Fransa’daki Sol Parti’den Corinne Morel Darleux, yaklaşan yerel seçim öncesi radikal solun stratejilerini, toplumsal hareketlerle ilişkilerini ve aşırı sağ ile mücadelelerini anlattı
04.03.2015 ONUR EREM @onurerem
Corinne Morel Darleux, Fransa’daki Sol Parti’nin eko-sosyalist siyasetçilerinden. Sol Parti’nin diğer radikal sol partilerle bir araya gelip kurduğu Sol Cephe adına seçilerek Rhône-Alpes bölgesinde yerel yöneticilik yapan ve aynı zamanda Avrupa Sol Partisi’nin Yürütme Kurulu’nda yer alan Darleux ile Fransa’da yaklaşan yerel seçim öncesi radikal solun stratejilerini, toplumsal hareketlerle ilişkilerini ve aşırı sağ ile mücadelelerini konuştuk:
>> Fransa’da aşırı sağ 2014’te yükselişteydi. Yerel seçimlerde Ulusal Cephe oy oranını artırdı, AB Parlamentosu seçimlerinde ise birinci parti oldu ve sandalyelerin yaklaşık üçte birini aldı. Fransa’da bu yükselişe hangi dinamikler yol açtı?
Fransa’da umutsuzluğa kapılan büyük kitleler var ve onların Yunanistan’ın aksine oylarını radikal sola vermiyorlar. Hâlâ merkez sol ve merkez sağ iki partinin oy oranı yüksek. Bunların yanında bir de aşırı sağcı Ulusal Cephe’nin yükselişini gördük. Aslında Ulusal Cephe oylarını çok artırmadı ama oy oranı arttı. Çünkü insanlar her geçen seçimde sandığa daha az gitmeye başladı.
Önümüzdeki hedeflerden biri insanları sandığa çekmek. Çünkü sandığa gitmediklerinde aşırı sağ, artan oy yüzdesiyle daha etkili oluyor siyasette. Ama insanları sandığa çekmek zor. Çünkü insanların temsili demokrasiye güveni kalmadı. Bunu Fransa’nın yakın tarihinde görebiliriz. Örneğin Fransa’da çoğunluk 2005’te AB Anayasası referandumunda hayır oyu kullandı. Ama siyasetçiler halkın iradesini dinlemedi ve anlaşmayı gözden geçirip 2008 yılında Lizbon Anlaşması adıyla yürürlüğe koydular. Üstelik yine halkın reddedebileceğinden korktukları için referandum bile yapmadılar. Bir başka örnek de Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın seçim döneminde verdiği hiçbir sözü tutmaması. Bunları gören halk verdiği oyun hiçbir anlamı olmadığını hissediyor, yöneticiler nasılsa istediğini bir şekilde yapıyor.
Bu nedenle büyük bir demokrasi kriziyle karşı karşıyayız. Radikal sol olarak umudunu kaybetmiş seçmenleri tekrardan sandığa çekerek oylarını almayı kendimize hedef olarak koyduk. Bunun için insanlara umut vaat eden bir siyasi proje geliştiriyoruz. Çünkü bugüne kadar Fransa radikal solu, sistemin sorunlarından fazlasıyla bahsederken sisteme bir alternatif sunmuyordu. Solun birinci amacı bir alternatif sunmak olmalı. Çünkü insanlar her şeyin ne kadar kötü gittiğini anlatmamız için bize ihtiyaç duymuyor, bunu zaten her gün kendi hayatlarında fazlasıyla görüyorlar. Onlara bir çözümümüz olduğunu göstermemiz lazım.
Oy vermeye gitmeyen insanların büyük bir kısmı artık siyasetle ilgilenmediğini söylüyor. Fakat bir kısmı da kendi öz örgütlenmelerini kurarak daha farklı bir siyaset yaratıyorlar. Örneğin çevre mücadelelerindeki ekolojik aktivistler devasa endüstriyel projelere, altyapı projelerine karşı direnmek için kendi örgütlerini kuruyorlar. Siyasi partilerde değil, sokakta örgütlüyorlar ve bu iyi bir şey. İspanya ve Yunanistan’ın aksine biz Fransa’da toplumsal hareketlerin eksikliğini hissediyorduk bu örgütlerden önce, bu yüzden çok önemli bu hareketler.
>> Hareketlerle nasıl bir ilişkiniz var?
Biz radikal sol olarak onlarla iyi bir ilişki geliştiriyoruz. Bu hareketler radikal solu da ileriye itiyor. Birlikte eylemler ve yürüyüşler yapıyoruz. Bugüne kadar siyasette, sendikalarda, diğer örgütlerde mücadele yürüten kişiler aynı kişilerdi, az sayıdalardı. Yeni toplumsal hareketlerdeki insanlar yeni insanlar. Onlarla ilişkimizi güçlendirmeye çalışıyoruz. Fakat bazıları özellikle siyasi partilerle ilişki kurmak istemediği için zorlanıyoruz.
>> Sizin bireysel olarak nasıl bir ilişkiniz var hareketlerle? Örneğin ZAD’lara* katıldınız mı?
Partimden yoldaşlarla birlikte çok defa bu hareketlere dahil olduk, destek verdik. Yeşiller de bu alanda iyi çalışıyor. O yüzden Sol Parti ve Yeşiller’e diğer partilerden biraz daha farklı bakıyorlar. Tabii ki burada nasıl destek verdiğiniz de önemli. Tepeden bakan bir şekilde direniş kamplarına yarım saatliğine gidip “Biz bu parti olarak sizi destekliyoruz, siz de bize oy verin” derseniz ciddiye alınmazsınız. Biz oraya birer birey olarak katıldık, son iki yılda çok defa o insanlarla birlikte direndik, kalplerini kazandık. Sol Cephe’nin içindeki partiler dışında hiçbir parti de gidip ZAD’dakilerin desteğini isteyemez, çünkü bu projelere onay verenler kendi belediyeleri, kendi belediye meclis üyeleri. Bu toplumsal hareketlerle birlikte radikal sol daha da büyüyecek.
