27.05.2015 ONUR EREM @onurerem
“Bizim ekonomik sistemimiz ile gezegen sistemimiz şu anda savaş halindedir. İklimin çökmesini engellemek için gerekli olan, insanlığın kaynak kullanımını daraltmasıdır; ekonomik modelimizin talep ettiği şey ise dizginlenmemiş bir büyümedir. Bu kural kümelerinin yalnızca biri değiştirilebilir ve değiştirilebilecek olan da doğanın yasaları değildir” – Naomi Klein
Küresel iklim açısından kritik bir dönemdeyiz. Biliminsanları onyıllardır karbon emisyonlarının azaltılması gerektiğini söylese de bu konuda bir adım atılmadığı gibi, emisyonlar düzenli olarak artmakta. Buna karşılık dünya çapında endüstri temsilcileri ve sağcı siyasetçiler “Onyıllardır süren tatavaya rağmen dünya dönmeye devam ediyor, demek ki azaltılmasına gerek yokmuş” diyor. Ama bu tablo çok yakında değişecek. Atmosfere salınan gazların uzun yıllar etkisini koruması nedeniyle on yıl gibi kısa bir süre içinde karbon emisyonlarını ciddi bir oranda azaltmazsak, o noktadan sonra gerçekleştirilecek azalışın bir etkisi de kalmayacak, küresel iklim sistemlerinde geri dönüşü olmayan etkileşimler çoktan harekete geçmiş olacak. Naomi Klein’ın “İşte Bu Her Şeyi Değiştirir” kitabı harekete geçmek için zamanımızın tükenmeye yaklaştığı böyle kritik bir süreçte yayınlandı. No Logo ve Şok Doktrini gibi dünyada ses getiren kitaplara imza atan Klein’ın bugüne kadar yazarken en fazla zorlandığı kitap da bu son kitabı olmuş: “Çünkü yaptığım araştırmalar (…) beni radikal çözümler arayıp bulmaya yönlendirdi”.
Yukarıda kısaca bahsettiğim felaket senaryolarının kaynağı “bir avuç kapitalizm karşıtı” değil, NASA, Dünya Bankası, IMF gibi kapitalistlerin “saygın” kurumları. Peki kapitalistler bu uyarıları neden ciddiye almıyor? Çünkü sürekli daha fazla üretme, tüketme ve ekonomik büyüme üzerine kurulu günümüzün ekonomik sisteminde emisyonları azaltmak mümkün değil. ABD Ticaret Odası Başkanı Donohue’nin “Amerikan hayat tarzını temelden değiştirmeden, ekonomik gelişmeye gem vurmadan, ekonomimizin geniş kesimlerini devre dışı bırakmadan [emisyonları azaltmanın] gerçekleştirilebilmesinin herhangi bir yolu yok” demesi de bu yüzden.

Naomi Klein, ülkesi Kanada’da iklim değişikliğine karşı bir eylemde konuşurken
“Bu şekilde yaşamaya devam edemeyiz” diyor Klein, Agora Kitaplığı’ndan Osman Akhınay’ın çevirisiyle çıkan kitabında, “Ancak burada zorlu olan şey, küresel ısınmayı durdurmak için izleyebileceğimiz yolların her şeyi değiştirmemizi gerektirmesi”. Öyleyse, kapitalizmin sonu üzerine düşünmenin dünyanın sonu üzerine düşünmekten daha zor olduğu bir çağda bunu nasıl başaracağız? Klein, kitabında bunu örneklerle açıklıyor. “Bizler fosil yakıtlardan kurtulacak teknik araçlara sahip olduğumuz gibi, düşük karbona dayalı hayat tarzlarının müthiş bir başarıyla sınandığı çok sayıca küçük örneğe de sahibiz”. BM Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı’nın araştırmasına göre yoksulluğu aşmak, toprak ve su kaynaklarını bozmadan açlığı ortadan kaldıracak ölçüde yiyecek üretimini artırmak ve iklim değişikliği felaketinden sakınmak için atılması gereken adımların önümüzdeki 40 yıl için toplam maliyeti 1.9 trilyon dolardır. Bu miktar, yalnızca 2014 yılında ordulara harcanan paraya denk. Stanford Üniversitesi’nin araştırmasına göre 2030 gibi erken bir tarihte dünya çapında yenilenebilir enerjiye yüzde 100 geçişi sağlamak hem teknik hem de ekonomik açıdan mümkün. Fakat küresel ekonomiyi yönetenler buna yönelmek yerine daha zararlı kaya gazı ve nükleer enerji gibi kaynaklara yönelmekte ısrar ediyor.
