Dün İstanbul’da Mimar Sinan Üniversitesi Fındıklı Kampüsü’nde İstanbul SOS Girişimi’nin bir araya getirdiği akademisyen, şehir plancıları ve mimarlar İstanbul’da tarihi yarımada silüetini geri dönüşü olmayan bir şekilde etkileyecek Haliç Metro Köprüsü’nün yarattığı tehlikeye dikkat çektiler.
İSTANBUL KİMLİĞİNİ KAYBEDİYOR
Toplantıda konuşan Prof. Dr. Zeynep Ahunbay İstanbul’un Dünya Kültür Mirası listesine girmesine rağmen şehir yönetiminin buna uygun bir anlayış ve bilinç geliştiremediğini belirtti. “Arkeolojik denetimsizlik ve Sulukule Projesi gibi tarihi dokuya uymayan yenilemeler İstanbul’un kimliğini yok ediyor. Bunlar yetmezmiş gibi bir de ansızın Haliç Metro Köprüsü çıktı ortaya. UNESCO bile bu projeden ihalesi yapıldıktan sonra haberdar oldu” diyen Ahunbay bu köprünün Haliç’teki diğer köprüler gibi suya yakın ve mütevazi olması gerekirken onlarca metre yükseklikte ayaklarla tasarlandığını söyledi. Ahunbay tarihi yarımadayı etkileyecek bir başka proje olan Avrasya lastikli araç tüpgeçidinin yarattığı tehlikeye de dikkat çekti.
KÖPRÜNÜN ORTASINDA DURAK MI OLUR?
Mimarlık Vakfı Başkanı Yaşar Marulyalı da böylesine önemli bir projenin kapalı kapılar ardında, halka ve meslek odalarına sorulmadan yapılmasına dikkat çekti. Kadir Topbaş’ın “Ben İstanbul’a kalıcı bir eser bırakmak istiyorum” demesinin ardından bu projenin ortaya çıktığını hatırlatan Marulyalı “Batı ülkelerinde önemli şehirlerde böyle kritik bir proje için önemli mimarlara farklı projeler hazırlatılır, yarışmalar düzenlenir. Oysa bizde ihaleye çıkıldı ve daha önce bu konularda tecrübesi olmayan bir firma ihaleyi aldı” diye konuştu. Marulyalı projede köprünün ortasına durak yapmak gibi gereksiz bir uygulama olduğunu, yolcuların köprünün ortasında inip bir tarafa doğru yürümek zorunda kalacağını ve bu uygulamanın köprüyü ağırlaştıracağını da söyledi.
AKP’NİN YARATTIĞI ALGI TEHLİKELİ
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Öztuzcu ise AKP iktidarının yaratmaya çalıştığı algı hakkında konuştu. “Bir tarafta vizyonu geniş bir iktidar, öbür yanda ise ülkenin ilerlemesini engelleyen STK’lar, mimarlar, mühendisler ve meslek odaları varmış gibi bir algı yargı oluşturuldu. Oysa biz ülkenin gelişmesini, ama tarihi dokuya zarar vermeden gelişmesini istiyoruz. İktidar ise projeleri bizle paylaşmayarak bizi pasifize etmenin peşinde” diyen Öztuzcu, köprüyü yapacak inşaat firmasının sadece batılı bankalardan kredi alabilmek için meslek odalarından görüş alma şartı yüzünden kendileriyle görüştüğünü anlattı.
TARİHİ ESERE ‘ÇANAK ÇÖMLEK’ DEMEK
Toplanıda son olarak söz alan, Zardanadam grubundan da tanıdığımız Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Sekreteri Akif Burak Atlar “İstanbul tarihinin en zor dönemini yaşıyor. Bütünü umursamayan parçacıl projeler İstanbul’u parça parça mahvediyor. AKP, karar mekanizmaları ve kentliler arasında hiçbir güven bırakmadı” dedi. İstanbul’un 2009’da hazırlanan planında 3. Köprü bulunmamasına rağmen iktidarın bunu yapmaya çalıştığını, aynı şekilde 2011 yılında onaylanan Taksim Koruma Amaçlı Plan’da da meydan düzenlemesinin olmadığını hatırlatan Atlar, bütün bunların birer emlak ve rant projesi olduğunu vurguladı. Atlar, Marmaray kazılarında çıkan önemli tarihi eserlere “çanak çömlek” diyen bir iktidarın tarihi dokuyu umursamamasının şaşırtmadığını söyledi.
‘DEMOKRASİ YOK Kİ HALKA SORSUNLAR’
Bazı basın organlarının UNESCO denetçisi diye tanıttığı kişilerin, Belediye’nin parayla tuttuğu denetleme uzmanları olduğunun ortaya çıktığını da vurgulayan Atlar “Almanya’da bir kütüphane yapılırken bile yarışma düzenleniyor. Jüri ilk 3 projeyi belirleyip halka soruyor, halkın seçtiği proje gerçekleşiyor. Bizde ise otobüs rengi gibi göstermelik şeylerin halka sorulurken Haliç Metro Köprüsü gibi önemli projelerin halka bırakın danışmayı, haber bile verilmeden yapılması ülkemizdeki demokrasinin bir göstergesi” diye konuştu.
Toplantının ardından İstanbul SOS Girişimi Haliç Metro Köprüsü’nün şu anki haliyle yapılmaması amacıyla topladığı 4000’den fazla imzayı Belediye’ye götürdü.