—
Devlet dairelerinin basık ve sıkıcı atmosferini bu ülkede yaşayan herkes bilir. Saatlerce ayakta bekledikten sonra sıra gelince, insanlar bir mengeneden kurtulmuş gibi rahatlarlar. Ancak bir de sıra geldikten sonra veznedekilerin anlamadığınız bir dilde konuştuğunu hayal edin. Türkiye’de yaşayan yabancıların esas sıkıntısı tam da sıra onlara geldikten sonra başlıyor. Sürekli oturma izni yenilemek için gitmeleri gereken Yabancılar Şubesi’nde hiçbir polis memurunun İngilizce bilmemesi hepsini yıldırmış durumda.

fotoğrafta o kadar insan var, birinin bile yüzü görünmüyor. tam zamanında çekmişim =)
Gözlem yapmak için Fatih’teki Emniyet Müdürlüğü’ne gittiğimde gördüğüm manzara bana anlatılanlarla aynı: iletişim kurmak isteyenler yanlarında Türkçe bilen bir tanıdıklarıyla gidiyorlar, bu tanıdıkları polisle iletişim kurup onlara tercüme ediyor. Devletin bu ayıbını ise kurnaz acenteler kapatıyor, yabancılardan para alıp resmi işleri onların yerine hallediyorlar. İşte bu yıpratıcı süreci yaşamış yabancıların ağzından Yabancılar Şubesi:
K. F. (24 yaşında, ABD’li)
Türkiye’ye ilk defa 2,5 yıl önce geldim. Geldiğimde ilk yapmam gereken şeylerden biri oturma izni için başvurmaktı. İnternet üzerinden başvuru yaptım. Yabancılar şubesine ilk defa gittiğimde yanımda bana yardımcı olmak isteyen bir Türk arkadaşım da vardı, 2-3 saat beklemek zorunda kaldık, ancak en azından başka bir sorunla karşılaşmadık.
Sonraki gün tekrar gitmem gerekiyordu, bu sefer tek başıma gittim ve saatlerce bekledikten sonra elime bir kağıt parçası verdiler. Ben de bu kağıdın oturma izni olduğunu düşünerek çıktım. Sonrasında bir iş seyahati için yurtdışına çıkmam gerekti. Yurtdışına çıkmadan birkaç gün önce arkadaşıma oturma iznimi gösterdim. Arkadaşım şaşkınlık içinde bir kağıda, bir de bana baktı ve onun oturma izni olmadığını, kağıtta “yarın saat 14:00’te burada olun” yazdığını söyledi. Ben o kağıdı arkadaşıma göstermeseydim gümrükte polisler geçişime izin vermeyecekti. Madem kağıt parçası veriyorlar, en azından oraya İngilizce bir şeyler yazılabilirdi.
Geçtiğimiz Nisan ayında da oturma iznimi yenilemek için tekrar yabancılar şubesine gitmek zorunda kaldım. İlk gün sistemde randevumu göremediler. 5 saat boyunca bekledim ve onlar da takılan bilgisayar başında sürekli refresh tuşuna bastılar, ama hiçbir işe yaramadı.
Şubede İngilizce bilen tek bir polis yok. Bu yüzden içerisi dünyanın dört bir yanından gelen sinirli insanlarla dolu. İletişim kuramadan işlerini yürütmeye çalışıyorlar. Sonraki gün tekrar gittim, dosyama bakan adam orada yokmuş. Sonraki gün tekrar gittim 5-6 saat boyunca bekledim, bütün günüm orada geçti ve yine benim için hiçbir şey yapamadılar. En sonunda yeni bir randevu almam gerektiğini söylediler. Ama yeni bir randevu almak için, 2 gün önceki randevumu iptal ettirmem gerekiyormuş, ve bu randevuyu iptal ettirmek için ise başka bir semtteki bir binaya gitmem gerekiyormuş. Ondan sonra yeni bir randevu aldığımda 2-3 hafta sonrasına tarih vereceklerdi, ve benim acilen yurtdışına çıkmam gerekiyordu. Bu yüzden bunun mümkün olmadığını söyledim, onlar da sonraki gün gelmemi söylediler.
