Arjantin’den Türkiye’ye yüzleşme tavsiyesi: “Kayıpları, kontrgerillayı sürekli gündemde tutun”

Arjantin’den Türkiye’ye darbeyle yüzleşme tavsiyesi:

“Kayıpları, kontrgerillayı sürekli gündemde tutun”

Yaşadığı askeri darbeyle yüzleşmede en başarılı ülkelerden biri olan Arjantin’den insan hakları savunucusu Gaston Chiller, bunu nasıl başardıklarını anlattı ve Türkiyelilere seslendi: Kayıpları, cinayetleri, kontrgerillayı sürekli gündemde tutun

ONUR EREM 08.08.2013

1976-81 arasındaki darbe dönemi, ABD destekli terör ve kontrgerilla faaliyetleriyle hesaplaşmada Türkiye’den çok daha fazlasını başaran Arjantin’in bunu nasıl yaptığını, 44 yaşındaki tecrübeli insan hakları savunucusu Gaston Chillier ile konuştuk. Üniversite döneminde gönüllü olarak insan hakları alanında çalışmaya başlayan Gaston bugün, 1979’dan beri Arjantin’de insan hakları ve demokrasiyi geliştirmek için çalışan, diktatörlük döneminde ‘kaybedilenlerin’ aileleri tarafından kurulan Yasal ve Toplumsal Çalışmalar Merkezi’nde Yürütücü Direktörlük yapıyor. Gaston’un anlattıklarının Türkiye için ilham olması dileğiyle:

>> Arjantin 1976’da Videla liderliğinde yapılan darbeyle yüzleşmede önemli adımlar attı. Bugün insan hakları açısından gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün Arjantin’deki insan hakları mücadelesini iki farklı seviyede ele alabiliriz. Birincisi, hala diktatörlük döneminde işlenen iğrenç insanlık suçlarıyla uğraşıyoruz.

Arjantin’deki toplumsal adalet süreci kendine özgü bir süreç. 1980’lerde juntanın yargılanmasıyla birlikte başlayan bu süreç 1990’larda dokunulmazlıklara takıldı. 1990’ların sonunda ise uluslararası ceza yasalarının gelişmesi, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Pinochet’nin yargılanmaya başlaması ile birlikte Arjantin’deki süreç de hızlandı. Yargı juntaya dokunulmazlık getiren af yasalarını iptal etti ve adalet süreci tekrardan başladı.

Bugün Arjantin, toplumsal adalet sürecinin son aşamasının başlangıcında diyebilirim. Açılan yaklaşık 400 davada 350’den fazla ceza çıktı. Bu yıl ölen eski diktatör Videla da hakkında kesinleşmiş 3 karar ile, hapishanede öldü.

>> Arjantin’de darbe dönemiyle hesaplaşmada toplumsal baskının ne kadar etkisi oldu?

Mağdurların aileleri büyük kampanyalar örgütleyerek toplumsal bir baskı yaratmıştı. Baskı yalnızca toplumsal hareketlerle değil hem ulusal hem de uluslararası politik ve yasal stratejilerle de yaratıldı. Ulusal seviyede yasal sürecin kapıları kapatıldığında uluslararası seviyede devam ettik. İspanya, İtalya, İsviçre, Belçika gibi ülkelerde de davalar açtık. Bu davalar da Arjantin’deki yargıya ekstra baskı yarattı, çünkü suçluların bir kısmının Arjantin’e iade edilmesi kararı çıktı. Böylece insanlığa karşı işlenen suçların olduğu, bu suçların affedilemeyeceği algısı Arjantin yargısına da yerleşti. Bugün Arjantin’de adalet sürecinin doğru işlediği ve daha da ilerlemesi gerektiğine dair geniş bir toplumsal ve siyasal fikir birliği var.

>> ‘Arjantin adaletle yüzleşmede son aşamanın başlangıcında’ dediniz, bunu açıklar mısınız?

Şu anda görülmekte olan çok sayıda dava var hâlâ. Bu davalara dair 2 yeni yaklaşım gelişti. Birincisi toplumsal cinsiyete dayalı suçlar da artık işkence ve insanlığa karşı suç olarak görülüyor yargı tarafından. Junta döneminde gizli işkencehanelerde tecavüz edilen kadınların en büyük taleplerinden biriydi bu.

İkincisi ise juntaya yardım eden, onlarla işbirliği içinde olan siviller, işadamları ve hatta yargı mensupları da onlarla aynı cezaları almaya başladı.

Şu an devam eden davalar da tamamlandığı zaman son aşamayı da bitireceğiz.

