“Ölümlerin sorumlusu güvenlik zihniyeti”

Prof. Ahmet İçduygu göçmen ölümlerinin sonlanması için devletlerin güvenlik zihniyetini terk etmesi gerektiğini söylüyor: “Göç tarih boyunca insanlığa fayda sağlamış bir olgudur”

ONUR EREM twitter: @onurerem 05.11.2014

Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ahmet İçduygu ile göçmen ölümlerini, bu ölümlerin sorumlularını ve nasıl engellenebileceğini konuştuk:

>> Türkiye dünyadaki göç hareketlerinde nasıl bir noktada yer alıyor?

Göç hareketlerinde coğrafyanın çok kritik bir rolü var. Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesişim noktasındaki Türkiye yıllardır yoğun göç hareketlerinin ortasında bulunuyor. Türkiye göçe dair üç farklı özelliğe birden sahip: Hem göç alan hem göç veren hem de farklı ülkeler arasındaki göçlerde transit ülke olarak kullanılan bir ülke.

Göçlerin önemli bir kısmı kayıt dışı yapıldığı için net bir rakam bulmak mümkün değil. Ancak Türkiye’de 1995’ten beri polisin ve jandarmanın yayınladığı rakamlar var. 1995’te göç etmek isterken yakalanan kişi sayısı yıllık 20-30 bin arasındaydı. 2000’lerin başında bu rakam yıllık 100 bin kişiyi geçti, ardından AB müzakereleriyle birlikle bir azalma trendine girdi. Bu konuda son olarak AB ile geri kabul anlaşması imzalanmıştı.

07 ahmett 06

Prof. Dr. Ahmet İçduygu

>> Bu anlaşmanın etkilerini görüyor muyuz?

Bu tür anlaşmalar hiçbir zaman beklendiği kadar çalışmaz. Türkiye’nin Yunanistan’la da geri kabul protokolü vardı ancak işlemiyordu. Göç konusunda doğudaki ülkelere her zaman daha fazla yük düşüyor. Küresel anlamda göçler doğu ve güneyden, kuzey ve batıya doğru gerçekleşir ve Türkiye bu dört bölgenin tam ortasında yer alıyor.

>> Göçmenlerin Türkiye’ye girerken ve çıkarken en çok kullandığı rotalar hangileri?

Türkiye’ye giren göçmenlerin en çok kullandığı yer İran sınırı. Kürt sorunundan ötürü Irak sınırı yoğun bir korumaya sahip olduğundan Iraklı göçmenler bile İran sınırını kullanıyordu. Bir diğer önemli sınır da Suriye.

Çıkış noktaları ise Ege Denizi ve Yunanistan ile olan kara sınırı. AB Yunanistan’ı göç idare mekanizmalarının iyi çalışmadığı için uzun süre eleştirdi, sonunda bu sınırda AB’nin FRONTEX gücü de devreye girdi. Bu nedenle son dönemde Bulgaristan sınırı daha çok kullanılır oldu.

Yunanistan’ın Türkiye sınırına ördüğü tel ve duvarlar göçü tek başına engelleyebilecek durumda değil. Bunun örneğini Cebelitarık’ta da görüyoruz.

>> Türkiye’nin batı sınırlarından sürekli göçmen ölümü haberleri geliyor. Bu ölümlerin ana sorumlusu kim? AB’nin göçmen politikaları mı, insan kaçakçıları mı, Türkiye mi?

Bu ölümlere neden olan şey devletlerin göç süreçlerini iyi bir şekilde yönetemeyişi. Devletler sınırlarını korumak istiyor ancak günümüzde eski mantıkla sınır korunamaz. Ölümlerin en büyük sorumlusu devletlerin güvenlikçi anlayışları. Uluslararası örgütlerde de devletlerde de bu anlayış egemen.

Göç hep negatif olarak ele anılıyor fakat çok olumlu bir şey aslında. Dünya tarihinde bütün toplumlara katkı sağlamış bir olgudur göç. Serbest ve iyi düzenlenebilir hale gelirse günümüzde de ülkelere çok büyük faydası olacaktır. Ekonomilerin göçmenlere ihtiyacı var. Kamuoyu tam tersini düşünse de birçok ülkede örneğin ev işlerinde çalışacak göçmenlere büyük ihtiyaç duyuluyor. Kısıtlayıcı göç politikalarının böyle ağır sonuçları oluyor. Eğer bu süreç iyi bir şekilde düzenlenirse insanlar yasadışı yolları denemek zorunda kalmazlar.

>> Türkiye’nin ve AB’nin göçmen politikalarında nasıl değişiklikler gerekiyor?

Güvenlikçi anlayıştan uzaklaşıp yasalarını da buna göre düzenlemeleri gerekiyor. İnsanlar neden göç eder? Ekonomik zorluklar ve siyasal karşamalar nedeniyle. Afganistan’a bakalım, 1970’lerden beri SSCB, ABD ve Taliban’ın müdahaleleri nedeniyle neredeyse ortada bir ülke kalmadı, göç dalgaları yaratıldı. Küresel anlamda ülkelere dışardan askeri müdahalelerin sonlanması ve bu ülkelerin ekonomilerinin gelişmesi göç ihtiyacını azaltacaktır. Aynı örneği Irak’ta da gördük.

Küçük çaplı kaçakçılık örgütlenmeleri

>> İnsan kaçakçığını kimler yapıyor? Burada nasıl bir ekonomi dönüyor?

Dünyadaki örneklerde mafyanın bu işi örgütlü olarak yaptığı yerler görüyoruz ancak Türkiye’de insan kaçakçılığı yapan büyük mafya örgütlerinden söz edemeyiz. Daha çok küçük suç örgütleri ve bireysel kaçakçılar var. Bazıları birbirini tanımayan, yalnızca telefon ile birbirine göçmen yönlendiren insanlar. Bu tarz örgütlenmeler çok verimli bir şekilde işleyebiliyor. Ararlarında başka ülkelerde de insan kaçakçılığı yapmış veya kendileri de geçmişte bu şekilde göç etmiş insanlar da var.

‘Arap Baharı’ faktörü

“Göçmenlerin Avrupa’ya iki ana giriş noktası var: Libya-Malta-İtalya geçişi ve Türkiye-Yunanistan geçişi. Arap Baharı ardından yaşanan siyasal karışıklıkların etkisini Libya sınırında daha net görmeye başladık. 2013’te Akdeniz’de boğularak hayatını kaybeden 600 göçmen olmuştu, bu yıl henüz sene bitmeden 3 bin göçmeni geçti. Aynı bölgede geçen yıl 50 bin göçmen yakalanırken bu yıl sayı 150 bine çıktı.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Söyleşi içinde yayınlandı ve , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s