SYRIZA’nın Troyka ile anlaşmasını ‘zafer’ olarak niyeleyen ASP Başkan Yardımcısı Maite Mola: SYRIZA’nın önündeki dört ayda kemer sıkmadan kurtulması tüm Avrupa soluna örnek olacak
09.03.2015 ONUR EREM @onurerem
Maite Mola yıllardır sol siyasetin içinde olan bir isim. İspanya’nın Navarra bölgesinde matematik öğretmenliği yapan Mola önce İspanya Komünist Partisi’nde ardından da pek çok sol partinin bir araya gelerek oluşturduğu Birleşik Sol’da önemli görevlerde bulundu. Bugün Birleşik Sol’un federal seviyede yönetim kurulu üyesi, İspanya Komünist Partisi’nin Navarra bölgesindeki siyasi sekreteri olan Mola, başkan yardımcısı olduğu Avrupa Sol Partisi’nde ise yürütme koordinatörlüğü ve uluslararası ilişkiler departmanı yöneticiliği yapıyor. Bir öğretmen olarak 32 yıldır sendikal mücadelenin de içinde olan Mola ile SYRIZA’nın zaferinin Avrupa soluna etkilerini, Podemos hakkındaki düşüncelerini, Birleşik Sol’un toplumsal hareketler ve sendikalar ile ilişkilerini konuştuk:
>> SYRIZA’nın Yunanistan’daki zaferinin Avrupa solu için büyük bir fırsat yarattığı konuşuluyor. Bunu biraz daha somutlaştırabilir misiniz? Avrupa solu bu zaferi kendi ülkelerinde nasıl bir kaldıraç olarak kullanabilir? İspanya’da Podemos’un yükselişinin dışında diğer ülkelerde nasıl yansımalar bekliyorsunuz?
SYRIZA’nın zaferi Avrupa’nın birçok yerindeki sol partileri olumlu etkileyecek. İktidara gelmenin mümkün olduğunu diğer ülkelerdeki radikal sol hareketler de gördü SYRIZA örneğiyle. AKEL’in Kıbrıs’taki iktidarından sonra ilk defa bir Avrupa Sol Partisi (ASP) üyesi ülkesinde iktidara geldi. Bu ASP için de çok önemli bir gelişme.
SYRIZA’nın kemer sıkma politikalarından kurtulmak için önüne koyduğu net bir program var. Bunu başarmaları diğer ülkelerde de insanların kemer sıkma politikalarından kurtulmanın mümkün olduğunu görmelerini sağlayacaktır.
Yani ilk aşamada SYRIZA’nın zaferinin verdiği bir umut var. İkinci aşamada ise SYRIZA’nın gerçekten istediği politikaları hayata geçirebilmesinin getireceği bir umut olacak. Bu yıl çok sayıda ülkede seçim var: İngiltere, Danimarka, Portekiz, Polonya, İspanya… Ve bütün bu ülkelerde solun güçlenme eğiliminde olduğunu görüyoruz. Eğer SYRIZA kemer sıkmadan kurtulabilirse hepimize örnek olacak.
>> SYRIZA’nın iktidardaki bir aylık performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
SYRIZA’nın Troyka ile yaptığı anlaşmayı açık bir zafer olarak görüyorum. Kendilerine dört aylık bir aralık açmayı başardılar ve bu dört ayda ülkede büyük dönüşümler yapmayı hedefliyorlar. SYRIZA’nın dört ay boyunca yapacakları ve yapmayacakları hem kendisinin, hem Yunanistan’ın, hem de Avrupa solunun geleceğini belirleyecek. Dört ayın sonunda Troyka ile tekrar masaya oturduklarında Troyka hükümetin taleplerini kabul etmezse muhtemelen erken seçime gidecekler.
>> İspanya, Yunanistan gibi ekonomik krizin etkilerinin ağır bir şekilde hissedildiği bir ülke olsa da iki ülkenin içinde bulunduğu durumun farklılıkları da var. Bu benzerliklerden ve farklılıklardan, ve bunların sol için nasıl bir olanak yarattığından bahsedebilir misiniz?
Yunanistan ile işsizlik ve genç işsizliği oranlarında çok benziyoruz. İki ülkede de katlanılması zor seviyelere ulaştı bu oranlar. Eğitim, sağlık gibi her türlü kamu hizmetinin ve kamu kaynağının yok edilmesi, özelleştirilmesi ve yağmalanması konusunda da benziyoruz.
