‘Seçimleri beklerken açlıktan ölelim mi?’

Yunanistan’daki anarşistler işgal pratikleriyle mahallelerde öz-örgütlenme sağlarken “4 yılda bir oy vermekle hayatımızdaki hiçbir şey değişmiyor, bu yüzden hayatı kendimiz inşa ediyoruz” diyorlar

1-11

İşgal mekanı Vox

ONUR EREM – ATİNA 10.10.2013

Dünkü yazıya Yunanistan’ın başkenti Atina’nın Exarchia mahallesinde karşılaştığım bir olayı anlatarak başlamıştım. O olaydan birkaç gün sonra, Exarchia’da bir arkadaşımın evinde kalmaya gittiğimde evin girişinde onlarca polis gördüm. “Merak etme, geceleri genelde burada nöbet tutarlar” dedi. Yatmak üzereyken patlama sesleri geldi. “Polise molotof atıyorlar, ama endişelenme bugün Çarşamba, kısa sürer. Cumaları sabaha kadar sürüyor” diye bilgilendirdi arkadaşım beni.

1-09

Fotoğraflarda yüzünü göstermek istemeyen Pavlos: “Bizi eğittiniz, ardından işsiz bıraktınız. Tabi ki karşınıza çıkıp sizi devirecek alternatifler yaratacağız. Zekiyiz ve güçlüyüz.”

‘SİYASET BİR MESLEKTİR’

Anarşistlerin ve genel olarak solun güçlü olduğu Exarchia krizden etkilenmiş. Semtin merkezinde kepenk kapatan Vox adlı mekan 2012 başlarında halk tarafından işgal edilmiş. Eskiden sinema ve kafe olarak işletilen Vox şimdilerde bir toplumsal merkeze dönüşmüş.

Vox’a girdiğimde başından beri bu işgalin bir parçası olan Pavlos ile tanıştım. 32 yaşındaki Pavlos’un, Yunan gençliğinin çoğu gibi siyasi sisteme dair hiç bir umudu yok. Kendini anarşist olarak tanımlıyor: “Siyasi partilerin hayatı değiştirebileceğine inanmıyorum. Siyaset bir meslek ve siyasetçiler de bu meslekte daha başarılı olmak için ne gerekirse onu yapıyor. 4 yılda bir oy vermekle hayatımızda bir şey değişmiyor. Açız, önümüzdeki seçimleri beklerken açlıktan ölelim mi?”

Pavlos çoğu işsiz genç Yunan gibi ailesiyle yaşıyor. “Bir yıldan uzun süredir işsizim. Yazın Yunan adalarında part time çalışarak kış için para biriktiriyorum. Annemin emekli maaşı azaldıktan sonra ona bakmamız, yardımcı olmamız gerektiği için kardeşimle yanına taşındık” diyor.

1-07MAHALLELİYLE İÇ İÇE

Daha önce başka işgallere de katıldığını söyleyen Pavlos, bu mekanların hep saldırıya uğradığını anlatıyor. Altın Şafak’ın örgütlendiği mahallelere yakın olanlara faşistler, diğerlerine polisler saldırıyormuş. “İşgal mekanlarında halkın kendi örgütlenmesini yaratması polisleri ve faşistleri korkutuyor. Anarşistler olarak işgal ettiğimiz mekanlarda özellikle mahalleliyle iç içe olmaya çaba harcıyoruz. Medya işgalcileri öcü gibi gösterdiği için mahalleliler ilk başta çekiniyor. Ama onları işgal mekanlarına davet edip birlikte projeler yarattığımız zaman aslında ne yapmaya çalıştığımızı anlıyorlar” diyor Pavlos.

Exarchia bölgesi genellikle solcuların ve anarşistlerin örgütlendiği bir bölge olduğu için Vox faşistlerin saldırısına uğramamış. Ama haftada 2-3 kere polis saldırısı gerçekleştiğini anlatıyor Pavlos: “Burası mahalleyle en çok ilişki kuran işgal mekanı. Dışı camekan olduğu için insanlar içeriyi görüp geliyor, çekinmiyorlar. Bu yüzden polis buraya karşı öfke besliyor. Geldiklerini görünce kepenkleri kapatıyoruz içeriye saldırmasınlar diye. Onlar da kafenin dışındaki parkta oturan insanlar saldırıyor”.

1-08SAĞLIK HİZMETİ DE VAR

Vox’ta ücretsiz olarak dersler, üniversite kursları, dans eğitimleri gibi çok sayıda atölye düzenleniyor. Bunun dışında bir de sağlık merkezi açmışlar, haftanın 2-3 günü gönüllü psikologlar, çocuk psikologları ve genel cerrahlar ihtiyacı olanlara ücretsiz sağlık hizmeti veriyor. “Eskiden böyle bir şeye ihtiyacımız yoktu, devlet hastanelerinde ücretsiz tedavi olabiliyordu insanlar. Ama krizden sonra muayene başına 25 avro para almaya başladılar. Bazı doktorlar ekstra rüşvet de istiyor” diyen Pavlos yoksullar için sağlığın ulaşılmaz bir hale geldiğini söylüyor. Sağlık hizmetinin dışında ayda 1-2 kere doğrudan çiftçilerden aldıkları ürünleri mahallelerde halka çok uygun fiyatlara satıyor, parası olmayana da ücretsiz veriyorlar.

Antifaşist mücadelede solun geri kalanının anarşistlerle ne kadar dayanışma gösterdiğini soruyorum. “Anarşistler yıllardır anti-faşist mücadelenin omurgasını oluşturuyor. Ama diğer örgütler ve partiler bu mücadeleye gereken önemi vermiyor. ‘Faşistleri kınıyoruz’ demekten öteye geçemiyorlar. Solcuların yapması gereken şey, hükümetin bir konuda adım atmasını beklemek veya parlamentoda karar çıkarmaya odaklanmaktan çok hayatın kendisini dönüştürmek olmalı” diyor. Altın Şafak’a açılan davaya da şüpheyle yaklaşıyor, bunu göstermelik buluyor.

