Altın Şafak: Yunan eliti yarattığı canavarı öldürebilecek mi?
Şarkıcı Pavlos’un öldürülmesinin ardından Yunan eliti, neo-Nazi Altın Şafak partisini tasfiye etmek istiyor. Neden bugüne kadar beklediler? Şimdi ne olacak?
Leonidas Oikonomakis* | BİRGÜN İÇİN ÇEVİREN: ONUR EREM | 28.09.2013
*: European University Institute’da akademisyen, Pavlos’un arkadaşı.
Killah P adıyla tanınan Pavlos Fyssas’ın Altın Şafak üyeleri tarafından öldürülmesinden birkaç gün sonra Yunan eliti bu partiyi ve karanlık bağlarını tasfiye ederek ellerine bulaşan kandan kurtulmak istiyor gibi gözüküyor. Ama Doktor Frankenstein’ın, yarattığı canavarı öldürmesi mümkün mü?
MEDYA NAZİLERE ÇALIŞIYORDU
Pavlos suikastı Yunan toplumu için son damlaydı. Anlaşılan o ki, Altın Şafak’ın kriminalize edecek, hatta örgütü tasfiye bile edebilecek mekanizmalar harekete geçti. Yunan halkının suikastın ardından sokaklara dökülmesiyle birlikte medya ve hükümet de bu konuyu ciddi bir şekilde tartışmaya, neo-Nazi partiye verdikleri doğrudan veya dolaylı desteği çekmeye başladı.
Daha önce Altın Şafak’ı eleştirmeyen, hatta onların şovlarını sayfalarına taşıyan gazeteler dahi bir anda “eski Altın Şafak üyesinin itirafları” tarzında haberler geçmeye başladı. Bu bahsettiğim gazeteler “Mahalleleri koruyan Altın Şafak, yaşlı kadınların ATM’lerden para çekmesine yardımcı oluyor” gibi haberlere imza atmışlardı – bu yaşlı kadının bir Altın Şafak üyesinin annesi olduğu, haberin sipariş üzerine yapıldığı ise sonradan ortaya çıktı. Şimdi ise bütün basın bir anda partinin karanlık tarafını ‘keşfetti’. Yunanistan’da gazete ve televizyonların, siyasi partilerle aile bağları olan az sayıda holding tarafından yönetildiğini unutmayın.
ÖLÜM EMRİ TEPEDEN GELDİ
Yeni haberlerde önemli itiraflardan bazıları şöyle: Ordu kamplarında eğitim aldık, bize eğitim verenlerin bir kısmı hâlâ orduda, örgütün elinde ‘zamanı geldiğinde’ kullanmak için yasadışı silahlar bulunuyor, polis teşkilatının önemli bir kısmı Altın Şafak üyesi, parti ne zaman sıkıntıya düşse polis yardım ediyor, polis teşkilatından ‘gizli’ seviyesindeki belgeleri bile rahatlıkla alabiliyoruz… Pavlos suikastının görgü tanıklarının verdiği ifadeler bile örgüte ulaşmış.
İtiraflara göre Pavlos, antifaşist şarkıları nedeniyle örgüt tarafından özellikle hedef alınmış. Son derece hiyerarşik bir yapıya sahip olan örgütte bu, en tepedeki isimlerin Pavlos’un öldürülmesi emrini verdiği anlamına geliyor. Emri verenin hangi yönetici olduğunu bilemesek de parti liderinin ve milletvekillerin cinayeti önceden bildiği anlaşılıyor.
TASFİYE BAŞLADI
Bütün bu yazılanlardan sonra hükümet de nihayet harekete geçerek parti hakkında inceleme başlattı. Kamu Düzeni Bakanı Denias, savcılara Altın Şafak’ın yaptığı iddia edilen 32 saldırı ile ilgili belgeler sunarken polis teşkilatıyla parti arasındaki ilişkinin de incelenmesi emrini verdi. Emir verilir verilmez 2 üst düzey polis yöneticisi istifa etti. Savunma Bakanı Avramopoulos ise askerlerle Altın Şafak arasındaki ilişkiyi incelemek için düğmeye bastı. Söylentilere göre askeriyenin iç denetlemesinin yanı sıra istihbarat teşkilatı da orduyla ilgili ayrı bir inceleme yürütecek.
