İskandinav Solu Söyleşileri-3: Danimarka

ONUR EREM
4 kasım 2011

“NATO’YA DA AB’YE DE KARŞIYIZ”

Danimarka’da Eylül ayında yapılan seçimleri kazanan Kızıl Koalisyon’a dahil olmayan, ancak dışarıdan destek veren Kızıl-Yeşil İttifak, 175 sandalyeli mecliste kazandığı 12 sandalye ile seçimin kilit partisi oldu. Kızıl Koalisyon’u oluşturan Sosyal Demokrat Parti, Sosyal Liberal Parti ve Sosyalist Halk Partisi mecliste toplam 77 sandalye kazanırken oyların da toplamda yüzde 43.5’ini kazanmıştı. Hükümet kurabilmek için Kızıl-Yeşil İttifak’ın desteğine ihtiyacı olan Kızıl Koalisyon, bu desteğin sağlanması ile 92 sandalye ve yüzde 50.2 oy oranına sahip olarak, ülkeyi 10 yıldır yöneten sağ iktidara son verdi; kıl payıyla da olsa hükümet kurma fırsatını yakaladı. Bir başkanı olmayan, kolektif liderlikle yönetilen Kızıl-Yeşil İttifak’ın Uluslararası İlişkiler ve Emek Piyasasından Sorumlu Milletvekili Christian Juhl ile koalisyona dışarıdan verdikleri destek ve yeni dönem politikalarıyla ilgili bir söyleşi yaptık:

>> Neden koalisyona dahil olmak yerine onları dışarıdan desteklemeye karar verdiniz?
Avrupa Birliği ve NATO konularında koalisyonun diğer üyeleriyle aramızda önemli görüş ayrılıkları var. Bu yüzden koalisyonun bir parçası olmayı reddettik. Ancak elbette merkez sol bir hükümeti merkez sağ bir hükümete tercih ederiz. Bunun sonucunda hükümete destek vermeye karar verdik. Ortaklaştığımız konularda hükümet lehine, karşı çıktıklarımızdaysa aleyhe oy kullanacağız.

>> Koalisyonla aranızda NATO operasyonları hakkında nasıl bir görüş ayrılığı var?
Açık söylemek gerekirse Danimarka’nın Irak, Afganistan ve Libya savaşlarının bir parçası olması bizim için bir utanç meselesi. Bu operasyonlar gerçekten son seçenek olarak yapılmalıydı. Ayrıca Birleşmiş Milletler’in çizdiği çerçevenin dışına çıkılmamalıydı. Maalesef hükümet bu konularda bizimle aynı çizgide değil.

>> Göçmen politikaları ve ekonomi ile ilgili tutumunuz nasıl olacak?
Göçmenlere çok daha iyi koşullar temin edilmeli. Çalışma izni olmayanlara çalışma izni verilmeli ve ülkeye göçmen girişi kolaylaştırılmalı. Bu konuların çoğunda hükümetle hemfikiriz.

Ekonomiye gelince, zenginlerin daha fazla vergi vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Çokuluslu şirketler ve toplumun en zengin yüzde 10’unun ödeyeceği vergi arttırılırken çalışanlardan alınan vergiler de azaltılmalı. Ekonomi alanında hükümetle hemfikir olduğumuz başlıklar daha az.

NEO-LİBERAL YASALARI DESTEKLEMEYİZ

>> Neo-liberalizmi destekleyen Sosyal Demokratlar’ın önderliğindeki koalisyonu desteklemek tabanınızı rahatsız etti mi?
Sosyal Demokratlar küresel neo-liberalizm konusunda çok iyimser düşünüyorlar, yarattığı felaketi göremiyorlar. Ancak koalisyonun bir parçası olmadığımız için neo-liberal politikaları desteklemeyeceğiz. Bu yüzden tabanımızdan bir tepki görmedik.

>> Avrupa genelinde yayılan aşırı sağ ve göçmen düşmanlığı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dünya üzerindeki bütün insanların iyi bir hayat sahibi olmasını sağlamamız gerektiği, ve bu sorumluluğun hepimize ait olduğunu düşünüyoruz. Buradaki en büyük sorumluluk ise zengin ülkelerin zengin insanlarında.

Aşırı sağ, toplumsal eşitsizliğin ve işsizliğin arttığı, adalet duygusunun azaldığı toplumlarda küresel bir şekilde güçleniyor. Bu demokrasi için büyük bir tehdit. Buna karşı toplumsal eşitliği arttırarak ve işsizliği azaltarak mücadele edilmesi gerektiğini savunuyoruz.

