ONUR EREM – BirGün
Her büyük turnuva gibi EURO 2012 de şehri soylulaştırmak ve halkın cebinden zenginlere para aktarmak için kullanılıyor. Ancak bu soyguna karşı çıkanlar da var. Polonya’nın (Avrupa Solu Partisi gözlemci üyesi de olan) Genç Sosyalistler Partisi Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Bartek Tyrcha ile turnuvayı konuştuk:
EURO 2012’nin masrafı kimin cebinden çıktı? Halkın mı, özel sektörün mü?
Yerel yönetimlerin cebinden çıktı. EURO 2012 için gereken yatırım miktarı çok yüksekti. Örneğin hükümet, Poznan’daki stadın 93 bin avroya yenileneceğini açıklarken inşaat bittiğinde gerçek rakamın iki katı olduğunu anladık. Bütün organizasyon, beklenen masrafın iki katına mal oldu.
Harcamalar halkın cebinden çıkarken, gelirler İsviçre’de UEFA’nın kasasına girecek. Turnuvadan doğan gelirlerin 2.5 milyar avro olması bekleniyor ve bu parayı vergilendiremeyeceğiz bile, doğrudan UEFA’ya gidecek. Sağlık sigortası olmayan Polonyalıların sayısını düşününce bu paraların kaçırılması halkı rahatsız ediyor.
Kamu yönetiminin bütçesi turnuva ile sarsıldı ve bunun etkilerini yavaş yavaş görüyoruz. Örneğin, anaokulu öğretmenlerinin maaşlarında önümüzdeki 20 yıl boyunca artış olmayacağı açıklandı. Schengen Anlaşması askıya alınarak polis kontrolleri arttı. Şehrin her yerinde polis üstünüzü arayabilir. Ayrıca ekonomik nedenlerle intihar eden Polonyalıların sayısı geçen yıla göre ikiye katlandı.
Turnuva şehirlerde soylulaşmaya yol açtı mı?
Turnuva ilan edildiğinden beri kira fiyatları çok yükseldi, şehir merkezinde halk barınamaz oldu. Ayrıca inşaatlar sırasında evlerinden zorla tahliye edilenler oldu. Turnuva, yerel yönetimlerin bütçelerini iflas ettirdi. Bu yüzden de yakın gelecekte toplumsal harcamaların kısılması nedeniyle şehirlerdeki yoksulların durumunun zorlaşacağını, belki de bir kısmının şehri terk etmek zorunda kalacağını düşünüyoruz. Her yerden tasarruf planları çıkıyor. Kreşler, okullar, kültür merkezleri gibi yerler kapatılıyor. Toplutaşıma ve konut fiyatları artıyor. Hastaneler, sağlık merkezleri, halkın kontrolündeki fabrikalar ya kapatılıyor ya da özelleştiriliyor. Artmakta olan işsizlikle mücadele edilmiyor. Gıda, petrol, elektik, su ve ilaç gibi temel ihtiyaçların fiyatı artıyor. Çünkü içinde bulunduğumuz kriz sadece EURO 2012’den kaynaklanmıyor, aynı zamanda 1989’dan beri Polonya’yı yavaş yavaş ele geçiren toplumsal harcamaları kısma politikalarının bir sonucu.
Evsiz insanlara ne oldu?
Evsiz insanlara ne olduğunu kimse bilmiyor. Neredeyse hepsi yok oldu! Hükümet de bir açıklama yapmıyor. Ancak ‘evsizlerin çevreyi pislettiği’ gerekçesiyle onları kovmak isteyenlere söylemek istediğimiz bir şey var: Esas etrafa kusan ve sokaklara işeyen tüketici taraftar grubu şehri kirletiyor!
Seks işçilerinin durumu nedir?
Gdansk şehrindeki gece kulüplerinin önünde yasadışı fuhuş konteynerleri kurulduğunu fark ettik. Turnuva başladığından beri kadın sömürüsü artmış durumda.
Halkın ne kadarı turnuvaya karşıydı? Kitlesel eylemler yapıldı mı?
EURO 2012’nin sloganı ‘Birlikte tarih yazmak’tı. Biz de halka ‘evet bu tarihi birlikte yazalım ama elitlerin tarihini değil, kendi tarihimizi!’ dedik. EURO 2012’ye karşı çıkan örgütler olarak bir araya geldik ve büyük eylemler örgütledik. Genç Sosyalistler olarak bu örgütün en aktif bileşenlerinden biriydik diyebilirim. Eylemlerimizde “Maç değil ekmek istiyoruz” sloganıyla halk sokaklara çıktı. Turnuvayı yapma hakkını kazandığımızda hükümet bize “Şehirlerimiz, altyapımız, küçük işletmeler, turizm ve spor gelişecek, Polonya’nın uluslararası saygınlığı artacak” demişti. Adeta 2. Dünya Savaşı sonrası Marshall Planı gibi pazarlandı bu turnuva bize. Ama sonunda gördük ki halk 25 milyar avro harcadı, geliri elitler kazandı. Ekonomistlerin tahminine göre Polonya halkı 2020 yılına kadar bu turnuvadan 7 milyar avro gelir etmiş olacak, yani harcamanın 3’te biri. Bu yüzden halk yoğun destek verdi.