GÜNAYDIN MEDYA!
İyi de, biz bütün bunları biliyorduk zaten! Yunanistan’daki antifaşist hareket yıllardır bu bahsedilenleri haykırıyor! Son 3 yılda YouTube Yunan polisinin Altın Şafak ile işbirliğini belgeleyen videolarla doldu. Pavlos suikastının ardından yapılan eylemlerde de aynı işbirliği devam ediyordu. Altın Şafak’ın kendi milletvekilleri de daha önce defalarca “Polisin yarısından fazlası Altın Şafak destekçisi, büyük bir kısmı da parti üyesi” açıklamaları yapmıştı. Doktorlar ve göçmen hakları örgütleri ise yıllardır Altın Şafak’ın işlediği göçmen cinayetlerini, yaraladığı onlarca insanı gündemde tutmaya çalışıyordu.
Orduya gelecek olursak, özel birlikler Atina’daki gösterilerinde ırkçı sloganlar attığında hükümet ve medya bunu görmezden gelmiş, bundan bahsetmek yerine Altın Şafak milletvekillerinin ne kadar erdemli olduğunu anlatmaya mesai ayırmışlardı.
Bu durumda aklımıza iki soru geliyor: Neden yıllarca bu faşist partinin işlediği suçları görmezden geldiler? Ve neden şimdi harekete geçiyorlar?
NEDEN ŞİMDİ?
İkinci sorunun yanıtlanması daha kolay: Çünkü Pavlos suikastıyla birlikte Yunan halkı uykusundan uyandı, artık bu faşist partiye ve işlediği suçlara tahammül etmeyeceğini eylemlerle hükümete gösterdi. Bu tepki Altın Şafak’ı da etkiledi, Drama ve Kavala’daki bürolarının açılışlarını ertelerken Girit’teki bürosunu kapadı ve diğer kentlerdeki bürolarında da tabelalarını kaldırdılar. Yunan elitleri, Altın Şafak ile ilişkilerini sonlandırmazsa halkın öfkesinin kendilerine de yöneleceğini anladı.
İlk soruyu yanıtlamak ise daha zor. Bence Yunan medyasının bugüne kadar susmasının 3 nedeni vardı:
SOLUN ENERJİSİNİ TÜKETTİ
Öncelikle Yunanistan’da 2 yıl önce Syntagma ve diğer meydanlarda başlayan işgaller ile birlikte başlayan süreçle birlikte Yunan toplumu eşi benzeri görülmeyen bir şekilde radikalleşmiş, neo-liberal politikaları, 2 parti sistemini ve genel olarak kurulu düzeni tehdit eder hale geldiğini hatırlayalım. Hareket artık otonomluk, yataylık ve doğrudan demokrasi istiyor. Mahalleler, düzenledikleri mahalle meclisleriyle bu ‘rüya’yı gerçeğe çevirirken bir dizi yerel ve ulusal hareket Troyka ve Yunan hükümetinin neo-liberal politikalarını tehdit eder hale gelmişti. İşte Altın Şafak, böyle bir ortamda bu radikal hareketi durdurma ve dikkatini dağıtarak onu anti-faşist mücadeleye yöneltme misyonunu üstlendiği için düzen ve elitler için vazgeçilmezdi, birinci neden bu. Bu sayede Yunan solunun 2 yıldır enerjisini Altın Şafak’ı alt etmeye harcamasını sağladılar.
