AKP’nin nüfus ve gençlik politikası: Üret, besle, sömür

BUGÜN 11 TEMMUZ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DÜNYA NÜFUS GÜNÜ:

AKP’nin nüfus ve gençlik politikası: Üret, besle, sömür

Bu yıl ‘gençliğe yatırım’ temasıyla kutlanan dünya nüfus günü vesilesiyle Türkiye’nin demografik yapısı ve gençlik politikalarını inceledik. Sonuç: Gençlerin ucuz işgücü olarak yetiştirildiği Türkiye, birçok alanda dünya ortalamasının gerisinde

ONUR EREM 11.07.2014

Hükümetlerin ülkelerindeki nüfusa dair sosyal, ekonomik ve demografik açıdan sağlıklı politikalar üretmesini teşvik etmek için Birleşmiş Milletler tarafından 1987’den beri her yıl 11 Temmuz’da kutlanılan Dünya Nüfus Günü’nün bu yılki teması “Gençlere Yatırım”.

AKP’nin nüfus politikalarının en popüler öğesi, Başbakan Erdoğan’ın yıllar içinde “En az 3 çocuk”tan “En az beş çocuk”a, oradan da “Allah ne verdiyse”ye evrilen çocuk talebi. Bunun sonuçlarını uzmanlarıyla konuştuk.

Türkiye’de gençler ve çocuklar nüfusun önemli bir kısmını oluşturuyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2013 verilerine göre 0-14 yaş arası çocukların nüfustaki oranı yüzde 25, 15-25 yaş arasındaki gençlerin nüfustaki oranı ise yüzde 17. Yani Türkiye nüfusunun yüzde 42’si çocuk ve gençlerden oluşuyor. Gençlerin en büyük mutluluk kaynağı sağlıklı olmaları, daha ötesinde bir nedenleri yok. Nasıl olsun ki? Birleşmiş Milletler verilerine göre kendilerini şöyle bir toplum bekliyor:

Türkiye ergen hamileliğini önlemede dünyada 90. sırada, toplumsal cinsiyet eşitliğinde 68., bütçeden sağlığa ayrılan payda 62., eğitime ayrılan payda 143. sırada ve ikisinde de dünya ortalamasının altında. Yaşamdan tatmin olma konusunda 79. sırada olan Türkiye insanların hayatta kendi kararlarını verebilme özgürlüğü sıralamasında 152. ve Afganistan ile Suriye’nin bile gerisinde. İşinden memnun olma sıralamasında 86., insanlara güvenme oranında 133. sırada – savaş içindeki Suriye halkı bile insanlara daha çok güveniyor. İçinde yaşadığı toplumdan memnuniyet sıralamasında dünya 82. olan Türkiye kendini güvende hissetme sıralamasında 110., cinayetlerin azlığı sıralamasında 85. sırada.

EĞİTİME PAY AZ, CİNSEL EĞİTİM YOK

Eğitim, Birleşmiş Milletler’in gençlere yatırım temasında en çok önem verdiği konu. Cinsel eğitim başta olmak üzere her alanda gençlere kapsayıcı bir eğitim verilmesi, genç kadınların kürtaja erişim haklarının engellenmemesi talep ediliyor. Ancak Eğitim-Sen MYK Üyesi Sakine Esen Yılmaz’a göre AKP’nin cinsel eğitime dair hiçbir politikası yok. Bu konunun bir tabu olarak kalmasını tercih ediyorlar. Kürtaj ise her geçen yıl zorlaştırılıyor. “İktidara kalsa, kız ve erkek çocukların temasını tamamen kesecekler. Kız ve erkek öğrencileri aynı sırada oturttu diye sürgüne gönderilen üyemiz var bizim” diyen Yılmaz gençlere cinsel eğitim verilmediği, cinselliğin doğallığı anlatılmadığı takdirde bunu pornografik materyallerden öğrenmelerinin kaçınılmaz olduğunu ekliyor.

Türkiye eğitim alanında dünya ortalamasının altında bir performansa sahip: Liseye devam etme oranında dünyada 119., yüksek öğrenime devam etme oranında 60. sırada, Moğolistan ve İşgal Altındaki Filistin Toprakları’nın bile gerisinde. Çocukların yüzde 9’u eğitimi bırakmak zorunda kalmış. Kırsal bölgelerdeki 15-17 yaşları arasındaki kızlarda bu oran yüzde 42’ye kadar çıkıyor.