>> Avrupa genelinde tabandan, birleşik bir anti-kapitalist mücadele mümkün mü? İskandinavya’daki durum nedir?
Avrupa genelindeki anti-kapitalistler açısından büyük fırsatlar var. Daha iyi çalışma koşulları, daha sağlıklı bir çevre ve Avrupa genelindeki bütün eşitsizlikleri gidermek için örgütlenilebilir. İskandinavya’da ise kızıl ve yeşil tabandan insanların başarılı bir şekilde örgütlendiğini ve İskandinav ülkelerindeki örgütler arasında büyük bir işbirliği olduğunu söyleyebiliriz. Böylesine bir örgütlenmeyi dünya geneline yaydığımızda anti-kapitalist hareketler çok daha güçlenecektir.

AB’DEKİ KURUMSAL NEO-LİBERALİZM

>> Bir AB üyesi olarak Türkiye-AB müzakareleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Geçmişte Danimarka’nın üyeliği sürecinde tutumunuz nasıl olmuştu?
Danimarka’nın üyeliği için referandum yapıldığı zaman da, bugün de AB’ye karşıyım. Bunun en önemli nedeni, AB kurumlarının neo-liberal yapısı. Bu yapının içine girince neo-liberalizmden uzak durmak, ondan kurtulmak imkansız.

Türkiye’ye geçtiğimiz yıllarda Sosyal Forum için gelmiştim. Ülkenizin bir çok yerini gezdim, insanlarla konuştum. Bence Türkiye halkının Türkiye için en iyisinin ne olduğuna karar verme hakkı var. Bu yüzden umarım bir referandum yapmadan üyeliği kabul etmezsiniz.

>> Arap Baharı şu anda uluslararası ilişkilerin en sıcak konusu. Bazıları bunu tabandan gelen bir özgürleşme hareketi olarak görürken bazıları da yeni bir tür emperyalizm olarak görüyor. Sizin bakışınız nasıl?
Bence Arap Baharı demokrasi yolunda atılmış bir adımdır. Arap Baharı’ndan doğrudan demokrasi çıkması beklenemez, ancak yine de bu değişim hareketini desteklemek gerek. Umarım Arap Baharı Filistin-İsrail sorununun çözümünde de bir rol oynar ve Filistinliler İsrail işgali altında olmadan kendilerini yönetebilir, BM’ye üye olabilir.

Danimarka parlamentosuna bakış
Danimarka’da iktidarda bulunan Kızıl Koalisyon’un en büyük partisi Sosyal Demokrat Parti. CHP ve BDP gibi Avrupa Sosyalistler Partisi üyesi olan parti, son seçimde yüzde 24.8 oy alarak 44 sandalye önceki seçime göre 1 sandalye daha az kazandı. Koalisyonun diğer üyesi Sosyal Liberal Parti ise oylarını yüzde 4, sandalyesini de 8 arttırarak yüzde 9.5 oy ile 17 sandalye çıkardı. Çevreci sosyalizmi savunan, Yeşiller Partisi gibi Küresel Yeşiller üyesi olan Sosyalist Halk Partisi ise yüzde 4 oy ve 7 sandalye kaybetti, yüzde 9 oya, 23 sandalyeye sahip oldu. İttifaka dışarıdan destek veren, ÖDP gibi Avrupa Sol Partisi ve Avrupa Antikapitalist Solu üyesi olan Kızıl-Yeşil ittifakın ideolojisi ise sosyalizm, anti-kapitalizm ve çevreci sosyalizm. Kızıl-Yeşiller son seçimde oylarını ve sandalyelerini üçe katlayarak yüzde 6.7 oy ve 12 sandalyeye sahip oldu.

Seçimleri birinci ve üçüncü sırada bitiren partiler ise muhalefette bulunuyor. Liberal muhafazakar Liberal Parti yüzde 26.7 oy kazanarak 47 sandalyeye sahip oldu. Oyları yüzde 1, sandalye sayısı da 3 azalan milliyetçi muhafazakar Danimarka Halkının Partisi ise yüzde 12 oyla 22 sandalye çıkardı.

Devamı:

İskandinav Solu Söyleşileri-4: Finlandiya –  SOL VİZYON SUNMALI, SOMUT ADIM ATMALI

Öncesi:

İskandinav Solu Söyleşileri-1: Norveç – SOSYAL PROGRAMLAR ZAFER GETİRİYOR

İskandinav Solu Söyleşileri-2: İsveç – SOSYAL DEMOKRATLARIN KİMLİK SORUNU SOSYALİSTLERİ GÜÇLENDİREBİLİR

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Söyleşi içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s