Sendika düşmanı Bilgi’nin rektörü ‘yalancı’ çıktı

Murat Belge’nin halka açık sendika dersini izlediği için işten çıkartılan Bilgi Üniversitesi çalışanı Ali Özcan ve Ağustos’ta işten çıkartılan sendikalı işçiler eylem yaptı, rektörün “Ali Özcan kendi ayrıldı” iddiasını belgelerle yalanladı

İşten çıkartılan sendikalılar Bilgi ile hayatın başladığı yerdeler

ONUR EREM – BirGün

İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul yerleşkesinde işten çıkartılan Bilgi Üniversitesi işçileri bir aydan uzun süredir oturma eylemi yapıyor. Bu süreçte imza kampanyası düzenleyerek işçilerin işe geri dönmesi talebinin altında imza atan 1500 kişi bulmuşlar. Bu kadar imza topladıktan sonra işçiler Pazartesi günü Sosyal-İş sendikası, bazı akademisyen ve öğrencilerin de katılımıyla bir eylem düzenlediler.

Öğrenci sayısını ve öğrenim fiyatını artıran bir okulda “küçülme” bahanesiyle işten çıkarılan sendikalı işçiler “işten atılanlar geri alınsın”, “susma haykır, sendika haktır”, “müşteri değil öğrenciyiz” sloganlarıyla; topladıkları imzaları teslim etmek için rektörlüğe yürüdü. Okul yönetimi otomobil ve kamyonetlerle rektörlüğün önünü tıkamak istese de grup buna izin vermedi. Eylemciler kendilerine müdahale edilirse cevaplarının sert olacağını söyleyince okul yönetiminden kimliğini öğrenemediğimiz bir kadın “bu bir tehdittir” diyerek rektörlük binasına koştu.

Rektörlük önünde hem işten çıkartılan içiler adına DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikası, hem de işçileri destekleyen Bilgi Üniversitesi öğrencileri basın açıklaması yaptı. Sosyal-İş, açıklamasında sadece sendika hakkında halka açık bir dersi izlediği için işten çıkartılan Ali Özcan’ın durumuna dikkat çekerken rektörün “Ali Özcan kovulmadı, istifa etti” iddiasının yalan olduğunu vurguladı, ellerinde fesih bildiriminin belgesi olduğunu söyledi.

Öğrenciler ise Laureate’in okulu satın aldıktan sonra tamamen kâr odaklı hareket ettiğini, akademik olarak başarılı olan Ekonomi Politik ve Toplum Felsefesi gibi bölümler kâr etmediği için kapanırken en çok kâr eden MBA bölümünün Bursa’da bile açıldığını anlattı.

Ardından toplanan imzalar teslim edildi. Aslında eylemcilerin imzaları rektörlüğe teslim ettiklerini söylemek doğru olmaz; imzaları vermek isteyen Sosyal İş Sendikası Genel Sektreteri Celal Uyar rektörlük binasına alınmadı. Hatta rektörlük girişindeki sivil giyimli “telsizliler” beni de öğrencisi olduğum üniversitenin rektörlüğünden çıkartmaya çalıştı. Sonuçta Bilgi Üniversitesi Hukuk Müşaviri Nazan Dağtaş Beştepe sendika temsilcisini makamına kabul etmeyerek imzaları bina girişinde teslim aldı; Celal Uyar’ın imzaları verdiğine dair bir belge talebini reddetti. Israr sonucunda elindeki ufak bir not defterinden kopardığı kağıdı imzaladı.

Bilgi Üniversitesi Hukuk Müşaviri Nazan Dağtaş Beştepe’nin imzaladığı resmi evrak

İşten çıkarılanlar yaşadıklarını BirGün’e anlattı

Mehmet Işık: Bu kampüsü yaratan bizim ellerimizBen 2007’de işe başladığımda santralistanbul kampüsü inşaat halindeydi. Bu kampüsü biz inşa ettik. Eski santral binasını temizledik, paslı demirleri taşıdık. Bu süreçte Bilgi Üniversitesi bir temizlik elemanını taş motoru kullanmaya zorlamış, arkadaşımız bu yüzden gözünü kaybetmişti. Kısaca bu kampüsün her metrekaresinde bizim emeğimiz, terimiz, kanımız var, burayı biz inşa ettik!

Yıllardır Bilgi Üniversitesi’nde sendikalı olarak çalışıyordum. 24 Ağustos’ta işten çıkartıldım. Dolapdere’deki eski bina hizmet dışı kalacağı için binadaki malzemeleri Ağustos başında taşımaya başladık.Binayı boşaltma işi biter bitmez bizi işten çıkardılar. 16 kişilik bir grup işçiyi çağırarak “binalarımızdan biri kapatıldı, okul küçülmeye gidiyor, bu yüzden sizi işten çıkartıyoruz” dediler. Oysa küçülme yok, santralistanbul kampüsünde büyüme var, 3 bin yeni öğrenci alındı. Bu yüzden itiraz ettik, işimize geri dönmek için dava açtık.

