Rus istihbaratı üzerine çalışan araştırmacı gazeteci ve yazar Irina Borogan ile Rus istihbaratını ve dinleme skandallarını konuştuk. Borogan, istihbarat dünyasında müttefikler dahil herkesin birbirini dinlemesinin normal olduğunu söylüyor: Türkiye’de hükümetin halkını dinlemek için kurduğu altyapı sistemi, kendisinin dinlenmesine yol açtı

Irina Borogan: Rusya için Türkiye önemli bir ticaret partneri. Günümüzde Rusya’nın dış ilişkilerde en çok öncelik verdiği mesele ticaret. Türkiye’ye de bu pencereden bakıyorlar. Türkiye bir NATO üyesi olmasına rağmen siyasetçilerin Türkiye ile arası iyidir bu nedenle.
ONUR EREM 13.09.2014
Rusya’da istihbarat örgütleri üzerine çalışmalarıyla tanınan bağımsız gazeteci Irina Borogan geçen hafta Türkiye’deydi. 2005 ve 2010 yıllarında Yeni Yurtsever Oyunlar: Gizli servisler 1991-2004 arasında derilerini nasıl değiştirdi ve Yeni Soylular: Rusya’nın Güvenlik Devleti’nin Restorasyonu ve KGB’nin Mirasının Devamı adlı kitaplar yayınlayan Borogan, çalışmaları nedeniyle Rus devleti tarafından baskı görmüş, sorguya çekilmiş, yazıları internette engellemelere takılmış bir gazeteci. Internet Ungovernance Forum için İstanbul’a gelen Borogan ile Rus istihbaratının dönüşümünü ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskıları konuştuk.
>> Bugün Batı dünyası ve NATO ittifakı Snowden ve Assange gibi belge sızdıran insanlarla sarsılırken Rusya’da benzer girişimlerde bulunan insanlar görmüyoruz. Neden?
Rusya’da yalnızca bir kere, 2009 yılında güvenlik birimleri içinden bilgi sızdıran insanların kurduğu bir site ortaya çıkmıştı. Güvenlik kurumlarının ve FSB’nin (Federal Güvenlik Servisi) içinde ve Sovyetler’den ayrılan ülkelerde olanlara dair bilgiler sızdırıyorlardı. Kim olduğunu bilmiyorduk ama bilgilerin gerçek olduğunu görmüştük. Bir süre sonra site kapatıldı. Nasıl kapatıldı, yayınlayanlar bulundu mu, öldürüldü mü, hapse mi yollandı, hiçbir bilgi alamadık. Muhtemelen yasal olmayan yollarla cezalandırıldılar.
Rusya Batı blokundaki ülkeler gibi demokrasi geleneği olan bir ülke değil. 1990’larda Sovyetler’in çökmesiyle oluşan güç boşluğunda kamuoyuna belge açıklayanlar oldu ama bugün neredeyse imkansız. Bugün bazı Batı ülkelerinde oyunbozanları (whistleblower) koruyan kanunlar var, bazılarında bu tarz kanunlar yapma girişimleri var. Bu kanunların düzgün bir şekilde uygulandığını söylemiyorum tabii ki ama en azından demokrasi geleneğinin birer ürünü bunlar. Rusya’da böyle bir yasayı önermek bile mümkün değil.
>> Yıllardır Rusya’nın gizli servisleri ve istihbarat örgütleri üzerine çalışıyorsunuz, bu konuda kitaplar yazdınız. Rus istihbarat örgütlerinin SSCB’nin çöküşünden sonra geçirdiği evrimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Gizli servislerin mantığı 1990’larda tamamen değişti. KGB dağılırken yerine çok sayıda başka servis kuruldu, ABD’nin sistemini model alarak. Putin 2000’de göreve geldiğinde bazı birimleri bir birleştirmeye ve güçlendirmeye karar verdi. Bunun sonucunda halkın üzerindeki baskı da arttı. Artık Rusya’daki gizli servislerin üzerinde herhangi bir denetim yok. Parlamentonun bile hiçbir yetkisi ve etkisi yok bu servislere dair.
>> Rus istihbaratının ülke dışındaki faaliyetleri nasıl değişti?
Bu konuda pek bilgi yok. 2000’lerde Rus gizli servisinin yurt dışında Çeçen ayrılıkçıları öldürdüğünü biliyoruz. Türkiye ve Azerbaycan gibi ülkelerde de operasyonlar düzenlediler. Katar’da işledikleri bir cinayetin ardından yakalanan istihbarat üyeleri büyük bir skandala yol açmıştı. bu olaylar dışında yürütülen faaliyetlere dair bilgi edinmek imkansız.
>> ABD, İngiltere ve Almanya istihbaratının Türkiye toplumunu ve hükümetini dinlediği ortaya çıkmıştı. Rusya da Türkiye’yi dinliyor mudur?