En büyük farklılık ise ülkelerimizin nüfuslarında. İspanya’nın nüfusu 47 milyon, Yunanistan’ınki ise 11 milyon. İspanya’da şu anda yoksulluk sınırı altında 13 milyon insan var. Bu sayı Yunanistan’ın toplam nüfusundan 2 milyon daha fazla. Bu İspanya’daki trajedinin boyutunu gösteriyor.
Bu fark, Troyka’nın İspanya’ya tutumunun da Yunanistan’la aynı olmamasına yol açıyor. 47 milyonluk bir ülkeyi Yunanistan’a yaptıkları gibi tamamen yıkmayı göze alamıyorlar çünkü İspanya’ya baktıklarında 47 milyon tüketici görüyorlar.
“Ne sağız ne soluz” diyen Iglesias, Beppe Grillo’ya benzeyebilir
>> Bu ortam Podemos’un yükselişine zemin hazırladı, parti yükselirken Birleşik Sol’dan da oy aldı. Birleşik Sol ve Komünist Parti olarak Podemos’a olan eleştirilerinizi soracağım ancak öncesinde Podemos’ta değerli bulduğunuz yanları öğrenebilir miyiz?
Podemos’a dair olumlu veya olumsuz bir şey söylemektense gerçekliği anlatayım. Podemos bir yıllık bir siyasi hareket. Bu süre siyasette çok kısa. Podemos’un neye evrileceğini bekleyip görmemiz lazım. Şu anda politikaları ne olarak anlaşılmıyor.
Beni en çok endişelendiren şey Podemos’un İtalya’daki Beppe Grillo’nun Beş Yıldız Hareketi gibi popülist bir partiye dönüşme ihtimali. Gerçek bir sol partiye de dönüşebilir ama şimdilik neye evrileceğini kestiremiyoruz. Şu anda söylemleri de çok dağınık. Bir gün sol bir söylemle konuşuyorlar, diğer gün değişiyorlar. “Monarşi’nin olumlu yanları da var” gibi şeyler söyleyebiliyorlar.
>> Podemos Avrupa Sol Partisi’ne üyelik için başvurdu mu?
Başvurmadılar, başvurmadıkları gibi biz onlara sormadan onlar “Avrupa Sol Partisi’ne girmeyeceğiz” diye açıklama yaptılar. Gerekçeleri ise partinin adında “sol” geçiyor olması. Eğer üye olurlarsa kendilerini sol olarak tanımlamak zorunda kalacaklar. Ama bugüne kadar “biz ne sağ ne de soluz” açıklamaları yaptıkları için bu yönde bir adım yapmak istemiyorlar. Eğer sola veya sağa bir adım atarlarsa seçmenlerinin bir kısmını kaybetmekten korkuyorlar. Hem solculardan hem sağcılardan en fazla oyu alabilmek için bu politikayı izliyorlar. Bu bir siyasi parti için meşru bir adımdır, bunu anlayabiliriz, fakat o zaman da bu partinin solcu olmadığını söylememiz gerekir.
>> Podemos’un lideri Pablo Iglesias Komünist Parti’nin gençlik örgütünden yetişmiş biri. Kendisiyle tanışıklığınız var mıydı?
Yok. Ama kendisi uzun yıllar Birleşik Sol için emek harcadı. Birleşik Sol’un maddi işleriyle ilgileniyordu, parti programının geliştirilmesine katkıda bulunuyordu.
>> Yoksullaşan ve siyasetten umudunu kesen insanların Birleşik Sol yerine Podemos’a yönelmesini neyle açıklıyorsunuz?
Podemos şu anda kendini ne sağ ne sol olarak tanımladığı için bu yükselişi yaşadı. Şu an anketlerde Podemos’u destekleyen insanların büyük bir kısmı iktidardaki merkez sağ Halk Partisi’ne oy vermiş insanlar. Geri kalan oyların çoğunluğunu da sosyal demokrat Sosyalist Parti’den aldılar. Bu seçmenler gelenekselleşmiş siyasi partilerden ve onların söylemlerinden bıkmıştı. Onlar için yeni kurulmuş, yükselişte olan, “light” bir partiye gitmek, solcu ve güçlü bir siyasi söyleme sahip bir parti olan Birleşik Sol’a gitmekten daha kolay. Kısaca, Podemos’un aldığı oylar bizim hedeflediğimiz kitlenin oyları değil, başka bir kitlenin oyları oldu.