Tam okullar açılırken işten çıkartıldığımız için bazı arkadaşlarımız çocuklarını okula gönderemedi, artık sigortası olmadığı için sağlık ihtiyaçlarını karşılayamayan arkadaşlarımız var.

Vedat Şen: Kalp hastasıyım, sigortasız kaldığım için doktora gidemiyorum

6 yıldır Bilgi Üniversitesi’nde çalışıyordum, sendikalıydım. Ben de 24 Ağustos’ta işten çıkartıldım. Sendikamızın avukatları tarafından dava açıldı ama sonuçlanması uzun sürebilir, en az 6 ay. Mahkemenin işe iade kararı vermesini bekliyoruz.

İşten çıkartıldıktan sonra perişan olduk. Bir yandan çocuklarımızın masrafları var. Ben kalp hastasıyım, 2 tane stent takılı. Yazın bina taşıma sürecinde ağır şeyler taşımamam gerektiği için yıllık izinimi kullanayım dedim kabul etmediler, taşıma süreci biter bitmez işten çıkardılar.

Kalp rahatsızlığım olduğu için sık sık hastaneye, doktora gitmem gerekiyor. Şimdi sigortam olmadan ne yapacağımı bilmiyorum. Henüz doktora gitmem gerekmedi, umarım yakın zamanda da gerekmez.

Ali Özcan: Murat Belge’nin dersini izledim diye işten çıkardılar

3 Ekim’de Bilgi Üniversitesi santralistanbul kampüsünde Murat Belge’nin sendika üzerine verdiği halka açık açıhava dersine katıldım. Mesai saatim bittikten sonra sivil elbiseyle katıldım. Ama üniversite yönetimi katılımcıların fotoğraflarını çekip incelemiş ve beni orada tespit etmiş. 5 Ekim’de insan kaynakları departmanı beni çağırarak işime son verildiğini açıkladı. Ben de sendikalıydım ve işime son verilmesinde bunun da etkili olduğunu düşünüyorum. Son dönemde işten çıkartılan arkadaşlarımızın çok büyük bir kısmı sendikalı çalışanlardı.

Hakkımı aramak için dava açacağız. Türkiye’de işçi sınıfının hali ortada, zaten hepimiz çok az maaşlara çalışıyoruz. Burada çalışırken de zor durumdaydık, şimdi halimiz daha da beter oldu.

Biz Bilgi’de çalışırken işimizi hiç aksatmıyorduk. Yemekhaneye gidip masadan aç kalktığımız günlerde bile ses çıkarmadık. Eğer mesai saatinde işimiz bitmemişse işe devam ediyor, bitmeden eve dönmüyorduk. Bu özverili çalışmamızın karşılığında işten çıkartıldık – sadece sendikalı olduğumuz için.

Ne olmuştu?

Bilgi Üniversitesi’nde 2009’dan beri meydana gelen değişiklikleri işten çıkartılan Mehmet Işık’tan öğrenelim: Bilgi 2009’da Laureate’e satıldıktan sonra çok ciddi değişiklikler oldu. Önce hizmet personelini taşerona vermek istediler. Akademisyenlerin çok yoğun kampanyası sonunda vazgeçtiler. Ardından sendikaya karşı savaş açtılar ve sendikanın toplu iş sözleşmesi barajına ulaşmaması için ellerinden geleni yaptılar. Sendikalı işçileri tehdit ederek sendikadan istifa etmeye zorladılar, toplam 100’den fazla sendikalıyı işten çıkardılar ve en sonunda güçleri yetmeyince kağıt üzerinde oyunlara sığındılar. Arkadaşlarımız odalara çekildi, tehdit edildi, mobbinge maruz kaldı. Daha önce sigortalarını yatırmadıkları stajyerlerin ve part time çalışanların sigortalarını yatırmaya başladılar ve Bilgi’nin çalışan sayısı 1200’den 1500’e çıktı. Bütün bu çabaların sonunda sendikanın toplu iş sözleşmesi yapmasının önüne geçebildiler. Sendikalı olmuş bazı işçilere “seni bu yüzden işten atarız, istifa et işin garanti olsun” dediler, işçiler sendikadan istifa edince onları işten çıkardılar. Okul satılamadan önce işçilerin iş korkusu yoktu. 24 Ağustos’tan beri 24-25 kişi işten çıkartıldı. Bir kısmı kendi işten çıkmış gibi gözüküyor ama durum öyle değil. İnsanları bezdirdiler, üzerilerinde baskı kurarak istifa etmeye zorladılar. Bunun tek nedeni de işçilerin sendikalı olması.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Haber içinde yayınlandı ve , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s