Fransa’da Remi’nin yoldaşları baraj direnişine devam ediyor

Radikal Fransız çevreci direnişçiler geçen yıl bir yoldaşlarının, Remi Fraisse’nin polisle çatışmada öldürülmesiyle dünyanın gündemine geldi. FRANCE 24, basının bugüne kadar giremediği kamplarda çevrecilerin yaşamlarını görüntüledi

Türkiye, Fransa’nın güneyindeki Sivens Ormanı’na yapılması planlanan baraja karşı direnenlerle 7 Ekim 2014’te BirGün’ün direnişçilerle yaptığı söyleşiyle tanışmıştı. 26 Ekim’de polisin direnişçi Remi Fraisse’yi öldürmesiyle baraj direnişi dünya çapında haber oldu.

Türkiye, Fransa’nın güneyindeki Sivens Ormanı’na yapılması planlanan baraja karşı direnenlerle 7 Ekim 2014’te BirGün’ün direnişçilerle yaptığı söyleşiyle tanışmıştı. 26 Ekim’de polisin direnişçi Remi Fraisse’yi öldürmesiyle baraj direnişi dünya çapında haber oldu.

25.01.2015 Ben Barnier | BirGün için çeviren: ONUR EREM

FRANCE-ENVIRONMENT-TOURISM-PROTESTFransa’nın güneybatısındaki Sivens Ormanı’nda ZAD’ın (Zone À Défendre – Savunma Alanları) girişinde bir kontrol noktası yer alıyor. Bu kontrol noktasının ardında, direnişçilerin kaldığı bir kamp var. Kendilerine ZADist diyen radikal çevreci direnişçiler bu kampta, yetkililerin tarlaları sulamak için yapmak istediklerini açıkladıkları baraj inşaatına karşı mücadele veriyor.

Ziyaretçiler, içeri girmek için erik liköründen yapılan likörden bir bardağı bir dikişte içmek zorunda. Bardağı bana uzatan direnişçi “Güzel mal, beğeneceksin” dedi, yüzünde bir gülümsemeyle. “Korma, tehlikeli bir şey yok içinde. Ben de içiyorum!”. Bardağı dikip kampa girdim. Kampın girişine kadar getirdiğim arabama dönüp bakarken “Endişelenme” dedi bana aynı direnişçi: “Artık araban benim!”.

Sur-la-ZAD-de-Sivens-trois-jeunes-recrues-font-des-fosses-des-miradors_article_popinKampın içindeki ilk yapıya doğru ilerledik. Mekanın adı Kaliforniya: Ucuz kamp çadırları, birkaç araba ve eski bir kamyonun kasasına inşa edilmiş kütükten büyük bir kulübe, tozlu arazinin üzerinde yan yana dizilmiş.

Gazetecilere sıkı denetim

Kabinin içine girdikten sonra mutfaktan geçerek el yapımı bankın üzerine oturdum. Bu sırada ZADistler, dev odun sobasının etrafında toplanmış bira içip ot sarıyordu.

“Eğer ZAD’ın ne olduğunu gerçekten anlamak istiyorsan” dedi Guillaume adlı direnişçi, “kameranı bir kenara koyup gerçekten deneyimlemelisin. Bizimle yemek ye, yat, yaşa ve böylece ZAD’ın ne olduğunu gerçekten gör”.

Direnişçilerin söylediğine göre bugüne kadar hiçbir gazeteci kamplara gelip onlarla kalmamıştı. Eko-savaşçılar basına karşı aşırı dikkatli, neredeyse bir paranoya noktasındalar. Gazetecilerin geçmişte kendilerine ihanet ettiğini düşünüyorlar. “Bugüne kadar gazeteciler tarafından o kadar çok kandırıldık ki” dedi aralarından biri, “artık basınla herhangi bir ilişki istemiyoruz”.

kamp2Bu nedenle kamplarını ziyaret eden gazetecilere sıkı bir kontrol uygulamaya karar vermişler. Pek çok ZADist televizyonda yüzlerini göstermeyi reddederken araç plakalarını ve çadırlarını görüntülemek tamamen yasaklanmış durumda. Bölgede fotoğraf çeken gazetecileri gözlemliyor, kendileri için tehlike oluşturabilecek fotoğrafların silinmesini talep ediyorlar. “Görüntülenmek istemeyen birine saygı göstermek gerekir” diyor Guillaume.

Öldürmeye hazır olmalı mıyım?

Güneşin batmasıyla birlikte kulübeye gelen direnişçilerin sayısı arttı. Sobanın yanında oturanlardan biri elindeki tahtayı oyarak sivri bir silah haline getirdi. “Bunu kendimi savunmak için yapıyorum” dedi bana dönerek.

Fra Sivens rally and violent protest against the construction of the damKış mevsimi soğuk yüzünü gösterdikçe “sıradan hippiler” kampı terk etmiş ve geriye yalnızca gerçek direnişçiler kalmış. Panda da her koşulda direnecek güçteki insanlardan biri. 10 aydır ZAD’da yaşıyor. 26 Ekim’de polis, yoldaşı Remi Fraisse bir ışık/ses bombasıyla öldürdüğünde o da oradaymış. Ölümün ardından geçen aylar, kamptaki öfkenin geçmesine yol açmamış.

“Her şeyi yapmaya hazırlar” diyor Panda, “buna bizi öldürmek de dahil. Remi’yi öldürerek bunu gösterdiler. Bu yüzden ben de kendime soruyorum, ‘Onları durdurabilmek için öldürmeye hazır mıyım’ diye. Her sabah uyandığımda kendime bu soruyu soruyorum.”