*ZAD: Zone À Défendre, Savunulacak Bölge. Fransa’da ormanlık alanları yok edecek havaalanı ve baraj gibi projelere karşı çıkan insanlar ZAD ilan ettikleri bölgede kamp kurarak bu inşaatları yerinde engellemeye çalışıyor.
>> Fransa’da radikal sol en azından şimdilik bunu başarabilmiş, umutsuz seçmenlerin oyunu alabilmiş değil. Bunun nedenleri nedir?
Buna kesin bir cevap vermek zor fakat hipotezlerimiz var. Öncelikle 2012 cumhurbaşkanlığı seçiminde farklı sol partilerin desteklediği Sol Cephe’nin ortak adayı Jean-Luc Mélenchon yüzde 11 oy aldı. Bu o kadar da kötü bir sonuç değil. SYRIZA da birkaç yıl önce bundan çok daha düşük oy oranları alıyordu.
Bu sorunun cevabını yalnızca seçmenlerde değil, kendimizde de aramalıyız. Fransa’da radikal sol olarak net bir stratejinin geliştirememiş olmanın etkisini hissediyoruz. Halkın gözünde Hollande’ın partisi Sosyalist Parti’den ne kadar bağımsız olduğumuz tartışmalı. Son genel seçimde Komünist Parti gibi bazı radikal sol partiler çok sayıda noktada Sosyalist Parti’yi destekledi sağ adaylara karşı. Bu gibi hareketler seçmenin kafasında radikal solun Sosyalist Parti’den çok da farklı olmayacağı algısına yol açıyor. Bir yandan Sosyalist Parti politikalarına karşı çıkıp bir yandan da onunla seçim ittifakı yapmak çok çelişkili bir durum. İnsanlarda güven yaratmamız zor bu şekilde.
>> 22-29 Mart’taki yerel seçimlerde bu uygulamayı sonlandırabilecek misiniz?
Evet. Sol Cephe’deki tüm partiler Sosyalist Parti’den bağımsız olarak girecek seçime. Ayrıca Yeşiller’i de pek çok seçim bölgesinde bu ittifaka dahil ettik. Umarım bu yeni bir dinamiğin tabanı olabilir, parti tabanlarının ötesinde yeni insanları siyasete çekebiliriz. Daha geniş bir kitlenin yalnızca seçim günü bize oy vermesini değil, aynı zamanda seçim dönemi dışında da siyasete dahil olmasını istiyoruz. Bunun için bazı bölgelerde halk meclisleri kurmayı başardık. Büyümekte olan bir dinamik var.
Sarkozy ve Hollande’ın ortak noktası: Güvenlik politikaları
>> Ocak ayındaki Charlie Hebdo saldırısının ardından Fransa’da güvenlik politikaları tekrar gündeme geldi. Hükümetin ve sağ partilerin gündemindeki güvenlik politikaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu risk hâlâ orada. Bunu geçmişte de gördük. Sarkozy de Hollande da her konuyu, her şiddetli olayı bahane ederek güvenlik yasaları çıkarmak istiyor. Hebdo saldırısının ardından henüz bir yasa girişimi yapılmadı ama bunların tartışılması bizi endişelendiriyor. Güvenlik yasalarının yanı sıra, çıkardıkları tüm yasalarda güvenliği insan haklarına ve özgürlüklere tercih eden maddeler oluyor maalesef. ZAD eylemcilerini de “ulusal güvenlik tehdidi” ilan ettiler, çevrecilerin ve ekolojik aktivistlerin ulusal güvenliğe tehdit olduğunu söylediler! Bu nedenle ekolojik aktivistlere ve toplumsal hareketlere casusluk yapıyor Fransız devleti, bu insanları ağır cezalarla yargılıyor.
>> Radikal sol olarak aşırı sağ ile nasıl mücadele etmeyi planlıyorsunuz?
Fransa’daki durum gerçekten çok karışık. Örneğin son dönemde yeni stratejilere sahip yeni aşırı sağcı hareketler çıktı. Bunlar gençlik içinde çok hızlı örgütleniyor. Filistin aktivistlerini örgütlemek için “Filistinlilerin haklarını savunuyoruz” diyorlar. Böylece genç insanları etraflarına çekiyorlar. Bir süre sonra anti-semit bir aşırı sağ yapılanmasının parçası oldukları anlaşılıyor. Filistin mücadelesi her zaman radikal solun desteklediği bir mücadele olmuşken şimdi radikal sağ, radikal solun söylemleriyle örgütlenmeye çalışıyor. Kelimelerimizi ve söylemimizi ele geçirmeye çalışıyorlar.
Ayrıca siyasal İslam’a karşı, radikal solun terk etmiş olduğu laiklik, cumhuriyet gibi kavramları yeniden sahiplenip kullanmamız şart. Bir arada yaşamın ne olduğunu, Fransız kimliğinin ne olduğunu, hayatı paylaşmanın ne olduğunu tartışmamız lazım. Radikal sol bu konularda çekingenlik gösteriyordu, bu kavramların radikal sağa ait olduğu düşüncesi vardı. Fakat bu kavramların radikal sol için ne anlama geldiğini açıkça tartışmamız, bu kavramları yeniden sahiplenip kullanacak cesareti bulmamız şart.