.

MK’nin ÖRGÜTLENMESİ KORKUTTU
Suudilerin ve diğer ülkelerin bugün MK’ye karşı tavır almasının nedeni, MK’nin Mısır’da iktidara geldikten sonra bu ülkelerin içinde de ciddi yeraltı örgütlenmelerine gidip iç işlerine karışmaya başlaması. Krallıkla yönetilen bu ülkelerin korkacağı bir örgütlenme varsa, sol muhalefet değil İslam temelli bir muhalefettir.
Artık MK’nin Mısır’da gücü kalmadı, bir tek Katar tarafından destekleniyor dışarıda da. Bu yüzden çok her anlamda güçsüzleştiler diyebiliriz. Mursi döneminde, kendisini geçmişte destekleyen Birleşik Arap Emirlikleri’nde İçişleri Bakanı’nı öldürme planı yaptığı ortaya çıkan bir örgütü bugün kim destekleyebilir ki?

»Türkiye.
(Gülüyor) Evet, Türkiye.

»Mursi’nin bütün ittifaklarını bozarak yalnızlaşmasını aptalca bir hata olarak tanımlamıştınız. Özellikle kendisine sınırsız yetkiler veren anayasa değişikliği çok tepki çekmişti. Bütün bunları nasıl öngöremediler? AKP’nin Türkiye’de 12 yılda yaptığından fazlasını 1 yılda yapmaya çalışırken bunun büyük bir direnç yaratacağını beklemiyorlar mıydı?
Güzel bir soru. Müslüman Kardeşler’in siyaset üretmede aptal olduklarını düşünmüyorum ancak 3 farklı nedenden ötürü bu ölümcüler hataları yaptılar. Birincisi, yeterli kadroları yoktu. Devlet ofislerine yerleştirecekleri yetkin insan sayısı azdı. Bu bizim için çok büyük bir şaşkınlıktı açıkçası. Yasaklanmadan önce 600 bin üyesi, ülkeyi iki kere satın almaya yetecek parası olan bir örgütten bahsediyoruz. Devleti tamamen ele geçirmek için 13 bin insana ihtiyaçları olduğunu açıklamışlardı, bunu başaramadılar. Dünyanın en iyi üniversitelerinde okutulmuş olsalar da bugüne kadar mutlak itaat kültürü ile yetişmiş üyeleri, inisiyatif almaları gereken pozisyonlara getirildiklerinde çok başarısız oldular.

İkinci neden ise Mısır’daki derin devletten kaynaklanıyor. Türkiye’dekinden daha derin bir devlet. Bu yapı MK’nin değişikliklerine direndi. Devlet aparatı bu kadar hızlı bir değişimi kabul etmedi.

KENDİLERİNİ YENİLMEZ SANDILAR
Üçüncü ve en önemli olan neden de hem ülke içinde hem ülke dışında çok önemli destekçileri vardı. MK Mısır’da iktidara gelirken orduyla ve Mübarekçilerle anlaşmalar yapmıştı, dünya çapında da ABD, İsrail ve Suudi Arabistan ile Büyük Ortadoğu Projesi’ne uygun anlaşmalar yapmıştı. Fakat MK gücü eline geçirir geçirmez hem ülke içinde hem de ülke dışında verdiği sözlere tamamen aykırı işler yapmaya başladı. Ülke içinde ilk iktidara geldiklerinde MK’ye itiraz eden bir tek solcular ve Kıpti Hristiyan sermayesi vardı. Sonrasında ülkedeki tüm güçleri karşısına almasının nedeni partnerlerine verdikleri sözleri tutmamasıydı. Bu nedenle tarihte sıra dışı bir andayız. Devrimci güçler, yıllardır rejime hizmet eden Mübarekçiler, ordu, liberaller aynı noktada durdu Mursi’ye karşı. Ancak bu birliktelik bizim pozisyon değiştirmemizle değil, diğer güçlerin pozisyon değiştirmesiyle oldu. Bugün ülke gündemi ve söylemler de değişti, MK ve Mübarek döneminde basında ve sokakta “erkekle kadın yay yana oturmalı mı” gibi konular tartışırkın bugün eğitim politikaları, toplumsal adalet gibi siyasi meseleler gençlerin dilinde. Özetle MK kendilerine aşırı güvendi, yıkılmaz hissettiler, “canımız ne isterse yaparız, kimseye de hesap vermeyiz” dediler. Hesaba katmadıkları tek şey halkın tepkisiydi ve bu onların sonu oldu.