>> Siz de Podemos’un yükselişi nedeniyle oy kaybetmediniz mi?
Evet, bizim de oy kayıplarımız oldu ama diğerlerine göre çok daha az. En az seçmeni biz kaybettik. Ama yine de bizim sormaya devam etmemiz gereken soru: Neden bu oyları biz kazanamadık? Bu insanları kazanmak için ne yapabiliriz? Anketlere göre oylarımız yüzde 6 ile 10 arasında. Bu da bizim yeterince insana ulaşamadığımızı gösteriyor. Onları ikna etmek için daha fazla çalışmamız lazım.
>> Az önce sorduğunuz sorulara yanıtınız nedir?
Burada bir nesnel bir de öznel neden var. Nesnel neden, kampanya gücündeki fark. 2014’teki Avrupa Birliği seçimleri öncesinde basın Podemos lehinde büyük bir kampanya başlattı. Bizim böyle bir imkanımız yoktu, Birleşik Sol basında kendine hiç yer bulamadı. Basının bunu yapmasının nedeni, Podemos’un soldan (hem sosyal demokratlardan hem de Birleşik Sol’dan) çok oy çalacağını düşünmeleriydi. En çok da sağcı basın bu kampanyayı yürüttü. Oysa beklediklerinin tersi oldu, Podemos en çok sağdan oy aldı. Bu deneyimin ardından medya Podemos’a tutumunu tersine çevirdi, artık yerden yere vurmakla meşguller.
Öznel neden ise şu: Birleşik Sol en başından beri meydan işgallerine ve 15M hareketine dahil olmuştu fakat bu hareketin bir parçası olmakla kalmayıp hareketin öncü güçlerinden biri olduğu mesajını kitleye iletmeyi başaramadı. Birleşik Sol yalnızca toplumsal hareketler ve sendikal mücadelelerle birlikte büyüyebilir. Bunu başaramazsak şimdiki gibi kötü sayılamayacak ama gerçekten etki yapmaktan da uzak kalacak bir oy oranında geziniriz.
Sandıktan daha önemlisi: Sokağı örgütlemek
>> Toplumsal hareketler ve sendikalarla ilişkiniz ne durumda?
Podemos’un aksine sendikalarla çok iyi bir ilişkimiz var. Toplumsal hareketlerle de iyi bir ilişkimiz var. Ancak bu hareketlerin büyük bir kısmı siyasi partilerle güçlü bir ilişki kurduklarında partilerin kendilerine bazı şeyleri dikte edeceğinden endişeleniyor. Toplumsal hareketlerin güvenini daha fazla kazanmak için çalışmamız gerekiyor. Toplumsal hareketlere eşit bireyler olarak dahil olup kendimizi anlatmamız lazım. Harekete gerçekten inanıp destek veriyor olmak lazım. Onlardan biri olmak lazım. Tepeden bakan bir şekilde, “Partimizi temsilen geldik” diye giderseniz size uzak dururlar.
Biz de bunun için çaba harcıyoruz. Fakat güven ilişkileri geliştirmek kısa vadede değil orta vadede gerçekleşecek ve etkisini gösterecek bir şeydir. Bu yüzden radikal sol olarak yalnızca seçim odaklı düşünmemeliyiz. Bu ilişkileri örgütleyebilmek uzun vadede seçimlerden daha önemlidir, seçimlere oranla daha fazla güç kazandırır. En az bunun kadar önemli olan bir diğer şey de sadece sandığı düşünmeyip sokaklarda olmaktır, toplumsal hareketlerle ve halk mücadeleleriyle sokakta yan yana olmaktır. İspanya’da solun sokakta olduğu özerk topluluklarla sokakta olmadığı özerk topluluklardaki seçim sonuçlarına baktığınızda da sokağın etkisini görürsünüz. Yüzde 15’e yüzde 4 gibi bir fark var arada. Eğer yalnızca sandığı düşünmeyip sokağa odaklanırsanız sandıkta da başarının geldiğini görürsünüz.