Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV), Demokratikleşme Programı güvenlik sektörü reformu alanındaki yaptıkları son çalışmaları sonucunda “Polis ve Toplum: Türkiye’de Polise Güven Araştırması” raporunu yayınladı. Raporda, Türkiye’de yurttaşların polise ne kadar güvendiği ve polise güvenin polis ile işbirliği, polise itaat ve polis ihlallerine toleransı nasıl etkilediği çarpıcı analizler ile ortaya konuluyor.
En az güvenen Hıristiyan ve Şiiler
Sünni, Türk, AKP’li ve MHP’liler polise güven duyarken Aleviler, Kürtler ve HDP’liler polise güven duymuyor. En az güven duyan siyasi gruplar “Diğer” başlığı altında toplanan BBP, ÖDP, HÜDAPAR, SDP ve İP gibi “merkezden uzak” partilerin seçmenleri. En az güven duyan dini gruplar ise Hıristiyanlar ve Şiiler. Toplumun yüzde 60’ı polisi doğrudan halkın yönetmesi gerektiğine ve kanunları çiğneyen polislerin cezasız kaldığına inanıyor. Toplumun yüzde 39’u çocuğunun polis olmasına sıcak bakarken 38’i polis olmasına karşı. Toplum polisin vatandaşların ihtiyaçlarına duyarlı ve adil şekilde cevap verdiğine inanmıyor. Kürtler polisin suçluları yakalamada başarısız olduğunu düşünüyor. Toplumda polislerin şikayet edilebileceği bağımsız bir kurum talebi var.
Raporun sunumun ardından toplantıda konuşan sosyoloji profesörü Ferhat Kentel polisin de devlet gibi nötr bir kavram olmadığını, toplumdaki belli güçlerin yansıması olduğunu söylerken “Polis makbul vatandaşlığın inşasında büyük rol oynadı” dedi.
‘Emre itiraz edemiyorsa istifa etmeliydi’
Polis Akademisi Doç. Dr. Ahmet Erkan Koca da toplumun alt katmanlarında var olan her çelişki ve çatışmanın polis teşkilatı içinde de yansıması olduğunu söylerken “Polisler bir yandan halka güven duymakla görevli, bir yandan da halkı şüpheli ve tehlikeli olarak görmesi bekleniyor, bu da polislerin yaşadığı çelişkileri artırıyor “dedi. Polise güvenin düşük olduğu toplumlarda halkın kendi güvenliğini kendi sağlama eğilimi olduğunu anlatan Koca, Gezi eylemlerine de değindi: “Gezi’de dendi ki emir geldi polis çadırları kaldırdı. Polislik denen şey yukarıdan biri size emir verdikten sonra bu işi nasıl yapacağını bilme işidir. İyi bir polis şunu öngörmeli: Suça karışmamış barışçıl bir eylem yapan insanlara bu saatte bu biçimde müdahale ederseniz daha büyük sorun yaparsınız. Bunu diyemiyorsanız İstanbul Emniyet Müdür olmamalısınız. Eğer baskı çoksa, ‘ya yap ya istifa et’ denirse iyi bir polise istifa etmek düşer.
‘Polis siyasal istihbarat yapıyor’
Toplumsal olaylardaki yasal ihlaller tipik bir kanun dışına çıkma değildir. Örneğin eylemde trafik kesildiyse trafiği kesmekten ceza verilemez normal bir zamandaki gibi. Toplumsal hareketler her zaman yasanın ilerisindedir. Bunu bu şekilde sınırlandırmak yaratıcı siyasal enerjiyi öldürmek ve dönüştürememektir. Kıdem alana kadar militer disiplinle yetiştikleri için bu sorunları yaşıyoruz”. Ahmet Erkan Koca, Türkiye’de yazılı kurallardan çok kişisel sözlerin dinlendiğini anlatırken pek çok kişinin egosuna iyi geldiği bu nedenle polis olduğunu, polisler kendilerine “Yasada böyle bir hakkım olduğu için bunu yapıyorum” diyen insanlara bu nedenle daha fazla tepki verdiğini belirtti. Koca ayrıca Türkiye’deki polis istihbaratını eleştirirken “Türkiye’de polis, üzerine vazife olmaması gereken siyasal istihbarat ve ayrımcılık yapıyor. Polis akademisinde bile bir öğrenciyi cezalandırmak yerine bütün sınıfı cezalandırıyor öğretmenler. Bu polisler toplumdaki suçlara nasıl yaklaşacaktır?” dedi.