Şüleyman Şah Türbesi geri gidecek

Suriye devlet temsilcileri, PKK yönetimi ve uzmanlar Şah-Fırat operasyonunun uluslararası hukuku çiğnediğini açıklarken Kobane Dışişleri Bakanı Yardımcısı İdris Nassan, Karakozak’ın özgürleştirilmesinin ardından türbenin eski yerine nakledileceğini söyledi

sah-firat-operasyon-ara-foto23.02.2015 ONUR EREM @onurerem

Türkiye devletinin Suriye’nin Karakozak bölgesinde bulunan Süleyman Şah Türbesi’ne yönelik operasyonuna bölgedeki güçlerden tepki geldi. Suriye’nin devlet haber ajansı Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal el Mikdat operasyonu bir saldırı olarak nitelendirirken bunun egemenlik haklarının ve uluslararası hukukun ihlali olduğunu söyledi. ANF’ye konuşan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan Türkiye’nin operasyon sonrası tavırlarını ve türbenin Kobane’deki Eşme köyüne taşınmasını değerlendirirken “Eşme Köyü, Kobanê Kantonu’nun bir parçasıdır. Daha 10 gün önce YPG o köyü çatışarak, kan dökerek kurtardı. Madem başkasının toprağına gelip tesis kuracaksın, o zaman biraz mütevazı yaklaşırsın. Ama bunu yapmıyor, ‘orayı bıraktık, burayı tuttuk’ diyor. Sanki babasının malı! Bir kere bunun özel mülkiyeti vardır; yaptığın uluslararası hukuka, özel mülkiyet hukukuna aykırı bir şeydir” ifadelerini kullandı.

Operasyonun uluslararası hukuka uygunluğunu, arka planını ve olası etkilerini Kobane Kantonu Dışişleri Bakan Yardımcısı İdris Nassan, Şam Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Bessam Abdullah ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nden devletler hukuku uzmanı Doç. Dr. Zeynep Kıvılcım BirGün’e değerlendirdi.

İznimiz olmadan kimse giremez

Kobane Kantonu Dışişleri Bakan Yardımcısı İdris Nassan, Türk yetkililer ile YPG arasında  gerçekleşen 4-5 görüşmeden sonra bir anlaşmaya varıldığını ve Türk ordusunun Karakozak’a geçmesine izin verildiğini söylerken “Türkiye YPG/YPJ ve Kobane Kantonu yönetiminin izni olmadan böyle bir operasyon yapamazdı, bu çok açık. IŞİD teröristlerine karşı 5 aydır büyük bir savaş yürütüyoruz ve otoritelerimizin izni olmadan hiçbir güç bizim topraklarımıza giremez” dedi.

Türbe geri gidecek

Türbenin yeni yerinin Kobane’nin Eşme köyü olmasını da değerlendiren Nassan, IŞİD’i geri püskürtmeye devam ettiklerini ve IŞİD’in Karakozak’a kadar gerilediğini anlatırken “Eşme bir Kürt köyüdür ve türbe sonsuza kadar burada kalmayacak. Anlaşmamıza göre Karakozak özgürleştiğinde türbe eski yerine geri götürülecek” ifadelerini kullandı.

Türkiye bizi tanımak zorunda kalacak

Erdoğan’ın IŞİD ve PKK’nin bir olduğuna dair açıklamaları hakkında da konuşan Nassan, “Erdoğan uluslararası kamuoyunun Kobane’ye desteğini engellemek için bu açıklamaları yapmıştı. Türk hükümeti Kürtlerin hiçbir yerde, hiçbir zaman özgürce yaşamasını ve kendini yönetmesini istemiyor. Ama bu bizim açımızdan kabul edilemez ve haksız bir açıklama. Biz kendini yöneten, eşitlikçi ve barış içinde bir bölge yaratmak istiyoruz. Türk halkına karşı hiçbir düşmanca tutumumuz olmadı. Kobane’yi uluslararası toplumun yardımıyla IŞİD’den temizledikten sonra Türkiye hükümetinin Kobane’yi tanımaktan başka hiçbir şansı kalmamıştır, bizi demokrasi ve özgürlüğe inanan bir topluluk olarak kabul etmek zorundadır” ifadelerini kullandı.

Amacımız iyi ilişki kurmak

Nassan, “Kobane’de yönetimimizi ilan ettikten sonra bu kantonu tüm tehlikelere karşı koruyabileceğimizi herkese gösterdik. Türkiye ile koordinasyon yapmamızın nedeni barış içinde yaşamak istememiz ve çevremizdeki halklarla ve devletlerle iyi bir ilişki kurmak istememiz, ortak çıkarlarımızı düşünmemiz. Bunun dışında Türk hükümetinin veya başka hiçbir gücün Kobane’ye müdahale hakkı yoktur” dedi.