>> Sizce bu ne kadar zaman alır?

Bu davaların çoğu önümüzdeki 3-4 yıl içinde biter. Bugün devam eden davalardan iki tanesi çok kapsamlı ve büyük davalar, onların bitmesi daha uzun sürebilir. Bunlardan birincisi ABD’nin 1975 yılında başlayan, Latin Amerika’da siyasi baskı ve terör yaratma projesi olan Condor Operasyonu’na karşı yürütülen dava.

İkinci dava ise Arjantin Donanması’nın okulunun ülkedeki en büyük gizli işkencehane olarak kullanılmasına, 5 binden kişinin işkenceyle öldürülüp nehre atılmasına karşı açılan ESMA davası.

‘DARBENİN ARDINDAN ONYILLAR GEREKİYOR’

Darbenin kurumsal yapısından kurtulmak kolay değil. Darbeden yıllar sonra bile güvenlik güçleri suç işlemeye devam etti, ediyor. Günümüzde de hapishanelerde hak ihlalleri yaşanıyor. Güvenlik güçleri demokrasiye geçiş sürecinde dokunulmamış yegane kurumdu. Darbe döneminin güvenlik güçleri yapısı hâlâ devam ediyor. Bugün, güvenlik güçlerinde yapısal reform yapmak için uğraşıyoruz ve görünüşe bakılırsa orta vadede bunu da başaracağız. Hükümet bu konuda ufak adımlar atmaya başladı. Güvenlik güçlerinin yönetimi profesyonel polislerden alınarak yaratılan Güvenlik Bakanlığı’na bağlandı. Bugüne kadar siyasetçiler polisin işlediği suçlarda polisi suçlardı, artık bunu yapamayacaklar. Darbeler topluma öyle zararlar veriyor ki, toparlamak on yıllar alıyor. Darbenin üzerinden 30 yıldan fazla geçmesine rağmen, hâlâ düzeltmemiz gereken şeyler var.

>> Türkiye’de polis teşkilatı İçişeri Bakanlığı’na bağlıdır. Arjantin’de de öyle değil miydi?

Eskiden öyleydi, sonra Adalet Bakanlığı’na bağlandı ve birkaç yıl önce 3.000 kişi evlerinden zorla atılırken 3 kişinin polis tarafından öldürülmesi sonucunda ortaya çıkan tepkiler sayesinde bu reformu başlatabildik. Ama daha önümüzde çok yol var. Arjantin federal bir devlet olduğu için hem federal polis var hem de eyalet polisleri.

>> Hapishanelerdeki hak ihlallerine karşı ne yapıyorsunuz?

Hapishanelerde hala gardiyanlar ve diğer güvenlik güçleri tarafından işkence yapılıyor. Bu konuda açılan çok sayıda davanın ardından toplumda hapishanelerin de yeniden yapılandırılması gerektiğine dair bir talep oluştu. Arjantin Meclisi’nden çıkan bir yasayla ulusal seviyede işkenceleri engelleyecek bir mekanizma yaratılması kararı çıktı geçen yıl. Bu mekanizma ile işkencenin önlenmesi, yapanların da anında bulunup cezalandırılması hedefleniyor.

>> Söyleşinin başında insan hakları mücadelesini iki farklı seviyede ele alınması gerektiğini söylemiştiniz, ikinci seviye nedir?

İkinci seviye ise toplumsal eşitsizlik. Bu durum çok büyük hak ihlalleri yaratıyor. Arjantin 2001’de çok büyük toplumsal, siyasal ve ekonomik bir kriz yaşadı. Bu krizin ardından makroekonomik veriler iyi gözüküyordu, bu verilere göre ekonomi büyüyordu. Ama 2013’e geldiğimizde büyüyen ekonomiye rağmen yoksulluğun azalmadığını, hatta arttığını gördük. Bugün çok sayıda yoksul insan var, köylülerin önemli bir kısmı toprağa sahip değil ve insanlar adalet mekanizmasına erişmekte sorun yaşıyor. Eğitim seviyesi ve eğitime erişilebilirlik de hala çok az.

‘Darbeyle yüzleşmede en başarılı ülkelerden biriyiz’

>> Son 50 yılda dünyanın birçok yerinde ABD destekli darbeler yapıldı. Arjantin’in darbeyle yüzleşmesini diğer ülkelere kıyaslayınca sizce Arjantin’in bu açıdan başarılı olduğu söylenilebilir mi?

