“Bu kafayla barız gelmez, kutuplaşma büyük engel”

Dün İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde Barış Meclisi’nin davetiyle bir araya gelen Akil İnsanlar, çözüm sürecini tartıştı. Toplantı öncesinde heyetten Doğu Ergil ve Celalettin Can BirGün’e konuştu

ONUR EREM 09.10.2014

Barış Meclisi, çözüm sürecinde alınan yolu ve gelecek adımlar tartışmak için Akil İnsanlar’ı İstanbul’da bir araya getirdi. Dün Haliç Kongre Merkezi’nde basına kapalı düzenlenen toplantının öncesinde Barış Meclisi’nden Hakan Tahmaz bir basın açıklaması yaptı. Türkiye’nin önünde önemli bir fırsat olduğunu söyleyen Tahmaz, çözüm için ellerinden gelen tüm çabayı gösterdiklerini açıkladı: “Bu süreçte atılmış olan ve yakında atılması beklenen yasaları tamamen dışlamak da, bu yasaların çözüm getirdiğini düşünmek de yanlış. Bu nedenle bir araya gelip tartışmamız, konuşmamız çok önemli”.

EN BÜYÜK İHTİYAÇ: HAKEM

Süreç boyunca en çok eksikliği hissedilen şeyin tarafsız bir gözlemci, hakem veya 3. göz olarak tanımlanabilecek bir yapı olduğunu söyleyen Tahmaz hükümetin süreçle ilgili doğrudan ve zamanında bilgi vermesi gerektiğini de belirtti.

Akil İnsanlar heyeti üyelerinden sosyolog ve siyaset bilimci Doğu Ergil ile İstanbul 78’liler Dayanışma ve Araştırma Derneği’nden eski Dev-Genç ve Devrimci Yol üyesi Celalettin Can toplantı öncesinde BirGün’e özel açıklamalarda bulundu.

Doğu Ergil: Hükümetin kutuplaştırması barışın en büyük engeli

>> Çözüm sürecindeki ilerlemeler beklentinizi karşılayabildi mi?

Çözüm sürecinin hızı beklentileri karşılayabildi mi emin değilim. Hükümet süreç boyunca her şeyi kendi denetiminde ve kontrolünde tuttu. Ne düşündüğünü, ne yapacağını kimseyle paylaşmadı. Bu bizim en büyük şikayetlerimizden biri. Eğer barış yapacağım diyorsan ne yapacağını, nasıl bir hukuki, siyasi proje üreteceğini paylaşman lazım. Artık bunlar somutlaşmalı.

Sorunun kaynağının nasıl tanımlandığı da önemli. Hükümet hâlâ terör söylemiyle, çatışma mantığıyla hareket ediyor. Oysa çözüm bunlarla gelmez. Barış, yalnızca çatışmaların bitmesiyle gelmez.

AKP’nin bütün süreci aşırı, tek taraflı kontrolünde tutma arzusu var. Karşı tarafa edilgen bir rol biçiyor. Karşı taraf da barış olacak diye bu edilgen rolü kabul ediyor gözüküyor, şimdilik. Ancak onların elinde de bir veto kartı var, şiddet uygulamak. Ne zaman sabırları tükense, bölgede gerilimi yükseltiyorlar.

>> Hükümetin bu tutumu barış ihtimalini azaltıyor mu?

Barış iki silahlı güç arasında gerçekleşmez. Buna ateşkes denir. Barış hukukuyla, yeni bir idare sistemiyle, yeni siyasi kurumlarla ve en önemlisi halkların birbirini benimsemesiyle gerçekleşir. Kalıcı olan toplum içinde barışın gerçekleşmesi, halkların bunu kabullenmesidir.

Oysa toplum hükümet tarafından kamplaştırılıyor, kutuplaştırılıyor. Biz-onlar ayrımı ve ötekileştirme artıyor. Böyle bir toplumun barışı benimsemesi çok daha zordur. Hükümetin bir an önce kutuplaştırma ve ötekileştirme politikalarına son vermesi lazım.

