Savcı Ali Cengiz Hacıosmanoğlu’dan skandal karar
11.04.2014
Bu hafta “Gazetecilere polis şiddetine takipsizlik” ve “Gazatecilerin suç duyurusuna takipsizlik” başlıklarıyla çıkan haberden sonra bir açıklama yapma ihtiyacı hissettim. Çünkü bu haberler aralarında benim de bulunduğum çok sayıda kişinin devletin üst kademe yöneticilerine dair şikayetleriyle ilgiliydi. Dün Zekeriye Öz’ün yerine getirildiği söylenen Ali Cengiz Hacıosmanoğlu’nun yayınladığı karar metni ise bir hukuk skandalı: Hacıosmanoğlu ya benim dilekçemi okumadan karar vermiş ya da okuduğunu anlamamış.
POLİS BİRGÜN’E AŞIRI KİMYASAL İLE SALDIRMIŞ!
Haberlerde bahsedildiğinin aksine eylem takip ederken maruz kaldığım gazdan şikayetçi değildim. Benim şikayet gerekçem polisin eylemlere müdahale ederken kullandığı aşırı miktardaki kimyasal gazın evime kadar gelmesi, eylem olmayan bir sokakta oturmama rağmen gaz altında kalmam ve yaz sıcağında gaz dolu bir evde daha fazla gaz gelmesin diye pencereleri bile açamayacak hale gelmemdi. Ancak anlaşılan suç duyurusunu reddeden savcı benim şikayetimi okumamış bile. Çünkü karar metninde “Onur Erem, çalıştığı Mecidiyeköy’deki BirGün gazetesinde polislerin aşırı oranda kimyasal gaz kullandıklarından şikayet etmiştir” ifadesi yer alıyor!
“EVDE OTURACAĞINA KAZLIÇEŞME’YE GİTSEYDİN”
Ancak absürdlükler burada bitmiyor. Savcılık çok sayıda kişinin şikayetini birleştirdiği için tek bir metin ile bütün talepleri reddetmeye çalışmış. Bu şikayetlerin çoğu eylemde şiddete maruz kalanların, komaya girenlerin yaptıkları başvurular. Karar metninde savcılık özetle “Eylem yeri Taksim değil Kazlıçeşme’ydi. Orada eylem yapsaydınız” diyerek bütün başvuruları reddediyor. Böylece evinde gaza maruz kaldığından şikayet eden bana da “Evinde oturacağına Kazlıçeşme’de eylem yapsaydın gaza maruz kalmazdın” demiş oluyor.
Savcılığın şikayet dilekçemi bile okumadan (veya okuduğunu anlamadan) verdiği bu karara itiraz edeceğim ve tüm hukuki yolları kullanacağım. Gezi’de en ufak saldırıya uğrayan insanların dahi üşenmeyip hakkını araması şart. Erdoğan ile Gülen arasında bir savaş alanına dönen TC hukuk sistemi adil bir karar vermese bile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu davalarda hükümeti mahkum edecek, hukuksuzluğunu belgeleyecektir.
Bu suç duyurusunun dışında 2 suç duyurusunda daha bulunmuştum, biri haber yaparken coplanmam ve hastaneye gitmeme izin verilmemesiyle ilgiliydi. Henüz o dosyalarda bir ilerleme yok. Bakalım onlardan da benzer absürdlükte kararlar gelecek mi?