Klein’a göre iklim krizi, olumlu değişimler yaratmak için bir katalizör görevi görme potansiyeline sahip. Bu uğurda verilecek mücadeleler, yerel ekonomilerin inşası, büyük şirketlerin hegemonyasından kurtulmak, toplu taşıma ve barınma gibi temel kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinin durdurulması gibi pek çok etki yaratabilir. “En azından atmosferdeki karbon sayısını doğru istikamete çevirecek reformist politikalarla nefes alacak bir yerimiz de olur. Kazanmak öyle bulaşıcıdır ki, sonrasını kim bilebilir?” diyor. Bu nedenle solun iklim mücadelesini merkezine alması gerektiğini söylüyor Klein. Bunu söylerken hem doğayı sömürmüş ve sömürmeye devam eden solcu, sosyalist hükümetleri hem de kapitalizmin içinde bir çözüm arayarak yeşil kapitalizme eklemlenen yeşil partileri eleştiriyor ve doğaya karşı “çıkarıp almacı” yaklaşımı bırakıp doğanın “yeniden üretimini” temel alacak bir yaklaşıma geçmemiz gerektiğini söylüyor.
Gerekli adımların atılmadığı bir dünyada yaşanacak tabloyu ise şöyle özetliyor Klein: Büyük şirketler iklim krizinden de büyük kârlar elde edecek, zenginler gelişmiş araçlarla iklimin etkilerinden bir süre daha kendilerini korumayı başarırken yoksullar doğal felaketlere karşı savunmasız kalacak. Ancak sonunda zenginlerin de kendilerini doğanın gazabından koruması mümkün olmayacak. Prof. Guy McPherson’un dediği gibi: “Ekonominin doğadan daha önemli olduğunu düşünüyorsanız paranızı sayarken nefesinizi tutmaya çalışın”.
İşte Bu Her Şeyi Değiştirir, küçük bir ada ulusu olan Nauru’nun büyük şirketler tarafından nasıl hem ekolojik hem sosyal yokoluşa sürüklendiğini; iklim değişikliğini reddeden lobi grupları, fosil yakıt şirketleri, serbest ticaret anlaşmaları ile küresel ısınmanın arasındaki ilişkileri, petrol şirketlerinin neden yenilenebilir enerjiye karşı çıktığını anlamak ve ekonomik sistemde radikal değişiklikler yapmadan atmosferimizi kurtarmanın neden mümkün olmadığını görmek için en kapsamlı kaynaklardan biri. Dünyanın dört bir yanından örneklerin incelendiği kitapta bu gidişatı durdurmak için yapabileceğimiz pek çok değişiklik alıyor. Klein bu alternatifleri bulduğunda geleceğe bakışı o kadar değişmiş ki, yaşanabilir bir dünya bırakamayacağı için çocuk yapmama kararından vazgeçmiş. Yaklaşık 700 sayfalık, zengin bir kaynakçaya sahip bu kitap geleceğimizi kurtarmak için mücadele edenlerin ve doğa talanının görülmemiş seviyelere ulaştığı ülkemizde yaşayanların mutlaka okuması gereken bir eser.
“İklim sorununu çevrecilere havale etmekten vazgeçtim” diyor Klein, “Bunun başkalarının meselesi olduğunu söylemeyi bıraktım”. Eğer gelecek nesillere yaşanacak bir dünya bırakmak istiyorsanız, aynısını yapma sırası sizde.
Geri bildirim: Yunanistan’da vicdani ret ikilemi | Onur Erem
Geri bildirim: Yunanistan’da vicdani ret ikilemi | Onur Erem