İlişkiler deşifre oldu

Şam Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı Bessam Abdullah, bu operasyonun uluslararası hukuku ihlal eden saldırgan bir tutum olduğunu anlatırken “Bu operasyon ile Türkiye ve IŞİD arasındaki ilişki de deşifre oldu. IŞİD’in bölgedeki tüm türbeleri yok ederken Süleyman Şah Türbesi’ne dokunmaması, Türkiye olan yakın ilişkilerinden ötürüydü. Türk ordusuna operasyon boyunca saldırmamaları da bunu gösteriyor” dedi.

Süleyman’ı kullanıyorlar

Türkiye hükümetinin Süleyman Şah Türbesi’ni bahane ederek Suriye’nin iç meselelerine karıştığını söyleyen Abdullah “Operasyonun ardından Suriye’nin iç işlerine karışmaya devam edeceklerini de gördük. Eğer Süleyman Şah’a gerçekten saygı duyuyor olsalardı bu türbeyi Türkiye sınırları içine de nakledebilirlerdi. Ama türbeyi Suriye içinde başka bir noktaya taşımayı uygun gördüler. AKP, Osmanlı’nın kurucusu Osman Bey’e saygısından ötürü bu operasyonu yapmadı. Gerçekten saygı duyuyor olsalardı kendi topraklarına götürürlerdi. AKP İslam’ı ve Osmanlı’yı siyasi bir araç olarak kullandığı gibi Süleyman Şah’ı da bir araç olarak kullanıyor” ifadelerini kullandı.

Türkiye ile ABD arasında muhalifleri silahlandırma ve eğitme anlaşması yapıldığını hatırlatan Abdullah, Türk ordusunun Suriye içindeki aktiviteleri ile ÖSO’nun operasyonlarına zemin hazırlanabileceğine dikkat çekti: “Türkiye hükümeti bölgede önemli bir figür olabilmek için yeni bir hamle yaptı. Suriye hükümeti teröristlere saldırmaya devam edecektir. Ülkemizdeki teröristlerin Erdoğan ve Davutoğlu’nun kullandığı birer araç olduğunu biliyoruz, bu araçlara saldırmaya devam edecek Suriye hükümeti”.

AKP’nin seçim hamlesi

Suriye hükümetinin Türk ordusuna saldırmak istemediğini de belirten Abdullah, “AKP, her seçimden önce yaptığı gibi yaklaşan genel seçim öncesinde de halkın milliyetçi duygularını kullanmak ve toplumu kutuplaştırmak için bu operasyonu kullanacaktır” dedi.

Hem anayasa hem uluslararası hukuk

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nden devletler hukuku uzmanı Doç. Dr. Zeynep Kıvılcım da “Bir devletin ülkesine silahlı kuvvetler ve tanklarla girilerek müdahalede bulunulması uluslararası hukuka aykırıdır” dedi. Türkiye hükümetinin Süleyman Şah operasyonunun meşruiyetini iç hukuk açısından Anayasa’nın 92. maddesine dayandırarak büyük ihtimalle daha önce meclisten geçirdiği tezkereye üzerinden kurduğunu söyleyen Kıvılcım, Anayasa’nın 92. maddesinde uluslararası hukuka uygunluk şartı arandığı için bu operasyonun uluslararası hukukun yanı sıra Anayasa’yı da ihlal ettiğini anlattı:  “92. maddede uluslararası hukuka uygunluk şartı aranmaktadır. Uluslararası hukuk açısından kuvvet kullanımının hukuka uygun sayılması ancak meşru müdafaa veya BM Güvenlik Konseyi’nin böylesi bir kuvvet kullanımına imkan tanıyan kararı halinde söz konusu olabilir. TBMM’den geçirilen tezkerede referans verilen Güvenlik Konseyi kararlarında BM üyelerinin Suriye’ye karşı kuvvet kullanmasına izin veren herhangi bir hüküm yoktur. Meşru müdafaanın söz konusu olabilmesi için ise ülkenin toprak bütünlüğü veya siyasi bağımsızlığına yönelik bir silahlı saldırı olması gerekir. Bu durumda da yine meşru müdafaada bulunan devletin öncelikle BM Güvenlik Konseyi’ne durumu bildirmesi gerekir. Türbenin taşınması ile ilgili operasyonda böylesi bir durumun da sözkonusu değildir”.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Haber içinde yayınlandı ve , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s