Bilmiyorum. Umrumda da değil. Rusya’da üzerimizde o kadar yoğun bir baskı var ki, benim esas meselem devletin Rus halkını dinlemesini engellemek. Ülkeler arasında sürekli istihbarat verilerinin paylaşıldığını zaten biliyoruz. İstihbarat dünyasında herkes herkesi dinler, müttefikler dahil. Devletlerin kendi halkını dinlemesi çok daha tehlikeli. Merkel veya Putin’in Türkiyeli muhalifleri dinlemesi değil, kendi ülkelerindeki muhalifleri dinlemesi tehlikelidir. Çünkü kendi ülkelerindeki insanlar her türlü baskıyı uygulayabilirler.
>> Çalışmalarınız nedeniyle üzerinizde nasıl bir baskı hissediyorsunuz?
Rusya’da tüm bağımsız gazeteciler büyük bir baskı hissediyor. Bu bir fiziksel şiddet korkusu değil, sesimizi duyuramamanın getirdiği bir baskı. Bütün bağımsız gazeteciler, televizyoncular 10 yıl önce işleri kaybetmişti. Ama bugün artık bağımsız internet sitelerimiz bile engelleniyor. Örneğin benim makalelerimin de yayınlandığı internet gazetesi engelli. Bilgisayarın başına oturan sıradan bir Rus bu siteye girmeyi başaramaz, maalesef ancak engelleri aşmayı bilen insanlara sunabiliyoruz yazılarımızı bu nedenle.
>> Bugün yurttaşları veya gazetecileri bu gizli servislerden koruyacak veya gizli servisleri denetim altına alabilecek yasalar çıkarmanın bir yolu var mı?
Kesinlikle yok. Parlamentoda çoğunluğun desteğini almadan yasa çıkarmak mümkün değil. Parlamentoya ise bağımsız olarak girmek dahi neredeyse imkansız. Her şey Putin’in kontrolünde. Bu durumu değiştirmek için yeterli araçlara sahip değiliz.
>> O zaman yakın vadede bu durumun değişmesinin bir yolu yok.
Evet. Tek yol bilgiyi yaymak. Biz de bunu yapıyoruz. Ne zaman işe yarayacağını ve durumu değiştireceğini bilemeyiz, ama bilgiyi yayarsak değişim elbet bir gün gelecektir.
>> Üzerinizdeki baskılar nedeniyle Rusya’dan ayrılıp başka bir ülkede yaşamayı ve çalışmayı düşündünüz mü hiç?
Bu aralar düşünmüyorum. Çünkü üzerine çalışmakta olduğum kitap Rusya’da internet özgürlüğüyle ilgili ve bilgilere ulaşabilmek için Rusya’da olmak zorundayım.
Rusya’da oto-sansür köklü bir gelenek
>> Gazetecilerin durumu daha ne kadar kötüleşebilir? Türkiye’deki gibi gazetecilerin topluca hapse atıldığı davalar görmemiz mümkün mü?
Rusya’da durum biraz daha farklı. Bizde hapiste bulunan gazeteci yok. Yıllar boyunca oto-sansürü öyle başarılı bir şekilde sisteme yerleştirdiler ki, artık gazeteciler bırakın kendilerini hapse sokabilecek bir şeyi yazmayı, daha az rahatsızlık verecek konular hakkında bile yazmayı düşünemez halde. Rusya’da kimse hapse girmez, çünkü kimse yazamaz. Bu oto-sansür geleneği uzun yıllar süren totaliter rejimden miras kaldı.
“ŞİÖ’nün getirdiği tek şey özgürlüklerin kısıtlanması oldu”
>> Rusya’nın Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) üyeliği günlük hayatınızı nasıl etkiliyor? İnsanlar bu örgüt nedeniyle üzerlerinde daha fazla baskı hissediyor mu?
Evet. Örneğin Rusya’da “ayrılıkçılık” bir suç tanımı değildi. ŞİÖ anlaşmaları ayrılıkçılığı bir suç olarak tanımladığı için Rusya da iç hukukunu bu anlaşmalara göre değiştirdi. İki yıldır ayrılıkçılık bir suç.
Ayrıca ŞİÖ üyesi ülkeler birbirleriyle istihbarat paylaşımı yapıyor. Diğer ŞİÖ üyesi ülkelerdeki siyasi suçluları iade ediyor. Örneğin eskiden Çin’den kaçıp Rusya’ya sığınan muhalifler olurdu, ŞİÖ ile birlikte Rusya tüm muhalifleri Çin’e iade etti. Türkiye’nin ŞİÖ üyeliği de Türkiye halkına daha az özgürlükten başka bir şey getirmeyecektir.