Zapatista Ulusal Özgürlük Ordusu (EZLN) 1990’larda büyük mücadelesine başladığında ilan ettiği 11 talepten biri eğitimdi (diğerleri ise iş, aş, toprak, ev, sağlık, özgürlük, bağımsızlık, demokrasi, adalet ve barış). Bugüne geldiğimizde bu taleplerin daha önce hiç olmadığı kadar karşılandığını görüyoruz Chiapas’ın dağları ve ormanlarında. Lâkin bu talepleri yerine getiren Meksika devleti değildi: Halk kendi taleplerini kendi karşıladı.
Devlet okullarının uzak ve az olduğu isyan öncesi dönemin aksine Zapatista hareketi yeni okullar inşa edip bu okullara kendi halklarından yeni öğretmenler yetiştirerek çocuklarının edindiği eğitimin ufkunu genişletti. Ve bunu Meksika hükümetinden tek kuruş yardım almadan yaptı.
BAŞKA BİR EĞİTİM MÜMKÜN
Zapatistaların dünya çapından destekçileriyle düzenlediği toplantılardan birinin konusu eğitim, “Öteki Eğitim” idi. Zapatistalar bu toplantılarda neler yaptıklarını ve bundan sonra neler gerçekleştirebileceklerini tartıştı.
Öteki Eğitim fikrinin arkasındaki ana motivasyon gençlere tarih, dil ve kültür eğitimi vererek hükümetin bugüne kadar yapamadığı bir şekilde gençleri toplumlarına fayda sağlayan bireyler yetiştirmekti. “Devlet eğitiminin kalitesi de, eğitime erişim de oldukça kötüydü, bu yüzden biz kendi eğitimimizi başlattık. Çünkü devlet eğitimi doğa anayı ve insanlığı yok etme üzerine kuruluydu; gençleri toplumu yöneten elitlerin istediği gibi şekillendiriyordu” diye anlatıyor Zapatistalar.
Eğitim modellerinin gençleri toplumdan koparmayan ve ortak fayda üreten bir model olmasına dikkat gösterdiler. “Hükümet bize okul vermediği için biz okulları kendimiz inşa etmek zorundayız. Okullarımız hükümet tarafından tanınmıyor. Ama yine de bunlar bizim okullarımız, ormandaki insanların okulu. İnşa etmek maliyetli olsa da artık hızla büyüyorlar” diyor Gustavo.
Zapatista eğitimcisi Saul ise 1994’ten sonra devlet öğretmenlerinin otonom bölgelere gelip eğitime destek vermeye istekli olduğunu lâkin bugün girmeye çalışan bütün devlet öğretmenlerinin casusluk yapmak için geldiğini anlattı ve ekledi: “Artık bölgemize girmelerine izin vermiyoruz. Kolay olmadı – çünkü biz kendimiz de okuma yazma bilmiyorduk. Ama kendimizi eğitiyoruz, sürekli öğreniyoruz. Artık çocuklarımıza kültür, dil ve tarih öğretebiliyoruz”. İşte bu insanlar Öteki Eğitim’in alçakgönüllü eğitimcileri.
Otonom bir eğitim sistemi yaratmanın kendi zorlukları olsa da Zapatista kadrosu bu sistemin tabandan, topluluklardaki insanlar tarafından kurulduğunu ve süreç içinde faydasının daha da anlaşıldığını anlatmıştı.
Öteki Eğitim’in en önemli özelliklerinden biri de topluluk içinde insanların birbirlerini anlama ve iletişim kurma biçimlerini; kültürel değerleri yeniden kazanmak. Bu, hükümet eğitimiyle kaybolmuştu ama şimdi halk bunu tekrar başlattığı için heyecanlı – Tzotzil, Tzeltal, Tojobal ve Chol gibi yerel diller artık yeniden öğretiliyor. Bu diller sadece kültürel değer taşımıyor – başka dil bilmeyen yerel çocukların eğitim alabilmesinin tek yolu bu.
Eğitim sisteminin bir diğer güzelliği de matematik, yerel tarih, kültür ve dilin yanı sıra doğayı koruma ve cinsel yönelim eşitliği konularını da eğitim sistemine dahil etmesiydi. Genetiği değiştirilmiş tohumlar satmak isteyen çokuluslu şirketlere nasıl direnmek gerektiğini, bahçe bakımı, tavuk, domuz ve koyun yetiştirme gibi konuları çocuklar daha ilkokulda öğreniyor.
ÖĞRENCİ-ÖĞRETMEN BİRLİKTE ÖĞRENİYOR
Eğitim sisteminden yetişen çocukların bir kısmı eğitim gönüllüsü (Zapatistaların öğretmen yerine kullandığı terim) olup halkı ücret almadan eğitirken bir kısmı da para kazanacakları bir işe girip kazandıkları paranın bir bölümüyle eğitim gönüllülerini ve eğitim sistemini destekliyor. Eğitim gönüllüleri yaşadıkları, içinden geldikleri toplumu eğittikleri için kültür ve dil konusunda hiçbir sorun yaşamıyor. Önemli bir diğer nokta da bu öğretmenlerin öğrencileriyle birlikte öğrenmeye devam etmeleri. Buradaki eğitim sistemi öğretmenlerin “her şeyi bilen insan” gibi öğrencileri üzerinde hegemonya kurduğu, tek taraflı bir bilgi akışının olduğu bir sistem değil, tam tersi.