Habashi: Sosyal medya protesto örgütlemek ve rejimleri yıkmak için çok kullanışlı bir araç olsa da Facebook ve Twitter ile yeni bir rejim inşa etmek imkansız. Bu nedenle yüz yüze ilişkiler kurmak, örgütlenmek şart.

Habashi: Sosyal medya protesto örgütlemek ve rejimleri yıkmak için çok kullanışlı bir araç olsa da Facebook ve Twitter ile yeni bir rejim inşa etmek imkansız. Bu nedenle yüz yüze ilişkiler kurmak, örgütlenmek şart.

»Erdoğan’ın Türkiye’deki tutumuna çok benzer.
Evet, o da Gezi’yi hesap edememişti. Gezi de yeni bir hareketin embriyosunu yarattı Türkiye’de.

MISIR’DA SOLUN TARİHİ BAŞARISI

»Mısır Sosyalist Partisi olarak parlamento seçimlerine “Devrim Sürüyor İttifakı” ile girmiştiniz. İttifak yüzde 3 oy alıp meclise 9 vekil sokmayı başardı. Bunu bir başarı olarak görüyor musunuz? Diğer sol partilerle ilişkiniz ne durumda?
Yüzde 3 az gözükebilir ama bu Mısır solu için tarihini bir başarı. Mısır’da bizim gibi bağımsız sol örgütlerin neredeyse yüz yıldır yasaklı olduğunu, örgütlenmesinin engellendiğini düşündüğünüzde kısa sürede bu oy oranına ulaşmamız büyük bir başarıdır. İlk defa girdiğimiz seçimde 750 bin oy aldık ve denklemin parçalarından biri haline geldik.

Artık bir ittifak olmaktan çıkıp daha kristalleşmiş ve birleşmiş bir sol hedefliyoruz. Son 3 yılda Devrim Sürüyor İttifakı ve Kurtuluş Cephesi gibi bizim öncülüğümüzde oluşan ittifaklar başarı kazandı. Seçimler yaklaşırken parti olarak bu koalisyonların artık yeterli olmadığını düşünüyoruz.

İlk adımımız solun çekirdeğinde yer alan, sınıf mücadelesini hedefleyen güçleri birleştirerek olabildiğince sağlam bir merkez oluşturmak. İkinci adımımız da birlikte hareket edebileceğimiz sosyal demokratlar ve diğer ilerici güçler ile daha geniş bir ortaklığa gitmek. Karşımıza İslamcıları ve Mübarekçileri alacağız. Hâlâ devlet ofislerinin büyük bir kısmı bu iki gücün elinde, iyi örgütlüler, paraları var ve onyılların tecrübesi var.

»Ordu bu denklemin neresinde?
Ordunun en üst katmanını oluşturan yöneticilerin tamamı Mübarek rejimi kalıntılarıdır. Mübarekçilerin arasında da iki akımdan bahsedebiliriz. Birincisi, eski rejimi olduğu gibi yeniden kurmak isteyenler. İkinci akım ise devrimci güçlere, sokağa çıkan halkın taleplerine karşı bazı tavizler vererek daha sürdürülebilir bir rejim yaratmak. Çünkü Mübarek dönemindeki gibi net bir diktatörlük artık kabul göremez. Rejimin tamamen yıkılmaması, güç dengesinin tamamen değişmemesi için gerektiği kadar taviz vererek ülkeyi yönetmeye devam etmek istiyorlar. Bu nedenle bazı tavizler verdiler şimdiden. Örneğin yasal değişiklikler, yeni anayasa, yeni ekonomik planlar ve kamu yatırımları gibi olumlu bulduğumuz adımlar attılar. Daha fazlasını da yapmak zorunda kalacaklar. Ancak bütün bunlar güç dengesinde yaratmak istediğimiz devrimci değişimden çok uzak.

Yeni anayasadaki sağlık, eğitim örgütlenme olumlu adımların yasalarla uygulamaya geçmesi için uğraşacağız. Din temelli partileri yasaklayan madde uygulandığı durumda örneğin Selefi partiler seçime giremeyecek. Yasaklanmış olan MK’nin üyelerinin seçime muhtemelen kendilerini gizleyerek Selefiler altında girmeye çalışacağını düşününce önemli bir gelişme olacak bu. Seçimde yüzde 15-20 oranında oy alacaktır Selefiler MK ile birlikte. Yüzde 40-50 arasında Mübarekçiler alacaktır. Yüzde 20-30 Liberal partiler alacaktır. Yüzde 5-6 da sol alacaktır. Para, güç onlarda, ama hakikat bizimle. Önceki seçimde Mübarekçilerle Müslüman Kardeşler arasında seçim yapmak zorunda kaldığı için sandığa gitmeyen yüzde 50’yi ikna edebiliriz.