Peki öğrenime devam edebilen gençleri nasıl bir eğitim kalitesi bekliyor? OECD’nin (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) 65 ülkede yaptığı karşılaştırmalı araştırmaya göre Türkiye, Meksika’dan sonra OECD içinde en kötü eğitimi veren ülke. Matematik, okuduğunu anlama ve bilim gibi konuları ölçen PISA adlı testte Türkiye gençleri OECD ülkeleri dışında ancak Tayland, Tunus, Ürdün, Katar gibi ülkelerin gençlerini geçmeyi başararak her alanda ortalamanın çok altında kalmış. Daha fazla ülkeyi içeren Birleşmiş Milletler Eğitim Endeksi’nde ise Türkiye’nin yeri 110. sırada.

Sakine Esen Yılmaz, AKP’nin tüm eğitim politikasını ucuz işgücü ve ara eleman yetiştirmek üzerine kurduğunu söylüyor: “Az nitelikli, düşük ücretli, örgütsüz bir nüfus iktidar tarafından daha kolay kontrol edilir hâle geliyor”.

2012 verilerine göre Türkiye’de 18 yaş altı çocukların içinde çalışmayanların oranı yüzde 44. Çocukların yüzde 49’u ev işlerinde, yüzde 7’si ise ev dışı işlerde çalışmak zorunda. Ev dışı işlerde çalışan çocukların dörtte biri sanayi sektöründe çalışıyor. Yılmaz’a göre bu durum çocukların eğitim hayatını sekteye uğratıyor, öğrenimi zorlaştırıyor: “AKP’nin 4+4+4 sistemini getirmesinin nedeni de çocukların ‘dışarıdan eğitim’ adıyla ekonomiye ucuz ve güvencesiz işgücü olarak katılması, piyasaya alıştırılmaları”.

Ferhunde Özbay: Yaşlılara kimin bakacağı ana konu

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden, nüfus politikaları ve demografi üzerine çalışan Prof. Dr. Ferhunde Özbay, hükümetin çok çocuk istemesinin temelinde yaşlılara kimin bakacağı endişesinin yer aldığını söylüyor: “Çalışma çağındaki nüfusta azalma olmasa bile yaşlı nüfus sayısal olarak artacak. Bu politikayı aile kavramından kopartmadan incelemek lazım. Çok çocuk sahibi kadınların evde oturacağı, böylece yaşlılara da bakacağı düşünülüyor”. Özbay’a göre yoksulluk ve işsizlik sorunu çözülmeden doğurganlığın artmasının sonuçları korkutucu olur, zaten borç içinde olan insanlar çocuklarına bakamaz hale gelir. “Ancak iktidarlar istedi diye insanlar doğurganlıklarını artırmazlar” diyor Özbay.

Özbay Türkiye’yi “ara eleman ülkesi” değil, ara eleman eksikliği çeken bir ülke olarak nitelendiriyor: “İnsanları yönlendirmek için yapıyorlar bu açıklamaları Türkiye’de çok sayıda üniversite açarak bunu başarmak istediler. Ama bu üniversitelerin başarılı olduğunu söylemek zor. Eğitimli gençlerin işsizliği çok büyük bir sorun. Kamuda işe alımlar çok azaldı, olanların da önemli bir kısmı güvenlikle ilgili. Kadınlar hızla kamudan çıkarılmak isteniyor, diğer sektörlerde de iş bulmak gerçekten zor. Ekonomi inşaat, enerji ve sağlık sektörlerinin etrafında şekilleniyor, geri kalan sektörler iş yaratamaz hale getirildi”.

Demet Lüküslü| Gençliğe 2 seçenek: Ya dindar, ya tinerci

Türkiye’de ‘Gençlik Miti’: 1980 Sonrası Türkiye Gençliği kitabının yazarı, Yeditepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Demet Lüküslü AKP’nin bir elinde Kuran, bir elinde bilgisayar olan gençlik istediğini söylüyor: “Bu politikaları eleştirenler, dindar gençliğin karşısındaki tinerci gençlik olarak adlandırılıyor. Bir tarafta makbul gençlik tanımlanırken diğer taraftan kayıp gençlik, aynı zamanda da tehdit gençlik tanımlaması yapılıyor”. Lüküslü, pek çok konudaki düzenlemeyi kendi sorumluluğunda gören bir hükümetin “tinerci gençlik” için ne yapılacağı konusunda hiçbir şekilde kafa yormamasının dikkat çekici olduğunu söylerken, bunun gençleri birey olarak görmeyen, onları aileye havale eden bir bakış açısı olduğunu ifade ediyor. AKP’nin Gezi’ye katılan gençlere bakışı da düşmanca: “Gençlik hareketi denince Türkiye’nin 60’lı, 70’li yıllarını hatırlayan, kendisinin tamamen zıttında ve hatta düşman olarak gördüğü bir hareket”. Lüküslü, bu yüzden AKP’nin 80 sonrası gençliği anlamaktan uzak olduğunu söylüyor.