Bu sayede topluluklar, çocukların hangi konularda eğitim almasını istediğine kendi karar verebiliyor. “Kendi okullarımızı kurmadan önce hükümet okula gitme şansı bulan çocuklara bizim istediğimiz şeyleri hiç öğretmiyordu. Dilimizi, kültürümüzü çocuklarımıza aktarmıyorlardı. Okullar devletin beyin yıkama aygıtı haline gelmişti” diye anlatıyor Saul, Öteki Eğitim öncesi dönemi.
2006 yılında 72 yeni otonom okul açıldı. İlk başta 20 eğitim gönüllüsüyle başlayan programda bugün, sistemin ikinci ve ardından üçüncü nesil yeni gönüllülerini yaratması sayesinde, 1.726 öğrenciyle çalışan 147 eğitim gönüllüsü var. Bu okullarda öğrenciler klasik eğitim sistemlerindeki gibi yaşlarına, sınıflarına veya notlarına göre ayrı eğitimler görmüyor. Farklı yaştan çocuklar bir sınıfta eğitim alırken sadece gönüllüler değil, yaşça büyük öğrenciler de küçük öğrencileri eğitiyor. Bu ortam yerli öğrencilerin ötekileştirildiği, sınıflarda ayrımcılığa uğradığı, yerli dillerini konuştukları için alay edildiği ve hatta cezalandırıldığı devlet okullarından çok farklı.
Kolektif emek ve çalışma Zapatista hayat tarzının temelinde yatıyor. Topluluklardaki herkes ortak faydası olan bir iş yaparken kazandığı parayı da yine toplulukları için kullanıyor. “Biz kolektivizme inanırız. Topluluğumuzu bir bütün olarak desteklemek isteriz. Bu yüzden çocuklarımızın da bu kültürle yetişmesini istiyoruz – devlet okullarında verilen bireyci neo-liberal tüketim kültürüyle değil” diyor Jesus.
HAYALLERİ OTONOM ÜNİVERSİTE
Halkın ihtiyacına ve faydasına yönelik bu eğitim sistemi Meksika yönetimi tarafından tanınmadığı için öğrenciler eğitimlerinin ardından resmi programlara devam edemiyor. “Oğlum İsyankar Otonom Lisesinden mezun oldu. Eğitimine bir üniversitede devam etmek istedi, ama izin vermedikleri için şimdi köyümüzde ilkokul öğretmeni oldu” diye anlatıyor bir veli olan Diego. Öteki Eğitim’in en büyük hayallerinden biri öğrencilerin eğitimlerine devam edebileceği otonom bir yüksek okul ve üniversite kurmak.
Halk büyük bir tutkuyla Öteki Eğitim’i desteklese de sistemi ayakta tutmak için sürekli mücadele gerekiyor. Halkın çok önemli bir kısmı okuma yazma bilmediği için her zaman eğitim gönüllülerinin kendi topluluklarında eğitim vermesini ayarlamak mümkün değil. Ayrıca eğitim gönüllülerinin çoğu, bir noktadan sonra ailesine bakmak, kıyafet ve gıda almak gibi temel ihtiyaçlar nedeniyle gönüllülüğü bırakıp maaş alabilecekleri bir işe giriyorlar.
Kaynak yetersizliği de ayrı bir sıkıntı. Hükümetten bir kuruş almadan her şeyi temelden inşa etme kararı alındıktan sonra halkın inşaat için gerekli olan malzemeyi ve ardından eğitim materyallerini alabilmesi için herkes büyük bir özveri gösterdi. Çok daha fazla okul, ev ve hastane inşa etmek istiyorlar ama ellerindeki kaynaklar epey sınırlı. “Ama bütün bu sıkıntılar otonom bir eğitim sistemi için değer. İlla bir okul binasına ihtiyacımız yok. Dersleri bazen bir ağacın altında, bazen de insanların evinde yapabiliyoruz. Bu kötü hükümetten bir kuruş alıp kendimizi kirletmeye gerek yok. Eğitim gönüllülerine elimizden geldiğince destek olarak toplumumuzu eğitmeye çalışıyoruz” diyordu köydeki yaşlı bir adam.
ERDEM SAHİP OLMAK DEĞİL, VAROLMAKTIR
Öteki Eğitim, tüketimin ve daha çok şeye sahip olmanın değil, başlı başına varolmanın değerli olduğu yeni bir dünyayı inşa ediyor. Zapatistalar gerçekçi olmak gerektiğini söylüyor: toplumun kendini özgürleştirmesi için gerçekten neyin gerektiğini, eğittikleri öğrencilerle birlikte aramak.
Zapatistaların topraklarına yaptığım ziyarette halkın tabanda örgütlenerek kapitalist, neo-liberal devlete nasıl başkaldırdığını gördüm. Yerli bir Zapatista olan Gustavo’nun dediği gibi “Dünya halkarını eğitmek için bir standart yaratmak imkansız. Çünkü her halkın farklı kültürü, toplum yapısı ve ihtiyaçları var. Yine de biz kendi farkettiklerimizi dünya halklarıyla paylaşarak onlara elimizden geldiğince yardımcı olmak istiyoruz.