Tarihinde çok sayıda gerilla çıkarmış solcu bir okulun öğrencileriydiler. Bir protesto için çıktıkları yol, onları polis ve mafyanın ortak kurbanı haline getirirken Meksika son yılların en büyük siyasi skandalına yol açtı
17.11.2014 ONUR EREM twitter:@onurerem
Meksikalı 43 öğrenci 26 Eylül’de Guerrero eyaleyindeki Iguala kentinde kayıplara karıştı. Raul Isidro Kırsal Öğretmen Koleji’nin düzenlediği bir gezide otobüsleri polis tarafından durdurulan öğrencilere ne olduğunun ortaya çıkması için başlayan eylemler, ne olduğu ortaya çıkınca daha da büyüyerek tüm ülkeyi sardı: Öğrenciler Guerreros Unidos adlı uyuşturucu çetesi tarafından kamyona doldurularak bir çöplüğe götürülmüş, burada işkenceyle öldürülmüş, cesetler parçalara ayrılarak yakılmıştı. Olayın ardından başlatılan soruşturmada bulunan çok sayıda toplu mezar başka katliamları aydınlatırken öğrencilere hâlâ ulaşılamadı. İşte kayıp öğrenci krizinin başlangıcı ve gelişimi:
>> Taşra öğretmen kolejinde okuyan gençler hükümetin öğretmen alımlarında kentlerdeki öğretmen kolejlerini kayırdığı, taşra okullarından mezun olan öğretmen adaylarının iş bulmakta zorluk yaşadığını söyleyerek bir protesto örgütlemek istedi. Bunun için eyaletin başkenti Chilpancingo’ya gitme girişimleri polis engeline takılmıştı. Onlar da 26 Eylül’de şanslarını eyaletin üçüncü büyük kenti Iguala’da denemek istediler. Burada, Guerrero Belediye Başkanı Jose Luis Abarca’nın eşi Maria de los Angeles Pineda’nın düzenlediği bir konferansta protesto düzenleyerek sorunlarına dikkat çekebileceklerini düşünüyorlardı. Ancak eşinden sonra belediye başkanlığı koltuğuna oturmayı kafasına koymuş olan Maria, büyük bir titizlikle yürüttüğü halkla ilişkiler kampanyasının bir parçası olan bu konferansın bölünmesine izin veremezdi. Polislere öğrencilerden kurtulmalarını emretti.

20 Kasım’da başkent Meksiko’nun ana meydanı olan Zocalo’da toplanan on binlerce eylemci Meksika Başkanı Enrique Peña Nieto Piñata’nın maketini ateşe verdi ve istifasını talep etti
>> Polis otobüslere ateş açtı, altı öğrenciyi öldürüp 25’ini de yaraladı. Bazı öğrencileri kaçmayı başarırken bazı öğrenciler de polis tarafından alıkoyuldu. Bu sırada alakasız bir futbol takımı da polis saldırısından nasibini aldı: Polisler bir üçüncü lig futbol takımı olan Los Avispones’in takım otobüsünü öğrenci otobüsü sanıp ateş açtı, otobüs şoförü, bir futbolcu ve seken kurşunlar nedeniyle bir taksinin içindeki bir müşteri öldürüldü.
>> Saldırıdan bir gün sonra, 27 Eylül’de saldırının gerçekleştiği noktanın yakınlarında bir öğrenci cesedi bulundu. Cesedin gözleri oyulmuş, kafa derisi yüzülmüştü.
>> Kayıp sayısı başlangıçta 57’ydi. Ancak kırsalda saklandıktan sonra geri dönen 14 öğrenciyle bu sayı 43’e düştü.
BAŞKA TOPLU MEZARLAR ÇIKTI
>> 5 Ekim günü yetkililer bir açıklama yaparak bölgede 28 cesetten oluşan bir toplu mezar bulduklarını söyledi. Ancak 14 Ekim’de gelen açıklama, bu toplu mezardakilerin DNA’larının öğrencilere ait olmadığını ortaya koydu. Aynı gün bölgede dört toplu mezar daha bulundu. Ancak bunlar da öğrencilere ait değildi. The New Yorker yazarı Francisco Goldman’a göre daha önce de çok sayıda katliama sahne olan Meksika’da bardağı taşıran son katliam bu olmuştu.
>> 23 Ekim’de Guerrero eyaleti valisi Angel Aguirre istifa etti.
>> Katliamdan birkaç gün sonra ortadan kaybolan Guerrero Belediye Başkanı Jose Luis Abarca’nın eşi Maria de los Angeles Pineda 4 Kasım’da Meksika’nın başkenti Meksiko’da yakalanarak gözaltına alındı.
>> Olayın ardından başlatılan soruşturmada, bölgedeki 280 polisin tümü sorgulandı, 22 polis gözaltına alındı, silah kullandığı tespit edilen 16’sı tutuklandı. Çok sayıda Guerrero mafyası üyesi de gözaltına alındı. 7 Kasım’da Başsavcı Jesus Murillo Karam, katliamla ilgili 74 kişinin gözaltında olduğunu, suçlarını itiraf ettiklerini açıkladı.
