RAGA Suriye’de müdahaleye karşı

ONUR EREM/BİRGÜN

RAGA (Red and Green Alternatives-Kızıl-Yeşil Alternatifler) toplantısının ikinci gününde 14 farklı sunum vardı. 21. yüzyılda mücadeleler, Suriye’deki çatışmalar, su özelleştirmeleri, Laz dili ve mücadelesi, özyönetim gibi konuların tartışıldığı ikinci günde “Marksizm ve ekoloji” ile Suriye hakkındaki “insani müdahale mi emperyalist savaş mı?” başlıklı tartışmaları izleme fırsatım oldu.

Fransız Les Alternatifs’den Nathalie Marcu’nun yönlendirdiği Suriye ve müdahale tartışmasında katılımcılar “insani müdahale” teriminin 1950’lerden Yugoslavya iç savaşına kadar nasıl değiştiğini anlattı. ABD’nin Irak’taki “önleyici savaş”ından Libya’daki “insani müdahalesi”ne kadar birçok müdahale hem insani hem de emperyalist açıdan tartışıldıktan sonra RAGA üyelerinin oyuna sunulmak üzere bir Suriye bildirisi hazırlandı.

RAGA Suriye’de müdahaleye karşı

Bildiride RAGA’nın Suriye’ye herhangi bir müdahaleye karşı olduğu, Esad’ın baskıcı rejimine karşı çıkmak gerektiği kadar Batı ülkelerinin emperyalist müdahalesine de karşı çıkmak gerektiği vurgulanırken Irak’a “insani” nedenlerle müdahale etmeyi savunan bazı insan hakları savunucularının günümüzdeki savaş sonrası Irak’ın içler acısı haline bakması gerektiği ifade edildi. Suriye halkının baskıcı bir rejimden başka bir ülkenin işgaliyle değil kendi mücadelesiyle kurtulabileceğini anlatan bildiride ülkedeki çatışmaya silah sağlayan güçlere bunu durdurması için çağrı yapıldı.

Bu toplantıyla eşzamanlı olarak Laz Kültür Derneği’nden Mehmedali Barış Beşli de Lazların dilleri, kültürleri ve doğaları için verdiği mücadeleyi uluslararası katılımcılarla paylaştı.

Sabah toplantılarının ardından Toplumsal Özgürlük Parti Girişimi’nden Oğuzhan Kayserilioğlu Marksizm ve Ekoloji hakkında bir sunum yaparak şunları söyledi:
-Marx günümüzde bazı çevreler tarafından ekoloji üzerine ayrı bir teorisi veya kitabı olmadığı için eleştiriliyor. Oysa Marx’ın diyalektik veya sınıf üzerine de ayrı ayrı kitapları yok.
-Marx’ın materyalist bakış açısı insanın doğadan nasıl çıkıp geldiğini gösterir. Doğanın içinden geldiğimiz için doğayla ilişkilimiz koparılamayacak bir ilişkidir. İnsan doğayla başedebilmek için bir arada bulunmak zorundaydı ve bu bir aradalık önce klan-kabile ve ardından günümüzde ulus devlet halini aldı. İnsanlar doğayla ilişkileriyle kendilerini inşa etti.
-İnsanların toplum içinde birbiriyle ilişki kurma biçimi doğayla ilişki kurma biçimlerini de etkiler: Bir toplum hiyerarşiye, savaşa ve sömürüye dayalıysa doğayla ilişkisi de kaçınılmaz olarak sömürüye dayalı olur. İnsanların doğaya müdahale etmesi doğal ve meşru, ancak onu sömürmesi yanlış. Doğa sömürüsünün bitmesi için insan ilişkilerinde de sömürüyü bitirmemiz lazım.
-Emek de doğanın bir parçasıdır, sinirler ve kasları kullanarak oluşur. Emek ve üretim tarih boyunca farklı biçimlere girdi, günümzdeki biçimi ise kapitalizm. Sanayi devrimi başladığında yüzde 2.5 olan şehirleşme oranı bugün yüzde 52 oldu, çünkü sermaye kullanacak insan ihtiyacıyla binlerce yıldır kırlarında yaşayan toplulukları şehirlere çekiyor.
-Sermaye insanı sömürdüğü gibi doğayı da sömürüyor. Son 100 yıl içinde petrol üretimi 200 katına çıktı. 1980’den beri ise insanlık doğanın üretebildiğinden daha fazlasını tüketmeye, yani doğayı tüketmeye başladı. Bugün doğal kaynaklar her yıl 1 birim yenilenirken insanlar 1.25 birim tüketiyor.
-Bu sömürü insanlara da zarar veriyor. Hindistan’da orman oranı yüzde 50’den 14’e düştü ve artık ülkedeki hastalıkların yüzde 80’i çevresel nedenlerle gerçekleşiyor. Meksika’da doğan çocukların yüzde 70’inin kanında tehlikeli miktarda kurşun çıkıyor. Tarım ilaçları ve işlenmiş gıdalar nedeniyle İngilizler 1980’lerde yılda ortalama 1.5 kilo kimyasal madde tüketiyordu. Günümüzdeki rakam çok daha fazla. Artık yediğimiz şeylere meyve veya yemek değil, ancak “şey” diyebiliyorum.
-Bunları göz önünde bulundurduğumuzda ekolojik krizin temelinde sermayenin ihtiyaçları ve taleplerinin yattığını görüyoruz. Bu yüzden ekolojik bir mücadele kapitalizme karşı mücadele etmeden başarılı olamaz.

ÖDP de RAGA’daydı
Toplantıda Türkiye’deki siyasal durum üzerine bir sunum yapan ÖDP’den Can Uğur ve Onur Taş yurtdışından gelen katılımcıları Türkiye’deki son gelişmeler hakkında bilgilendirdi. Giderek artan neo-liberal uygulamalar, AKP’nin muhafazakâr politikaları, doğa tahribatı ve HES’ler, ABD-Türkiye ilişkisi gibi konular hakkında konuşan Can ve Onur AKP’nin emperyalizm ile ilişkisine de değindi.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Haber içinde yayınlandı ve , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s