AĞLAMADAN OLMUYOR
Bu aşamaya gelebilmemi sağlayan şey ise Türkçe konuşabilmemdi. Eğer burada geçirdiğim zamanda Türkçe öğrenmemiş olsaydım orada iletişim kurabilmeme imkan yoktu. Üst üste dördüncü gün şubeye gittim. ‘Danışma’nın önünde saatlerce bekledikten sonra derdimi anlattım, bana “bilmiyorum ya” dedi ve benden sonraki kişiyle ilgilenmeye başladı. Kimse bana yardım edemiyordu, oturma iznimin süresi bitmişti ve yasadışı durumuna düşmüştüm, ve 2 gün sonra yurtdışına çıkmam gerekiyordu. O kadar çaresiz hissettim ki ağlamaya başladım. Ben ağlamaya başlar başlamaz orada benimle ilgilen(me)yen görevlilerden biri yanıma geldi, beni sıranın en önüne geçirdi ve sadece 5 dakika içinde oturma iznimi bana verdi!
İletişim kurmak için Türkçemi zorlamama, 4 gün boyunca gidip gelmeme ve herkese iyi davranmama rağmen hiç yardım bulamayıp ağladığım zaman işimin hallolması iğrenç bir şey.
Polisler İngilizce bilmediği için yabancıların adına yabancılar şubesine gidip onların işlerini halleden ajanslar türedi. Çoğu yabancı bunlarla uğraşamadığı için ajanslara yüzlerce lira vererek oturma iznini başkalarına aldırtıyor.
C.H. (ABD’li, 32)
Oturma iznini yenilemek o kadar büyük bir işkence ki bundan kurtulmak için Türkiye’de geçirdiğim 8 yılın ardından Türkiye vatandaşlığına geçmeye karar verdim. Son birkaç yıldır oturma iznimi kendim almıyor, aracı şirketlere para ödeyerek yaptırıyordum. O kadar iç karartıcı bir yer ki o binaya ömrümde bir kere daha adım atmak istemiyorum.
Oturma izni ücretinin çok sık değişmesi büyük bir sorun. Bir ay 130 lira oluyor, sonraki ay 400 avro oluyor, sonra tekrar ucuzluyor.
YASADIŞILIĞA İTİYOR
Yabancılar şubesindeki uygulamanın bu kadar kötü olması burada yaşamayı çok zorlaştırıyor, özellikle de yasal olarak yaşamayı. Türkiye’de yaşayan yabancıların çoğu “lanet olsun böyle işe, ben bir daha oraya gitmem” diyerek yasadışı yaşamayı tercih ediyorlar. Bu da bir seçenek, ama biz yabancılar burada yasal olarak yaşamak istiyoruz.
Yabancılar şubesine gitmek zorunda olanlar sadece burada yaşayan yabancılar değil. Pasaportunu kaybeden bir turist de oraya gitmek zorunda. Bu uygulama Türkiye’nin yabancıları sevmediğini ve bizi burada istemediğini gösteriyor. Ayrıca bizi umursamadıklarını düşünüyorum. Sonuçta Türkiye’de İngilizce bilen sayısız insan var; gerçekten umurlarında olsaydık, bu insanları çalıştırırlardı. Sokaktaki polisler bile İngilizce biliyorken buradakilerin bilmemesinde kesinlikle bir kasıt var.
‘KILL, KILL, DIE’
Bu yabancı düşmanlığını Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda bile yaşadım. Bakanlığın binasına girerken kapıdaki güvenlik görevlisiyle sohbet ediyordum, nereden geldiğimi sordu, ABD dedim. “Amerika’dan nefret ederim” dedi bana. “Peki Amerikalıları sever misin?” diye sordum, “Hayır onlardan da nefret ederim, hepsinin ölmesini isterim” dedi. Ne tepki vereceğimi bilemedim. Tepki vermeyince anlamamış olduğumu düşünecek ki İngilizce olarak “Kill, kill, die” dedi bana. Türkiye’de insanlar bize çok iyi davranıyor, ancak devletin davranışı çok kötü. Daha önce bir çok ülkede yabancılar şubesine gittim, hepsinde sıra bekledim, ama tek bir polisin İngilizce bilmediği bir yabancılar şubesini başka hiçbir ülkede görmedim.
POLİSE GÖRE HER ŞEY YETERLİ
İstanbul’daki yabancıların “Yabancılar Şubesi’nde yabancı dil bilen yok” isyanının ardından şubeyi telefonla arayıp İngilizce konuşmak ve olacakları görmek istedim. Lâkin Yabancılar Şubesi’nin internet sitesinde yer alan telefon numaralarını sabahtan akşama kadar aramama rağmen kimse telefonu açmadı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne Bilgi Edinme Hakkı çerçevesinde “Yabancı dil bilen kaç kişi var, ne seviyede bilmekteler?” sorularına sorduğumda ise “yeterli” bir yanıt aldım: “Şubemizde yeteri kadar personelimiz bulunmakta olup, personelimiz yeterli derecede yabancı dil bilmektedir. Oturma izni ile ilgili yeteri kadar personel bulunmaktadır.”