Lüküslü’nün dikkat çektiği bir diğer sorun da gençlerin geleceklerinin lise aşamasından itibaren belirlenmesi. Gençler iyi iş bulabilmek için iyi üniversite bitirmek, iyi üniversitelere girebilmek için iyi liselere girmek gerektiğini biliyorlar ve iyi liseye giremedikleri zaman “yarış”ta geri kalacaklarının farkındalar. Genç işsizliği ise zar zor iş bulan gençlerin üzerinde işverenler tarafından demoklesin kılıcı olarak sallandırılıyor.

GENÇ İŞSİZLİĞİ: ÜNİVERSİTE MEZUNLARINDA DAHA FAZLA

Türkiye’de çalışanların nüfus içindeki oranı: yüzde 48. Başbakan Erdoğan’ın “nüfusumuz yaşlanırsa onlar gibi oluruz” dediği Almanya’da bile bu oran yüzde 57. Türkiye’nin oranının ne kadar düşük olduğunu anlatmak için sıralamadaki yerini söylemek yeterli: 180 ülke içinde 163. sıradayız. Türkiye’nin bu kadar gerilerde olmasının nedeni yalnızca genç nüfus değil: Kadınların çalışmaması (15 yaş üstü kadınların yalnızca dörtte biri çalışıyor) ve yüksek işsizlik Türkiye’yi sondan 17. sıraya yerleştiren esas nedenler.

15-25 yaş arası genç nüfusta çalışmak isteyip de iş bulamayan işsizlerin oranı resmi rakamlara göre yaklaşık yüzde 20 (tarım dışı). Bu, toplum genelindeki işsizlik oranının neredeyse iki katı. En yüksek işsizlik oranı ise yükseköğretim bitiren gençlerde: Yüzde 22 (Genç kadınlarda yüzde 27). Aynı oran ilköğretim mezunlarında yüzde 15, lise mezunlarında ise yüzde 16. Yani Türkiye’de üniversiteye gitmek gençlerin (en azından gençlikleri süresince) iş bulma ihtimalini artırmıyor, aksine azaltıyor.

Üniversite mezunu gençlerin iş bulamama nedenlerinin başında AKP’nin 12 yılda Türkiye ekonomisini getirdiği nokta var. İnşaat odaklı bir ekonomi yaratan AKP döneminde ekonominin geldiği durumu Çevre ve Şehircilik Eski Bakanı Erdoğan Bayraktar şöyle ifade etmişti: “Ara eleman ülkesiyiz”. AKP’nin ekonomi politikası “ara eleman” talebi yaratırken Bayraktar’ın kelimeleriyle eğitimli, “icat ve buluş yapabilen”, “kalem efendisi” gençlerin çalışabilecek iş bulamaması istatistiklerde de görülüyor. Türkiye, kişi başına düşen patent sıralamasında dünyada 85.

Gençlik Muhalefeti: Gençlik politikaları sömürüye hazırlık için

Gençlik Muhalefeti örgütünden Bedirhan Şen, emperyalist düzenin bir aracı olan AKP’nin gençlik politikalarının da emperyalizmin ve kapitalizmin arzuları doğrultusunda şekillendiğini söylüyor: “Talancı, yağmacı, emeğin karşılığını vermeyen bir sisteme gençleri hazırlamak, onlara bu düzeni kabul ettirmek üzerine kuruludur AKP’nin gençlik politikası. Sonunda kimsenin işinden memnun olmadığı, kendi hayatına dair karar veremeyen bir gençlik yaratılıyor”.

Şen’e göre AKP’nin dindar nesillerini yetiştirme politikası kısmi başarıya ulaştı: “Sol-sosyalist örgütlerin, gençlik örgütlerinin üniversitelerde ve gençler arasındaki karşılığına baktığımız zaman güçsüz kaldıklarını görüyoruz. Ama yine de bu ülkede hâlâ sokaklara çıkan, baskılara karşı direnen gençler var. Bu gençler olduğu sürece mücadele de sürecektir”.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Haber içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

1 Response to AKP’nin nüfus ve gençlik politikası: Üret, besle, sömür

  1. vibropressru dedi ki:

    bilgi için teşekkürler…

    Beğen

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s