BURJUVA ÇIKARLARINI KORUDU
İkinci neden ise Altın Şafak’ın her alanda burjuvanın çıkarlarını korumasıydı. Perama’daki tershane işçileri başta olmak üzere çok sayıda solcu işçi örgütüne doğrudan saldırdılar, hem de vahşi bir şekilde. Bu tershanelerde çalışan göçmenleri Yunanların işsiz kalmasının gerekçesi gibi göstererek hedef haline getirdiler. Hem işçi sendikalarına saldırılarla, hem de Yunan yatırımlarının korunması söylemiyle hükümetin elitlerin istediği neo-liberal programı uygulamasına yardımcı oldular.
MUHALEFETİ BASTIRDI
Üçüncü neden de Altın Şafak’ın ülkenin neo-liberal faşist bir rejime doğru kaymasına karşı çıkan tüm özgür sesleri terörize etmesiydi. Altın Şafak’ı eleştirmek insanların korktuğu bir şey haline gelmişti. Üyesi olduğum hip-hop grubumuzun son albümünü hazırlarken antifaşist şarkılara yer verdiğimiz için ben de korkmuştum açıkçası.
ARTIK ÇOK GEÇ
Bütün bunlara rağmen Yunan eliti Pavlos suikastının ardından Altın Şafak’ı bahsettiğimiz nedenlerden ötürü terk etti. Anketlere göre SYRIZA’nın ardında kalan iktidardaki Yeni Demokrasi, bir zamanlar koalisyon kurmayı düşündüğü Altın Şafak’ı dağıtmaya karar verdi. Böylece “Nazizmi biz bitirdik” propagandası yaparak sağdaki diğer oyları da toplamayı hedefliyorlar.
Ama artık çok geç.
Eğer Yunan eliti bütün suç aktivitelerinden haberdar olduğu Altın Şafak’ı daha erken bir tarihte karşısına alsaydı çok sayıda insan Atina ve diğer kentlerin sokaklarında vahşice dayak yemeyecek, antifaşist aktivistler karakollarda işkence göremeyecek, eylemlerde polisler veya faşistler tarafından yaralanmayacaktı. Öte yandan Yunan solu doğrudan demokrasi önerisini daha da geliştirmeye yoğunlaşabilecek, muhalefetin enerjisini buraya harcaması sayesinde iş ve yaşam kaybına (Yunanistan’da intihar oranları katlanarak artıyor) yol açan neo-liberal politikalar uygulamaya sokulamayacaktı. Ve hepsinden önemlisi Shehzad Luqman ile Pavlos Fyssas hâlâ aramızda olacaktı.
YANIT BEKLEYEN SORULAR
Artık çok geç, çünkü hükümetin ve elitlerin toplum içinde kök salmasına ortam hazırladığı bu faşist örgütlenme ne kadar geri çevrilebilir bilmiyorum. Altın Şafak polis ve ordu haricinde kentlerdeki işçi mahallelerinde de örgütlenmeyi başardı. Artık bu parti feshedilse ve önderleri tutuklansa bile faşizmin kaleleri ve bu faşist ağın ilişkileri ortada durmaya devam edecek. Altın Şafak’ın katil ideolojisiyle zehirlenen insanları bu zehirden arındırmak kolay olmayacak.
Son olarak parti liderinin kızı, üyelere bir açık mektupla seslenerek “hareket için kendinizi feda etmeye, hayatınızı vermeye hazır mısınız” diye sormuştu. Altın Şafak’a karşı yürütülen operasyondan polis teşkilatının rahatsız olduğu biliniyor. Onlar nasıl bir yanıt verecek? Askerin tepkisi ne olacak? Altın Şafak operasyona karşı mücadele etmeden sessizce tasfiye edilmeyi kabullenecek mi? Günün sonunda Dr. Frankenstein yarattığı canavarı öldürebilecek mi? Bunlar Yunan toplumunun yanıtlaması gereken sorular ve bunların yanıtlarını bulmak kolay olmayacak.
– Ç.N.: Bu yazı, Altın Şafak Lideri Nikos Mihaliolakos ve parti sözcüsü Ilias Kassidiaris gözaltına alınmadan önce yazılmıştır.