***

SİYASAL İSLAM VE ‘YARATICI KAOS’

»Suriye ve Irak’ta yaşanan kriz Mısır’ı nasıl etkiliyor? Ortadoğu’daki son durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Mısır halkı askerlerin MK’yi devirmesine tam destek verdi. Çünkü ülkeyi götürdükleri nokta Suriye ve Irak gibi iç savaş noktasıydı. Sokaktaki eylemcilere saldırdılar. MK iktidarı kaybetmemek için iç savaş çıkarmayı deneyecek kadar haindi. Sırf bir savaş çıksın diye Kıptilere saldırdılar, kiliselerini ve evlerini yaktılar. Mısır’ın yüzde 15’ini oluşturan Kıptiler de aynı şekilde karşılık verse büyük bir katliam yaşanacaktı. Neyse ki Kıptilerin içinde akıllı insanlar vardı ve bu hamleyi görüp karşılık vermediler. MK ABD gibi dış güçleri müdahaleye davet edip iktidarda veya en azından siyasi denklemde kalmayı başarmayı planlıyordu.

MK iktidarı kaybettiği günden beri halkı terör ile korkutuyor. İktidardan düştükten sonra “Eğer Mursi’yi geri getirmezseniz ülke durulmayacak” diyerek terör eylemlerine başladılar ve bir yıldır neredeyse her gün Mısır’da terör eylemi yapılıyor. Kamu binalarına saldırıyor, metro bombalıyor. Mısır böyle şeylere alışkın değildi, bu Mısır halkına karşı bir savaş ilanıdır. Bu yüzden insanlar artık MK’ye tamamen karşı. Gözlerinde MK ile IŞİD neredeyse eşdeğer yapılar. Bütün bunlar Mısır halkına siyasal İslam’ın tümüyle ilgili çok önemli dersler verdi. Genel olarak şiddet ideolojilerinin bir parçası, bu nedenle IŞİD, MK ve diğer İslamcı örgütlerin aralarındaki farklar belirginsizleşti.

YARATICI KAOS KAVRAMI
IŞİD, tıpkı Taliban gibi ABD’nin onayıyla kurulmuştur, ABD’nin çıkarlarına hizmet eder. Condoleezza Rice Mısır ziyaretinde Büyük Ortadoğu Projesi’nden bahsederken “yaratıcı kaos” kavramını kullanmıştı. Yeni dengeler yaratmak, sınırları değiştirmek ve yeni bir Ortadoğu yaratmak için yaratıcı kaos kullanmak istiyorlar. Siyasi bir ağırlığı, gücü olan devletlerin ezilmesi, çok sayıda küçük parçaya ayrılmasını istiyorlar ki kolayca yönetebilsin, yönlendirebilsinler.

“BOP BUDUR”
Mesela Sudan’a bakın. Ülke önce 2’ye bölündü, şimdi 6 farklı parçaya ayrılmış durumda fiilen. Irak’ta, Suriye’de, Libya’da devletler çözüldü. Üstelik 2 yıl önce Libya’daki seçimleri seküler güçler büyük bir çoğunlukla kazanmıştı. Bugün ülkede elçilik kalmadı. Libya’nın demokrasiye olmasa bile stabiliteye doğru yaptığı ilk hamleyi böylece durdurmuş oldular. Büyük Ortadoğu Projesi budur. Bugünkü Irak’a bakın. 8 yıl boyunca İran’la savaşan ülke nerede, bugün bir avuç IŞİD’ciden kaçan Irak ordusu nerede. Bütün bu ülkelerde yeni aktörler var artık sahnede. Bu aktörlerin ortak özelliği oraya ait olmamaları, IŞİD gibi dışardan gelen savaşçılar olmaları. Ama bugün masaya oturup barış sağlamak istediğinizde bu adamlarla konuşmak zorunda kalacaksınız. Bunun tek istisnası Mısır oldu. Mısır, bu zincirin kopmasını engelleyen halka oldu.

