Yemen’de Sünni Arap ülkelerinin ABD onayıyla başlattığı kanlı saldırıyı BirGün’e yorumlayan Ortadoğu uzmanları, Husilerin Şii oldukları için isyan ettiği açıklamalarının yanlış olduğunu, operasyonun El Kaide ve IŞİD’i güçlendireceğini, bölgedeki güç dengeleri için yürütülen bu savaşlarda filler tepişirken ezilenin Şii halklar olacağını söyledi 26.03.2015 ONUR EREM @onurerem Yemen’de Husilerin ülkedeki gücünü artırması ve son olarak Aden’i ele geçirmesi Suudi Arabistan’ın öncülüğündeki koalisyonun müdahalesiyle sonuçlandı. Suudi Arabistan Suriye’de isyancıları, Mısır’da darbecileri desteklemekten çekinmezken Yemen’de isyancıları darbecilikle suçlayıp rejimi restore etme operasyonuna başladı. Her parçası birer savaş alanına dönen Ortadoğu’daki bu son müdahalenin arka planını, sıradaki çatışma bölgelerini, İran’ın olası yanıtlarını, bölgedeki güç dengesini ve Şiilerin geleceğini Ortadoğu uzmanlarıyla konuştuk:
Hüsnü Mahalli: Suriye’deki pis oyunun aynısı, sıra Türkiye’ye de gelecek Bu operasyonu yapan ülkelerin ve arkasındaki uluslararası güçlerin gerekçesi her zaman “Sünni-Şii” söylemi. Suriye’de de aynı pis oyunu oynadılar, “Alevi rejim” diyip Sünni halkı ayaklandırmaya çalıştılar. Ama Sünni halk Esad’dan yana kaldı. 350 binlik Suriye Ordusu’nda 20 bin Alevi vardır, geri kalanı Sünni ve o ordu dağılmadı. Demek ki Sünni-Şii farklılığı bir gerekçe değil. Solcular da Husiler’in yanında Şimdi Yemen’de de aynı oyunu oynamak istiyorlar, “Şii Husiler” diyorlar. Oysa Yemen’de solcular, liberaller, laikler ve daha bir çok kesim Husiler ile birlikte hareket ediyor. Hadi bunu bir kenara bırakalım, Libya’ya bakalım. Orada hiçbir Şii, Alevi, Kürt, Ezidi, Hristiyan yok. Hepsi 24 ayar Sünni. O zaman orada niye halk birbirine kırdırılıyor? Demek ki sergilenen oyunun temelinde Şii-Sünni ayrımı yok, aynı pis oyunlar, işbirlikçi iktidarlar var. Bütün bu coğrafyayı kana bulamak, darmadağın etmek istiyorlar. İsrail’in arzusu İsrail’in kurucusu David Ben-Gurion 1956’da “İsrail’in gücü sahip olduğu nükleer silahtan değildir. Bizim gücümüz bölgedeki üç Arap ülkesinin darmadağın edilmesiyle gelecek: Irak, Suriye ve Mısır. Irak ve Suriye’da bu yapıldı. Bunların yanında Suudi Arabistan önderliğindeki rezil, ilkel, çağdışı rejimler emperyalizme ödül olarak Yemen’i, Libya’yı, Somali’yi ayrıca veriyorlar. Böyle iğrenç bir oyun var bölede. Sıranın kime geleceği piyangodur, bir gün Türkiye’ye de gelecek. Sıra Türkiye’ye de gelecek Sıra kesinlikle Türkiye’ye de gelecek. Türkiye’yi dağıtmak için kullanabilecekleri çok malzeme var. Kürt meselesi, Alevi meselesi, hükümetin yarattığı kargaşa… Türkiye’nin de NATO üyesi olması da kurtarmayacak. Suudi Arabistan NATO açısından, ABD açısından Türkiye’den 1 milyar kat daha önemli. Coğrafi konumunu, Kabe’sini bırakın İnanılmaz büyüklükteki petrol rezervleri var. Suudiler tutarsız Suudi Arabistan dünya tarihinin en pislik, en tehlikeli en aşağılık iktidarıdır. Ama önemi nedeniyle emperyalistlerin desteğini alır. Şimdi de Türkiye ile birlikte Sünni ittifak peşindeler. İran hakkında İsrail’in bile söylemeye cüret edemediği şeyleri söyleyip ABD’nin ülkeyi bombalamasını istiyorlar. Müslümanları Müslümanlara vurdurmak istiyorlar. Suudiler geçmişlerinde de Şili’den Nikaragua’ya kadar darbelerin ve kontrgerillanın finansmanını yapmışlar, El Kaide ve Taliban’ı yaratmıştır. Suudi Arabistan bugün Husiler darbe yaptı diyerek Yemen’e giriyor, “Meşru rejimi destekleyeceğiz diyor”. Madem darbe karşıtınız, Mısır’daki darbeyi nasıl destekliyorsunuz? Madem meşru rejimleri destekliyorsunuz, Suriye’de nasıl Esad karşıtısınız? Amaçları Bahreyn’de olduğu gibi halkı bastırmak ve bu oyun devam edece.