CESETLERİ 16 SAAT YAKTILAR
>> Polis ve mafya üyelerinin ifadeleri, görgü tanıklarının anlattıkları ve soruşturmada ulaşılan diğer belgelere göre olayın ayrıntıları şöyleydi: Polis tarafından alıkonulan öğrenciler önce Iguala’da bir polis karakoluna götürüldükten sonra kırsal bir alanda Guerreros Unidos adlı mafya örgütüne teslim edildi. Mafya çöplükte bazı öğrencileri canlı canlı yakarken bazılarını da öldürüp yaktı. Teşhis edilememeleri için öğrencilerin kıyafetleri çıkarıldı, cesetleri parçalara ayrıldıktan sonra lastik, plastik ve tahtalarla birlikte bir çukura atılarak bir gün boyunca yakıldı. Ateşin sönmemesini isteyen mafya üyeleri sürekli benzin dökerek cesetlerin daha fazla yanmasını sağladı. Yaklaşık 16 saatlik yanmanın ardından soğumaya terk edilen ceset-lastik-tahta-plastik yığını poşetlere doldurularak San Juan nehrine attı. Mafya üyelerinin mesajlaşmalarında şu ifadeler geçiyordu: “Onları küle çevirip nehre attık, asla bulamayacaklar”.
>> 14 Kasım’da aileler Chiapas eyaletine gelerek San Cristobal eyaletinde Zapatistalarla buluştu.
DNA TESTİ ÇOK ZOR
>> 17 Kasım’da su altı araştırmacılar nehirde yanmış parçalara ulaştı. Ancak bu parçalar o kadar kötü yanmış durumda ki, DNA testi yapmak zaman alacak.
>> Öğrenciler hâlâ resmi olarak kayıp sayılıyor. Bölgede bulunan çok sayıda toplu mezar ve diğer ceset kalıntılarını incelemek için Avusturya ve Arjantin’den adli tıp ekipleri davet edildi. Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü Amerika Kıtaları Direktörü Jose Miguel Vivanco “Meksikalı soruşturma kurumlarına güvenemeyiz çünkü başarısızlıklarına alıştık. Arjantinli adli tıp ekibine son derece saygılıyız çünkü bu uzmanlar çok deneyimli ve profesyonel” ifadelerini kullandı
>> Öğrenciler kaybolduğu günden itibaren Meksika sokakları çok sayıda eyleme sahne oldu. Onlarca kentte “devlet öldü” sloganıyla sokaklara inen halk, hükümet sarayları, belediye meclisleri, parti binaları ve çok sayıda kamu kurumunu ateşe verdi. Öğretmen kolejlerinde bazıları süreli, bazıları süresiz boykotlar yapıldı.
Öğrencilerin okulu solun kalesi
Raul Isidro Burgos Kırsal Öğretmen Koleji, 1926’da kurulan bir erkek lisesi. Sloganı “toplumsal bilincin beşiği” olan okul, tarihi boyunca sol görüşün yaygın olduğu bir kolej. Genellikle yoksul ailelerden gelen öğrenciler, müfredatın parçası olarak okulun arkasındaki arsada tarım ve hayvancılıkla da yapıyor. Aralık 2011’de okulun iki öğrencisi Jorge Alexis Herrera Pino ve Gabriel Echeverría de Jesús bir protesto sırasında otoyolu trafiğe kapattıkları için polisler tarafından öldürülmüşlerdi. Öğrenciler 2013’teki “eğitim reformu” protestolarında da öğretmenlerle birlikte meydanlara inmiş, Meksika’nın başkenti Meksiko’nun ana meydanı olan Zocalo’yu haftalarca işgal etmişti. Genaro Vazquez Rojas ve Lucio Cabanas gibi çok sayıda solcu gerilla da bu liseden mezun olan öğretmenler arasından çıkmıştı.
Meksika’da mafya-devlet ilişkisi
Meksika mafya ve uyuşturucu çetelerinin köklü ve yaygın olduğu bir ülke. Dünyanın en büyük uyuşturucu pazarı olan ABD’ye komşu Meksika’da uyuşturucu ticaretinin yanı sıra silah ve insan kaçakçılığı da yapılıyor. Büyük bir serveti kontrol eden mafya, bu gücüyle devlet görevlileriyle de ilişkiler kuruyor. ABD’nin “uyuşturucuyla savaş” politikasına paralel olarak Meksika’da da devlet 2006 yılında ABD’nin desteğiyle kartellere savaş açtı. Yalnızca 2006-12 yılları arasında uyuşturucu kartelleri 60 bin kişinin ölümüne neden oldu. Kartellerin uyuşturucu cirosu ise yıllık 100 milyar lirayı aşıyor.
NIETO’NUN SARAYI
Meksika’da devletin yolsuzluğu yalnızca uyuşturucu çeteleriyle sınırlı değil. Meksika Başkanı Pena Nieto’nun yaptırdığı saray gibi ev, mafya-devlet ilişkisinin tartışıldığı gündemde büyük etki yarattı. Erdoğan’ın Kaçak Saray’ın aksine Nieto, kendi sarayını kendi parasıyla yapmıştı. Ama esas sıkıntı da buydu: Ömrü boyunca memurluk yapmış Nieto, evine harcayacak 7 milyon doları nerden bulmuştu? Nieto evin televizyon yıldızı eşinin üzerine olduğunu söyleyerek onun parasıyla inşa ettiklerini ima etti. Ancak araştırmacı gazetecileri evin tapudaki sahibinin Nieto veya eşi değil, Nieto’nun valilik ve başkanlık dönemlerinde çok sayıda ihale alan bir inşaat şirketi olduğunu ortaya çıkarmıştı.