Bunlar Batı’nın ve İsrail’in arzusuyla gerçekleşti. Türkiye de ana destekçisi oldu. Günün sonunda siyasal İslam şemsiyesi altında büyük bir pislik birikti. “Siyasal İslam bölgenin vazgeçilmez ve kadim bir parçası” algısı yaratılmaya çalışılıyor ancak bunun gerçeklikle alakası yok.

***

ERDOĞAN ARTIK ETKİSİZ BİR FİGÜR

»Mursi iktidardan düştüğünden beri Erdoğan’ın açıklamaları nedeniyle Türkiye ile Mısır’ın arası açıldı. Erdoğan hakkında ne düşünüyorsunuz?
Erdoğan MK’nin Türkiye koludur diyebiliriz. Mısır ve Türkiye halklarının ilişkisi Erdoğan nedeniyle kötüleşemeyecek kadar derin, ama Mısır halkı artık Erdoğan ve çevresi hakkında son derece olumsuz düşünüyor. Bunun ana nedeni MK’ye desteği. Mısır halkı MK’nin kendilerinin düşmanı olduğunu anladı ve kendisine yardım edenlere de sıcak bakmıyor. “Milli irade”den bahseden Erdoğan, Mısır halkının iradesini tanımamakta ısrar ediyor.

30 Haziran 2013’te Mısır’da kentlerden en ufak köylere kadar 20 milyondan fazla insan sokağa çıkarak Mursi’yi istemediğini göstermişti. Erdoğan o tarihten beri Mısır halkına ciddi anlamda hakaret eden konuşmalar yapıyor.

“SİYASAL İSLAM YALANLARA DAYALIDIR”
Erdoğan’ın ekolü ile MK’nin ekolünün kökleri aynı, bu nedenle nasıl bir lider olduğunu Mısırlılar olarak çok kolay anlayabiliyoruz. Bu ortak kök siyasal İslam ve dini kendi çıkarlarına alet etme, insanların dini duygularını sömürme ekolüdür, yalanlara dayalıdır.

Erdoğan artık Ortadoğu’da önemli bir figür değil. Birkaç yıl öncesine kadar bölgede etkisinden bahsedebilirdik ama artık önemsiz ve etkisiz bir figür. Tıpkı MK gibi. MK’nin yalnızca Tunus’taki partnerleri hatalardan ders almış gözüküyor. Halkın iradesini yok sayanların günün sonunda yok olması kaçınılmazdır.

Mısır’da MK iktidara gelir gelmez “Burada 500 yıl kalmak için geldik” dediler. Demokrasi anlayışları budur. Demokrasi siyasal İslamcılara göre iktidara gelmek için kullanılan bir araçtan ibaret. Yalnızca oyları saymaktır onlar için demokrasi.

» Erdoğan da iktidara gelmeden önce demokrasiyi “yeri geldiğinde inecekleri bir tren” olarak tanımlıyordu.
(Gülüyor) Mısır’dakilerle neredeyse aynı. Erdoğan biraz daha dinamikmiş yine, tren örneğini vermiş. Mısır’da MK demokrasiyi “duvara tırmanılacak bir merdiven”e benzetiyordu. Tırmandıktan sonra başka kimse gelemesin diye tekmeleyip devirecekleri bir merdiven.

***

https://i0.wp.com/womennewsnetwork.net/wp-content/uploads/2013/02/Egypt-Women-Protest-New-Zealand-Herald-AP.jpgKADINLAR HAREKETLERİN MERKEZİNDE
Kadınların 2011’deki isyandan itibaren bütün toplumsal hareketlerde çok önemli ve belirleyici bir rolü oldu. Kadınların hareketlere liderlik etmesi İslamcılar için çok can sıkıcıydı, bunu sonlandırmak için bilinçli olarak sokaklarda kadınları taciz etmeye başladı örgütlü olarak, bazıları gözaltına alındı. 2011 Ocak’tan bugüne kadar ülkede güç dengesi değişmedi ama insanların zihinleri, bilinçleri radikal bir şekilde değişti, hâlâ da değişiyor, özellikle de kadınlar konusunda. Mısır halkı 3 yıl önceki Mısır halkı değil. Halk daha bilinçli, taleplerini dile getiriyor ve hakları için savaşmaya hazır. Gençler, kadınlar birer politikacıya dönüştü adeta.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Söyleşi içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s