TRT çalışanlarının kurumlarını işgal edip sansürsüz yayın yapabileceklerini düşünür müydünüz? Yunanistan’daki devlet televizyonu çalışanları bunu başardı, sansürsüz haberciliğin keyfini çıkarıyorlar. Üstelik durmaya niyetleri yok! ERT’den Maria Koutsimpiri anlatıyor
ONUR EREM – ATİNA 13.10.2013
Syntagma Meydanı’nda beklerken 1981 model turuncu bir Mini Cooper duruyor önümde. İçinde Maria var. Kapıyı açıp biniyorum ve bir yerde oturup sohbet etmek için Akropolis’in eteklerine gidiyoruz. Vardığımızda fark ediyoruz ki bütün kafelerin tüm masalarının dolu. “Bu ne kalabalık böyle bugün günlerden ne?” diye soruyor, Pazar olduğunu söylediğimde ise “Haftada 7 gün çalışmaktan günleri karıştırır oldum artık, tabi ki Pazar günü yer olmaz buralarda” diyor. 15 dakika yürüyerek başka bir bölgeye gidip oturacak yer buluyoruz. Kafelerin doluluğuna bakınca kriz Yunanistan’a hiç uğramamış gibi gözüküyor. “Aslında bu dolulukta krizin de etkisi var” diyor Maria “Gençlerin yarısından fazlası işsiz, para bulabilenler bütün gün kafelerde, bulamayanlar da parklarda oturarak zaman geçiriyor”.
Maria Koutsimpiri 36 yaşında. 15 yıldır radyo ve televizyonculuk ile uğraşıyor. Onunla buluşmamın nedeni, geçen hafta 4. ayını kutlayan ERT (Yunanistan Devlet Televizyonu) işgalinin başından beri içinde yer alması. AB, AB Merkez Bankası ve IMF üçlüsünün kamu çalışanı sayısının azaltılması şartına yanıt olarak Yunan hükümetinin çılgın bir hamleyle devlet radyo ve televizyonunu tamamen kapatma kararının ardından çalışanların başlattığı bu işgal hâlâ tam gaz sürüyor.
Ülkede konuştuğum gazeteciler sansür ve otosansürün Türkiye’yi aratacak seviyelerde olduğunu anlatırken hepsi işgal altındaki ERT’yi ayrı bir yerde tutuyor. Ben de bu deneyimi Maria’ya soruyorum:
>> ERT’nin kapatılacağını öğrendiğin anda neler hissettin?
ERT’nin kapatılacağı söylentisini yıllardır o kadar çok duyduk ki artık inanmıyorduk. 11 Haziran günü Hükümet Sözcüsü Simos Kedikoğlu’nun ERT’nin kapatılacağı açıklamasından 3 saat önce bu bilgi bize ulaşmıştı. ERT’de çalışan gazeteciler olarak bir toplantı yaptık, ‘Kapatılırsa işgal edeceğiz’ dedik. Kapatma kararı açıklandığında hâlâ toplantıdaydık. ERT’de 3 haftadır sürdürdüğümüz bir grev vardı, onu sonlandırarak işgale başladık.
Hislerime gelince, üzülmedim hatta rahatladım diyebilirim. Çünkü artık istediğimizi söylemekte özgür olacağımız bir döneme girecektik.
Hükümet evlerimize imzasız birer kağıt gönderdi. “Artık iş sözleşmeniz geçersizdir. Ama ERT binasında üzerinize zimmetlenen eşyalardan hâlâ sorumlusunuz” yazan bu belgeyi imzalayıp teslim etmemiz bekleniyordu. Kimse bu yazıyı ciddiye bile almadı.
>> İşgalin ilk günlerinde nasıl bir öz-örgütlenme yarattınız?
İlk günleri tarif etmek için kullanacağım tek kelime ‘kaos’ olur. Tüm binalarda işgal vardı, ama polis şu anki binamız dışında hepsini boşalttı. Binlerce kişi bizi desteklemek ve olası bir polis saldırısına engel olmak için binamıza gelmişti. Binanın koridorlarında, stüdyolarında herkes her yerdeydi.
Biz de çalışanlar olarak 7/24 binadaydık. İnsiyatif alan herkes istediğini yapıyordu. Birkaç gün sonra bu durumun güvenlik açısından sorun yaratacağını, provokatörlerin içeride olay çıkarabileceğini düşünerek girişlere gönüllü güvenlikler koyduk ve giriş-çıkışlar kontrollü hale geldi.
Her gün bize destek için gelen gruplarla konserler, film gösterimleri gibi etkinlikler oluyordu ERT’nin bahçesinde. Bebekli ERT çalışanları kucaklarında bebekleriyle yayına giriyorlardı bazen.