Tüm ZADistler şiddet yanlısı değil fakat şiddet bir çoğunun kabul ettiği bir gerçeklik. Kampın iç işleyişinde ise tolerans hakim. ZAD’a Ocak ayında gelenlerin bir çoğu aileleri tarafından reddedilen ama burada kendilerine yeni bir yuva bulan insanlar.

manifestation-remi-fraisse-stalingrad-barrage-sivens_5142209“Buraya kendimi yeniden inşa etmeye geldim” dedi aralarından biri, “Toplumun bir parçası olmak, kendi evimde yaşamak, bir işe sahip olmak istiyorum. Denedim, olmadı. Babam toplumun bir parçası olmamamı kabul etmiyor. Bir doktor veya hakim olabilmeme fırsat yaratmak için çok çalışmıştı”.

Sabah uyandığımızda kendimizi sisin ortasında bulduk. Doğrudan, direnişçilerin Metairie adını verdiği ve kolektif mutfak olarak kullanılan eski bir köy evine geçtik. Şebekeye bağlı olmadan yaşamanın da kendi zorlukları var. Kampta kalan az sayıda kadından biri bu zorluklara örnek verdi: “Sobada makarna yapıyoruz. Odunu yakmak, suyu kaynatmak bir saatten fazla alıyor. Gaz sobasında ise 10 dakikada makarna yapabilirsiniz”. Söyledikleri, bir sabah tartışmasına yol açıyor. Bir diğer direnişçi “Gaz sobası almayı düşünmemeliyiz bile. Böyle uygulamalardan kaçınmazsak sistemden bir farkımız kalmaz” diyor.

Bu bir katliam

ZADistler Ekim 2013’ten beri ormanda kurdukları kampta kalıyor. Fransız yetkililer, bölgedeki çiftçilerin de yardımlarıyla onları iki defa kovdu. Çatışmalarla geçen bir yılın ardından çiftçiler ve ZADistler hükümetin nihai kararını bekliyor. Geniş bir bölge halihazırda ağaçsızlaştırılmış durumda. Guillaume her sabah bölgenin sınırları boyunca yürüyerek denetim yapıyor.

“Bu bir katliam” dedi bana Guillaume, “Böyle yok edilen hektarlarca alan var. Bu yıkımı ilk gördüğümde ağladım. Hâlâ burada olmamın sebebi de budur. Ağaçsızlaştırılan bölgenin tamamına yeniden ağaç ekmemiz lazım. Yerel ekosistemin buna ihtiyacı var.”

Guillaume inşaat bölgesindeki yürüyüşüne devam etti. Burası çatışmanın merkez noktası. Baraj duvarlarının tam buraya inşa edilmesi planlanıyor. “Burası en büyük doğal yıkımın gerçekleştiği, en yaşamsızlaştırılan nokta. Tonlarca kil ithal ederek su sızıntılarını engellemek için zemine döşediler. Her şeyi öldürdükleri yetmezmiş gibi toprağın üzerini bir metre yüksekliğinde kille kapladılar. Bu nedenle şu an burada hiçbir şey yetişemez. Ama bu boktan kurtulmanın bir yolunu bulursak işler değişir” dedi Guillaume.

İleriye bakmak

Öğle yemeği vaktinde ZAD sessizliğe büründü. Ben de bu sessizlikten faydalanarak çaktırmadan kampı terk ettim. Girişteki kontrol noktasını tutan ZADistler kendi kulübelerindeydi, böylece çektiğim videoları denetimden geçirmek zorunda kalmadım.

Kontrol noktasının ardında ZADistler mücadelelerine devam ediyor. Artık kendilerinin olduğunu ilan ettikleri bu toprak parçasında hiçbir inşaata izin vermeyeceklerini söylüyorlar. Ancak ZADistlerin mücadeleleri yalnızca bu kampla sınırlı değil. Aralarından bazıları Nantes’da yapılması planlanan ve büyük tepki uyandıran bir havaalanına karşı oluşturulan başka bir ZAD’a dahil olmak üzere Nantes’a geçmiş durumda.

ZAD: Düşünce ve yaşamın tutarlılığı

Nantes yakınlarındaki Notre-Dame-des-Landes bölgesindeki ZAD’da direnişçilerle birlikte kalan, ZAD hakkında bir film çekip bir de Ütopyanın Patikaları adında kitap yazan Isabelle Fremeaux da FRANCE 24’e ZADistler hakkındaki düşüncelerini anlattı. Kendisini en çok etkileyen şeyin ZADistlerin düşünceleri ile yaşamlarının tutarlılığı olduğunu söyleyen Fremeaux, ZADistlerin doğayı korumak amacıyla kurdukları işgal kamplarında doğaya kesinlikle zarar vermeden yaşadıklarını vurguladı. Bu insanların artık polise güvenmemesi ve hatta polisten nefret etmesini normal karşılayan Fremeaux şunları söyledi: “Polis ZADistlere karşı süreklii olarak orantısız şiddet kullandılar. Acımasızca göz yaşartıcı gaz ve ses/ışık bombası attılar insanların üzerine. Direnişçiler ise kendilerini ve doğayı polisten savunmak dışında şiddet uygulamaya karşı. Hatta, şiddetin belki de en acımasız biçimi olan savunmasız doğanın kâr için yok edilmesine karşı direniyorlar”.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Çeviri içinde yayınlandı ve , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s