***
Haluk Gerger: Amaç İran’ı kuşatmak – Bölgede filler tepişirken Şii halk ezilecek Emperyalistlerin amacı Yemen’de askeri bir kontrolden daha çok İran’ın kışatmasını sıkmak. Bu yüzden bu operasyon sadece Yemen operasyonu değildir. Nükleer görüşmelerden Irak’taki duruma kadar pek çok denklem bunu etkiliyor. Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri bakımından rejimlerini tahkim etme meselesidir bu aynı zamanda. İran genişlemesine yanıt İran hem savunma pozisyonunda hem de hamleler yaparak kendi güvenlik hinterlandını genişletme peşinde. Eskiden sadece Lübnan’da Hizbullah üzerinden ve Suriye’de Esad üzerinden etkisi vardı. Şimdi Irak ve Yemen ile genişlemeye çalışıyor. Bu operasyon aynı zamanda buna karşı bir cevaptır. El Kaide ve IŞİD’e alan açıyor Yemen’deki kaos ve boşluk El Kaide ve IŞİD’e de alan açıyor. Bu iki örgüt de zaten bir kaos ortamının üretimidir. Kaos ve boşluk ABD de dahil olmak üzere pek çok güce hizmet ediyor. Kaos ortamında birbirini yiyen örgütlerin fasit bir dairesinin kırılmaması emperyalizmin ve siyonizmin istediği şeydir. Kara operasyonu olası Hava harekatının bu tür operasyonlarda kısıtlı başarı sağladığı, karada askerlere ihtiyaç duyulduğu bu tarz müdahaleleri yapan güçler tarafından son dönemde söyleniyor. Bugün Mısır ve Arabistan başta olmak üzere pek çok ülkenin sınırlara asker yığdığını öğrendik. Katliam olursa İran sessiz kalamaz Böyle bir kara operasyonuna İran nasıl cevap verir? Eğer bu bir Şii katliamına dönüşürse Körfez’de belli askeri hamlelerde bulunması olasıdır. Peki Şii katliamı olur mu? Suudi Arabistan’a bırakırsanız olur ama ABD’nin bu operasyonu denetliyor olması bu ihtimali azaltıyor. Eğer Şii işgali olmazsa İran bu işgali sineye çekmek zorunda kalabilir. Hükümet memnun olmuştur Türkiye hükümetinin bu operasyonu desteklemesi, siyasi pozisyonlarını göz önüne alınca çok doğal. Türkiye’nin Şii-Sünni çatışmasındaki yeri bellidir. ABD’nin yanındaki yeri bellidir. İran’ın Kürt sorununa müdahil olmaya çalışması ve İran’la tarihi rekabet nedeniyle İran’a karşı tutumu bellidir. Hükümetin bu operasyondan çok memnun olduğunu düşünüyorum. Feodal despotik baskı Şii nüfusun bölgede kendine bir gelecek görmesi zor. Körfezdeki feodal despotik rejimlerin iç meselelerini tahkim etmesi Şiiler üzerinde baskı anlamına geliyor. Daha önce Bahreyn’de de isyanı kanla bastırmışlardı. Şii halk, bölgede filler tepişirken ezilen çimenlerin durumunda.
***
Vijah Prashad: Suudi Arabistan’ın savaşı Suudi Arabistan Yemen’le savaşa girdi. Askeri operasyonla Suudi bombacılar, Husilerin kontrol altındaki bölgeleri ve eski Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’e sadık güçleri bombalamak için Yemen topraklarına gönderildi. Husi ve Salih güçlerinin, mevcut başkan Muhammet Hadi’nin sığındığı Aden kentini ele geçirmesi Suudiler için kırmızı çizgiydi ve Suudi müdahalesini provoke etti. Operasyon önceden planlanmıştı Fakat Suudi müdahalesi Husiler Aden’e girmeden çok daha önce planlanmıştı. ABD’nin operasyona anında arka çıkması, bunun önceden planlandığını gösteriyor. Bu operasyon için Suudi Arabistan tarafından bir araya getirilen koalisyona Umman dışındaki tüm Arap Körfez ülkeleri katıldı. Zamanlaması dikkat çekici. İran ile bir nükleer anlaşmanın önümüzdeki hafta sonuçlanması lazım. “İran’ın desteklediği isyancılar” diye adlandırdıkları gruplara karşı yapılan bu müdahale İran’ı provoke ederek nükleer anlaşmayı sonlandırabilir. Fakat bu ihtimal düşük. Suudi müdahalesi İran’ı savaşa çekmeden veya Husiler ve Salih güçlerini yok etmeden başarılı sayılamaz. İslami köktenciliğin tohumu atılacak Eğer Husiler ve Salih güçleri zayıflarsa Arap Yarımadası’nda avantaj El Kaide’ye geçer. Bir kere daha hava bombardımanıyla İslami köktencilik kaosunun tohumu atılacak. Bir şey ne kadar değişirse o kadar aynı kalır.
Reblogged this on Yıldıray TABAR.
BeğenBeğen