Binada temizlik işlerini de kendimiz yapıyoruz. Zamanla işleyiş de oturmaya başladı. Böylece ilk ayın ardından ilk defa bir günlük haftasonu izni yaptım.
>> İçeride sorunlar yaşadınız mı?
Yaşadık tabi ki. Özellikle de televizyon ekibi yaşadı. ERT’in önceden yaptığı gibi her haber programına Başbakan Samaras’ın yaptıklarını anlatarak başlamak isteyenler ile ‘daha önemli haberler varken artık başbakanla başlamak zorunda değiliz’ diyen çoğunluk arasında büyük tartışmalar yaşandı. Sonunda çoğunluğun dediği oldu.
>> Hükümet sizi engellemek için neler yaptı?
Radyo ve televizyon sinyallerimizi kesmeye çalıştılar. Yunanistan’ın kırsal bölgelerindeki insanlar için radyomuz çok önemli bir haber kaynağı, çoğu bölgede tek radyo biziz. Bu yüzden insanlar radyo vericilerini sökmek için gelen ekiplere direndi, izin vermedi. Hâlâ verici nöbetleri tutuluyor.

Maria: Yunanistan nüfusunun yarısı Atina’da yaşıyor, kırsal alan tamamen boşaldı. Toprak vergisini artırarak bu toprakları elinde tutan insanların vergilere dayanamayıp topraklarını özel şirketlere satması için uğraşıyorlar. Doğanın içinde komün kuranlar bir yandan bu hamleye karşı da bir direniş demek. Mücadelemizin sonunda Yunanistan değil, krizleri bitmek bilmeyen kapitalizm çökecek!
TV için bir uydudan lisans alarak tekrar yayına başladık. Bir yandan da internet üzerinden TV ve radyo yayınına devam ediyoruz. Tek sorunumuz Atina’da FM antenimizin kaldırılması oldu. Biz de bunu başka bir frekansa geçerek çözmeye çalıştık. Şu anda hâlâ tüm Atina’yı kapsayamıyor FM yayınımız. Ama orta dalga yayınlarımız var, Atina’daki dinleyicilerimiz onu takip edebiliyor.
İşgalden yaklaşık bir ay sonra hükümet yeni bir devlet radyo ve televizyonu kurdu. ERT direnişindeki insanların bir kısmı oraya geçmeyi kabul etti. Hükümet bunu direnişi bölmek için yapmıştı. 1.200 kişiydik, şimdi 600 kişi kaldık. Aslında iyi de oldu, sonunda direnişe kararlı ekiple baş başa kaldık. Samaras’ı her haber programında birinci sıraya koymak isteyenlerin de dahil olduğu 600 kişi artık yeni kamu televizyonu olan EDT’de.
>> EDT’nin reytingleri ne durumda?
EDT’yi izleyen, dinleyen yok. Zaten koalisyon hükümetinin 2 partisi PASOK ve Yeni Demokrasi dışındaki tüm siyasi partiler EDT’ye çıkmayı reddediyor. Bizim kanalımıza çıkıyorlar.
Günde 2 haber programı yapıyoruz ve bu programlarda daha önce devlet televizyonunun hiç yer vermediği konuları işliyoruz, hükümetin geçirdiği yasaları, yaptıklarını açıkça anlatıyoruz. Burada sansür yok, gerçek habercilik var.
>> Dinlenme ve izlenme oranınız nasıl? İnternet sitesinde bunu daha rahat takip edebiliyorsunuzdur herhalde?
Evet. Diğer radyo ve TV’lerin internet verileriyle karşılaştırılınca en çok dinlenen ve izlenen yayınlardan biri olduğumuzu görüyoruz. Bu mutluluk verici.
>> Mutluluk güzel, ama yaşamak için yeterli mi? Hayatlarınızı idare edecek parayı nasıl kazanıyorsunuz?
Kazanamıyoruz. Hükümet ERT’yi kapatırken hepimize 4 aylık maaş tazminatı verdi. Vermeleri gerekenden çok daha az olsa da şimdiye kadar bu parayla idare edebildik. Ben daha rahattım, çocuğum yok, borcum yok, ama bazı arkadaşlarımız mortgage taksitleriyle boğuşuyor. Bu yüzden bir an önce çözüm bulmamız gerekiyor, başka türlü devam etmekte zorlanırız. Bunun için kafa yoran insanlar var, bağış toplama, reklam alma, kooperatifleşme veya şirketleşme gibi farklı ihtimaller değerlendiriliyor. Ama henüz bir çözüm bulabilmiş değiliz. Sendikalardan da yeterli desteği görebildiğimizi söyleyemem. Şimdilik tek gelirimiz destek için sattığımız tişörtler, onu da uydu yayını ücretini karşılamak için kullanıyoruz.
>> Direniş seni nasıl etkiledi?