‘İŞ BULDUĞUM İÇİN ŞANSLIYIM’

1-10Pavlos ile konuştuktan birkaç gün sonra Spyros ile buluştum. 36 yaşındaki Spyros bir üniversitede fizikçi. Doktorasını bitirdikten sonra 3 yıl boyunca özel kurslarda dersler vermiş, kriz başlayınca iş kalmadığı için Kazakistan’a gitmiş ve oradaki bir üniversitede çalışmış. “Eğer oradaki iş tecrübem olmasaydı Yunanistan’da iş bulamazdım” diyor. Düzenli bir iş bulabildiği için kendini çok şanslı hisseden Spyros’un arkadaşlarının büyük bir kısmı işsiz. Aralarında 2 yıldır iş bulamayanlar da var. “Yurtdışında iş bulmak da zor. Eğer bir alanda uzman değilseniz çok zor” diyor.

“SYRIZA’YA BİR DAHA VERMEM”

Bir anarşist olan Spyros, son zamanlarda solun ve anarşistlerin toplumu etkileyebilme gücünün azaldığını düşünüyor. “Eskiden daha büyük, kitlesel eylemler yapabilirdik. Örgütlü olmayan çok sayıda insan gelirdi. Artık bunu yapamıyoruz. Bunda insanların polis şiddetiyle karşılaşmaktan yorulması, eylemlerin bir işe yarayacağına dair umutlarının azalmasının da etkisi var”.

Seçimlerde oy verip vermediğini soruyorum, “Geçen seçimde SYRIZA’ya oy verdim. Ama bugün seçim olsa vermem. Çünkü AB ve Avro bölgesinde kalmak istediklerini söylüyorlar. Bu yapabileceklerinin çok sınırlı olduğunu gösterir. Bu sınırlar içinde de kısmi iyileştirmeler yapabilirler ama yeterli olacağını düşünmüyorum” diyor. Parti içinde eski PASOK üyelerinin olmasına da dikkat çeken Spyros, konuştuğum çoğu kişi gibi SYRIZA’nın uzun vadede PASOK gibi bir partiye dönüşmesinden korkuyor.

ÜNİVERSİTELER ÇÖKÜYOR

Bir üniversite çalışanı olarak üniversitelerin geçirdiği büyük dönüşüm onu da rahatsız ediyor. Ülke genelindeki üniversiteler, idari kadrolarının yarısını işten çıkarmış durumda. Bu nedenle okulların işleyişinde büyük sorunlar yaşanıyor. Bazı idari işleri akademik kadrolara yaptırıyorlar. Atina Üniversitesi’nin bu yıl kriz nedeniyle eğitim vermeyi durdurduğunu hatırlatan Spyros’a göre diğer üniversiteler de yakın zamanda benzer bir kaderle karşı karşıya kalabilir.

Spyros orta-alt gelir grubundakilerin yoğunlukla yaşadığı Patisia mahallesinde yaşıyor. Mahallenin krizden nasıl etkilendiğini sorduğumda çok sayıda dükkanın kapandığını söylüyor. “Özellikle de kasaplar kapandı. Halk artık et alamıyor. Sokaklarda çöpleri karıştıranlar, uyuşturucu kullananlar arttı”. Ayrıca Altın Şafak’ın saldırıları da insanların kendisini güvende hissetmesini engelliyor.. Spyros’un bir arkadaşı insanları isyana çağıran “Sokağa Çık, Korkuyu Yen” adlı bir Facebook grubu açtıktan sonra faşistler tarafından bir parka götürülerek dövülmüş, kafasında şişe kırılmış, hastanelik olmuş.

‘YUNAN MEDYASI FELAKET’

Spyros Yunan medyasına da çok öfkeli, konuştuğum diğer insanlar gibi haberleri sadece internet sitelerinden ve bloglardan takip ediyor. “Pavlos ölene kadar ‘Altın Şafak biraz daha uysallaşırsa bir sonraki seçimde yeni Demokrasi onunla koalisyon kurabilir’ diyen bir medyamız vardı. Geçen yıl Altın Şafak’ın göçmenlerin çalıştığı bir pazar yerini dağıttığı görüntüleri yayınlarken göçmenler kaçak olduğu için faşistleri suçlamayı reddeden medya bugün aynı görüntüleri ‘Geçen yıl da böyle vahşice saldırmışlardı’ başlığıyla yayınlıyor. Bütün medya böyleyken onlara nasıl güvenebiliriz?” diyor Spyros.

Hükümetin yeni kemer sıkma politikalarına ihtiyacı olduğunu ama halkın bu politikalara daha fazla tahammül edemeyeceği için radikalleşeceğini düşünen Spyros’a göre Altın Şafak’a yönelik operasyonun arkasında da bu yatıyor: “Yunanistan’da radikal siyasi oluşumları yasaklayacaklar, itibarsızlaştıracaklar. Buna Altın Şafak’la başlamaları kolay hedef olduğu içindi. Sonrasında SYRIZA’yı ve diğer radikal oluşumları da yasaklamaya çalışacaklar, anarşistlere büyük operasyonlar düzenleyecekler. Hükümetin Pavlos cinayetinin ardından aşırı sol ile aşırı sağı bir tutan söylemi bunu gösteriyor”.

YARIN: İşgal altındaki devlet televizyonu: ERT

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Haber, Söyleşi içinde yayınlandı ve , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s