Genel barış olmazsa özel barış da olmaz. Hükümet ile PKK arasında gerçekleşecek olan barış özel bir barıştır. Bunun temeli için genel barışın gerçekleşmesi, yani halkların birbirlerini benimsemesi şarttır. Ancak Türk halkı şu anda böyle bir barışa ve benimsemeye razı gözükmüyor, aksine çoğunluk savaş söylemini ve yöntemini benimsiyor gibi gözüküyor.

>> Bir umutsuzluk mu var?

Umutsuzluğa kapılıyoruz, görüyorsun. Dünyadaki örneklere baktığımız zaman çabalara rağmen barışın gerçekleşmediği örnekler de görüyoruz maalesef. Bu tip toplumlar uzun vadede çok kötü sonuçlara yol açar. Örneğin IŞİD, dünya çapından en çok huzursuz durumdaki halklardan üye almaktadır. IŞİD’e en çok katılım Arap halklarından ve ardından Türkiye’den gerçekleşmektedir. Arayışta olan, mutsuz insanlar yetiştirir çünkü bu tarz toplumlar.

>> PKK’nin uluslararası sahnedeki değişen rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?

PKK hem bölgede hem de uluslararası denklemde meşruiyetini artırıyor. Türkiye’nin himayesinde olduğu kabullenilen Türkmenler gibi grupları bile koruması da saygınlığını artırıyor. Bu yüzden sürecin sekteye uğraması, Türkiye’nin aleyhine, meşrulaşmakta olan PKK’nın lehine olur.

PKK elbet özerklik isteyecek. Ancak bu özerklik yalnızca Kürtlere özgü bir özerklik olarak mı getirilecek, yoksa tüm Türkiye’ye yayılmış bir ademi-merkeziyetçilik mi olacak göreceğiz. Hükümetin her alanda artan aşırı-merkeziyetçi politikalarına bakınca Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Sözleşmesi’ni imzalayacağını hayal etmek zor. Bu durumda Türkiye yalnızca Kürtlere özerklik sağlayıp ülkenin geri kalanını merkezi bir şekilde yönetmeye devam edecek demektir.

Celalettin Can: Bu zihniyetle barış gelmez, PKK silahları gömmez

>> Hükümetin adımları beklentinizi karşılayabildi mi?

Hükümet Ekim başına kadar yol haritası hazırlayacağını söylüyor. Son açıklamalarında Kürt sorunu konusunda Kürt halkına kolektif haklar vermeyeceğini, bireysel hakların geliştirilmesiyle bu sorunun çözülmesini hedeflediğini söylemişti. Bu hakları da tek bir paketle değil, zaman içinde, parça parça vereceklerdi. Öbür türlü ülkenin bütünlüğünün zarar göreceğini iddia etmişlerdi. Bu eğilimler sürüyor gördüğümüz kadarıyla.

>> Kürt halkının hakları verilmeden kalıcı bir barış sağlanabilir mi?

Hükümet PKK ile savaşı ülke sınırlarının dışına attı. IŞİD ve Barzani aracılığıyla PKK’yi güçsüzleştirme yolunu seçti. Eğer Türkiye dışındaki bu savaşları PKK kaybederse o zaman hükümetin Kürt sorununun çözümünde herhangi bir adım atmayacağını düşünüyorum.

Bu tabloya bakınca, hükümet gerekli kolektif hakları vermese bile Kürtler bunu kendileri kurmaya, özerkliği kendileri sağlamaya çalışacağını düşünüyorum. Yani hükümetten talep etmeyi bırakıp kendi alternatif yapılarını kuracaklar, bir özerk devlet gibi. Hükümet de bundan hoşlanmayacak ve tepki gösterecektir. PKK de bunu gördüğü için hazırlıklı olacaktır.

>> Yani silahlar gömülmeyecek.

Evet. Bu yüzden PKK silahlarını gömmeyecek. Gömülmemişti de zaten. Üstelik Türkiye ile barış sağlansa bile bölge bu kadar karışıkken PKK ancak silahlı güçlerini Kandil’e çeker, silah bırakmaz.

Bu zihniyetle barış gelmeyeceğini Erdoğan’la görüşmemizde kendisine de söylemiştim. Ama çözüm için müzakere etmekten başka yolumuz yok. Masa dağılırsa çatışma başlar, o yüzden umutsuz da olsak devam etmeliyiz.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Haber, Söyleşi içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s