Çok hoşuma giden ve kendimi ait hissettiğim bir iş yapıyorum. Bu sayede aralıksız çalışıyorum. İlk üç ayda toplam 3 kere 1 günlük haftasonu izni kullandım. Eylül’de ise 3 gün. Günde en az 12 saat çalışıyorum.
Ama aralıksız çalışma nedeniyle kişisel hayatım kalmadı. Evim karmakarışık. Arada annem eve gelip çamaşırlarımı yıkıyor, yemek yapıyor da idare edebiliyorum. Şu an seninle bu kafede oturup sohbet etmek bile benim için sıradışı bir olay.
Eşim, çocuğum, erkek arkadaşım olmadığı için bu kadar kendimi verebildim. 4. ayı devirdiğimiz şu günlerde çok yorulduğumu hissediyorum. Herkesin bu kadar çalıştığını söyleyemem, daha az çalışan insanlar da var. Galiba artık bir haftalık tatile çıkmayı hak ettim.
‘Polis müdahalesi isyan başlatır’
>> İşgalin geleceğini ve kendi geleceğini nasıl görüyorsun?
Normalde hep geleceğimi kestirebilirdim ama şimdi bu işin o kadar içindeyim ki hayatımda ilk defa geleceğimi hiç öngöremiyorum. Bazen yaptığım işi ve neden bu kadar uğraştığımı sorgularken buluyorum kendimi. Neyse ki arada uluslararası destek mesajları alıyorum, senin gibi insanlar yaptığımız işten ne kadar etkilendiklerini söylüyorlar ve çabalarımıza değdiğini anlıyorum.
ERT’nin geleceğiyle ilgili bu ay sonunda önemli bir mahkeme kararı verilecek. ERT’yi kapatmanın anayasaya aykırı olduğuna dair bir başvuru yaptık, onun sonuçlanmasını bekliyoruz. Burada olumsuz bir karar çıkarsa polis göndererek işgali sonlandırma ihtimalleri var.
>> Öyle bir durumda ne yapacaksınız?
Öncelikle direniriz. Halkın ve örgütlerin büyük desteği olacağını, binaya gelerek polise karşı kitlesel direnç göstereceklerini düşünüyoruz. Ama eğer polisin gücü gerçekten içeri girip herkesi tahliye etmeye yeterse, o zaman başka bir mekanda ERT yayınlarına devam etmek isteriz.
Yunanistan’daki en etkileyici toplumsal hareketler
>> Radyo’da nasıl programlar yapıyorsun?
İşgalden önce kültür-sanat programları yapıyordum. İşgalin ardından her gün 1 saat süren İngilizce bülteni hazırlamaya başladım. Tüm dünyanın gözü Yunanistan’da ve buradaki toplumsal hareketlerdeyken ülkeden çıkan İngilizce haberler kısıtlıydı. Bu yüzden buna çok önem veriyorum.
İngilizce bülten dışında Yunanistan’daki toplumsal hareketleri inceleyen bir program da yapıyorum. Bu programda her hafta farklı bir hareketin temsilcileriyle hareketlerini konuşuyoruz. Daha önce TV’de sesini duyuramayan anarşistler, öğretmen örgütleri, mahalle forumları, öğrenci örgütleri, üniversite işgalcileri gibi önemli hareketleri konuk ettim.
>> Yunanistan’daki toplumsal hareketler hakkında ne düşünüyorsun genel olarak? Bu hareketler içinde seni en çok etkileyen, en çok heyecanlandıran hangileri oldu?
Tüm Yunanistan’da toplumsal hareketler hızla büyüyor. Hükümet her şeyi satarken halk da karşısında kendi örgütlerini yaratıyor. Tiyatrolardan hastanelere kadar değişik örgütlenmelere tanık oluyoruz.
Beni en çok etkileyenlerden biri anarşistlerin örgütlenmeleri. İşgal kültürünü ve toplumsal alanların nasıl farklı bir şekilde kullanılabileceğini halka gösteriyorlar. Anarşist hareketler kentlerde çok güçlü ve polislere, faşistlere karşı direnişin başını çekiyorlar.
Bir diğeri de doğa içinde kendi kendine yeten, dışarıya ihtiyaç duymayan komünler kuran hareketler. Yunanistan çapında çok sayıda böyle komün oluştu, yakında bu komünlerin haritasını yayınlayacaklar. Sadece kendi yetiştirdikleri ile yaşayıp ticaret yapıyorlar, yalnızca güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kullanıyorlar.
Anarşistler karşı çıktıkları sistemin içinde yaşayarak mücadele verdiklerinden bir yandan o sistemi beslemeye devam ediyorlar ama doğa içinde yaşayanlar bu sistemin tamamen dışında. Eğer bir gün ERT deneyimiz sonlanırsa böyle bir yere giderek yaşamak istiyorum. Yeni deneyimler güzeldir, hayatta yapacak çok şey var!