Evet. Arjantin darbenin yasal olarak yargılanması açısından sıradışı bir ülke. Bugün bu alandaki en başarılı ülkelerden biri olduğunu söylüyorum ama 90’larda af ve dokunulmazlık döneminde konuşsaydık da en başarısız ülke olduğunu söylerdim. Darbeyle yüzleşme mücadelesi zaman içinde büyük değişkenlikler gerçekleşebilen bir mücadele.

Türkiyelilerin Arjantin’den alması gereken bir ders varsa o da darbeyle yüzleşmenin çok uzun bir süreç olacağı. Türkiye buna bugün başlasa bitirmesi ve gerekli reformları yapması 30 yıl sürebilir.

Şu an bu konuda bir iyileşme olmasa bile umudunuzu yitirmeyin, bu konuya odaklanan kampanyalar organize etmeye uğraşın, kayıpları, cinayetleri, kontrgerillayı ve yüzleşmeyi gündemde tutun devam edin. Arjantin’de halkın baskısı sonucu her hükümet başlangıçta gündemlerinde olmasa bile darbeyle yüzleşmeyi gündemine almak zorunda kaldı. Önünüze çıkan engeller elbet bir gün aşılır.
Bergoglio Papa oldu ama ülkesinde yargılanıyor

>> Arjantinli din adamı Mario Bergoglio’nun (Papa 1. Franciscus) bu yıl Katoliklerin ruhani lideri seçilmesine Arjantin halkı nasıl tepki verdi? Cunta döneminde yaptıklarından ötürü siz de suçluyor musunuz onu?

Milliyetçi bir kesim “Papa Arjantinli” diyerek sevindi. Ama onlara karşılık adı cunta döneminde kirlenmiş birinin Papa seçilmesine karşı çıkanlar da vardı bizim gibi. Kesinlikle suçluyorum ben de. Şili ve Brezilya’daki kiliselerin cuntayla işbirliği içine girmeyi reddettiğini görmüştük. Şili’de kilise darbeye karşı açıkça tavır almış ve mağdurları en çok koruyan kurum olmuştu.

Oysa Arjantin kilisesi diktatörlüğü açıkça destekliyordu. Kilise sonraki yıllarda bu gerçeği saklamak için uğraştıysa da her şey belgeli olduğu için saklayamadılar. Diktatör Videla bile yazılarıyla teşekkür etmişti kiliseye. O dönemde tüm toplum bastırılırken askerlerin saldıramayacağı tek kurum kiliseyken kilisenin buna rağmen halkını korumaması büyük bir suçtur.

2 rahip, o dönemde de dini yönetici olan Bergoglio’nun kendilerini ele verdiğini ve bunun sonucunda askerler tarafından işkence gördüklerini iddia ediyor. Bergoglio bu iddiayı reddetse de olay hâlâ açıklığa kavuşmuş değil, soruşturma devam ediyor.

Bunun gibi spesifik olaylar kadar az önce bahsettiğim kilisenin tutumu da önemli. Bergoglio kısa zaman önceye kadar Arjantin’de kilisenin başındaydı ve kilise bugüne kadar bir kere dahi diktatörlük döneminde yaptıkları için özür dilemedi. Ellerinde o döneme dair çok belge var, insanların şikayetlerini ilettiği bir yerdir kilise aynı zamanda. Ancak bugüne kadar o belgelerden bir tanesini dahi yayınlamadılar.

“Arjantin’in gerillalarla ilişkisi Türkiye’den çok farklıydı”

>> Bugün Türkiye hükümeti ülkesindeki en büyük gerilla gücü olan PKK’yle pazarlık halinde olduğunu açıkladığı bir dönemdeyiz. Arjantin’de devletin gerilla örgütleriyle ilişkisi nasıl oldu?

Arjantin’deki gerilla örgütleri darbeden kısa süre sonra junta tarafından yasa dışı yöntemler kullanılarak yok edildi. İşkenceler, kayıplar ve katliamlar yapıldı, yalnızca gerilla savaşçıları değil sivil halk da ‘gerilla olabilir’ şüphesiyle öldürüldü. Tabi ki kalan ufak gerilla örgütleri vardı, ama hiçbir güçleri kalmamıştı. Bu yüzden ne askeri yönetimle ne de demokrasiye geçiş dönemindeki hükümetlerle pazarlık yapmadılar. Buna rağmen 1990’lar boyunca ülkeyi yöneten Carlos Menem gerillalar için af ilan etti, siyasete katılma yolları açıldı. Türkiye ile önemli bir diğer fark da Arjantin halkının neredeyse tamamı gerillaların affedilmesi ve siyasete katılmasına sıcak bakıyordu.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Söyleşi içinde yayınlandı ve , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s