Dijital Ortama Giren Her Şey Suistimal Edilebilir

ONUR EREM
20 şubat 2011

Doğuş Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Fakültesi profesörü Levent Sevgi, geçtiğimiz pazar günü Caddebostan Kültür Merkezi’nde verdiği halka açık konferansta cep telefonları, baz istasyonları ve bunların insan sağlığına etkilerini katılımcılarla paylaştı. Elektromanyetik dalgalar yayan aletlerin canlılarla etkileşimi üzerinde özellikle yurtdışında birçok araştırma yapıldığını ve bu araştırmaların sonuçlarına göre standartlara uyan telefonlar ve baz istasyonlarının kısa vadede insan sağlığı üzerinde olumsuz bir etki yaratmadığını söyleyen Sevgi, bu dalgaların uzun vadedeki etkilerinin ise henüz araştırılmadığını, zamana gerek duyulduğunu vurguladı.

BAZ İSTASYONLARI NE KADAR ZARARLI?
“İnsanların yoğun yaşadığı bölgelerde 30–40 metre aralıklarla bile baz istasyonları bulunabiliyor. Bu baz istasyonlarına 2 metreden daha yakın durmadığınız sürece onlardan alacağınız elektromanyetik etki limitlerin çok altında olacaktır” diyen Levent Sevgi baz istasyonlarını estetik amaçlarla kamufle etmenin insanlarda “gizlediklerine göre kesin bir zararı var” düşüncesinin uyanmasına neden olduğunu söyledi. Prof. Sevgi, farklı baz istasyonu tipleri olduğunu, kule tarzı istasyonların dibine ışıma yapmadığı için okul ve hastane gibi yerlerin tepelerinde kurulabileceğini, ufak baz istasyonlarınınsa baktığı bölgeye bir fener gibi etki ettiğini ve bunların kurulması için en uygun yerlerden birinin minareler olduğunu açıkladı.
ORTAM DİNLEMESİ NEYE DENİR?
Sevgi, basının da bu konuda yanlış haberler yaptığını vurgularken, birkaç yıl önce çıkan ‘Dünya Sağlık Örgütü cep telefonlarını kanserojen ilan etti’ haberlerinin gerçeği yansıtmadığını, hatta bu tarz haberler yüzünden DSÖ’nün tekrar açıklama yapma gereği duyduğunu ifade etti.
Mobil iletişim sistemlerinin sürekli geliştiğini, yeni modeller, yeni hizmetler devreye girdiğini, yeni nesil (dördüncü, beşinci, vb.) sistemlerin üzerinde çalışıldığını, yakında bunların yaşamımıza girmesiyle daha çok baz istasyonuyla karşılaşacağımızı, buna karşın yayılan elektromanyetik seviyelerin sürekli düşmekte olduğunu belirten Sevgi, bu sistemlerin normal kullanımlarda kısa vadede zarar vermese de uzun vadeli etkilerinin bilinmediği için evinin veya işyerinin yakınındaki baz istasyonundan rahatsız olanların yargıya başvurarak bu istasyonları söktürebileceğini söyledi. “Yargıtay’ın emsal teşkil eden kararlarına göre, yerel mahkemelerin davacı aleyhine karar vermesi durumunda bile temyize giderek baz istasyonu sökümü yapılabilir” diyen Sevgi, AB’nin ve BM’nin kararlarına göre devletlerin, yeni çıkan teknolojilerin kesin zararlarının bilimsel açıdan netleşmesini beklemeye gerek duymadan koruyucu tedbirler almakla yükümlü olduğunu söyledi.
Dijital ortama girmiş her şeyin suiistimale ve casusluğa açık olduğundan da bahseden Sevgi, “Cep telefonu çalışan her yerde, havadaki sinyalleri izleyip şifreleri kırarak telefon dinlemesi yapmak mümkündür. Ortam dinlemesi buna denir. Ama unutmayın, bu cihazları Türkiye’ye satanlar, satmadan çok önce bu cihazları Türkiye’de kullanıyor olabilir. Yani, Türkiye’de şu an gücü elinde tutanların da gizli kayıtları olabilir; bunun garantisi yok” diyor. Birilerinin, hangi kayıtların ne zaman, ne amaçla ve nerede kullanılacağına karar veriyor olabileceğini düşünmek ise Levent Sevgi’ye göre oldukça ürkütücü.
Prof. Dr. Levent Sevgi ile konferansın ardından bir röportaj gerçekleştirdik:

»Son dönemlerde Balyoz davası gibi davalarda, tutukluların telefon dökümleri alınırken hata yapılıyor veya cep telefonlarına yanlışlıkla örgüt numaraları ekleniyor. Bunlar sehven yapıldı denerek olayların üstü örtülüyor. Emniyetteki sistem ve cep telefonlarımızdaki sistem, yanlışlıkla bir tuşa basarak böyle hataların yapılmasına neden olabilecek bir sistem mi?
İnsanın olduğu her yerde hata olur. Hata yaparsın, ama ortada organize bir örgüt varsa, o hatayı bilerek yaparsın. Günde 8–10 saat masa başında bilgisayarda çalışan bir polis memuru tabii ki hata yapabilir, ama devlet böyle bir şey yapmamalı. Evrensel hukukta hata sanık lehine kullanılır. Amerikan filmlerinde seyrediyoruz; Yargıç sanığa diyor ki “Senin suçlu olduğunu biliyorum, bütün kanıtlar bu yönde, vicdanen suçlu olduğunu söylüyorum. Ancak, polis evine izinsiz girmiş, o nedenle evinde bulduğu suç aletinin yasal bir dayanağı kalmamış. Seni serbest bırakıyorum.” İşte hukukta zurnanın zırt dediği yer burası. Devlet, yaptığı hataların bedelini ödemeli. Eğer bir bedel ödeniyor olsaydı, polisinden savcısına, herkes daha dikkatli olup hata yapmamaya daha çok özen gösterirdi.
Dijital ortama girmiş her şey suiistimale ve casusluğa açıktır. Cep telefonu çalışan her yerde, havadaki sinyalleri izleyip şifreleri kırarak telefon dinlemesi yapmak mümkündür. Ortam dinlemesi buna denir. Ama unutmayın, bu cihazları Türkiye’ye satanlar, satmadan çok önce bu cihazları Türkiye’de kullanıyor olabilir. Yani, Türkiye’de şu an gücü elinde tutanların da gizli kayıtları olabilir; bunun garantisi yok. Birilerinin, hangi kayıtların ne zaman, ne amaçla ve nerede kullanılacağına karar veriyor olabileceğini düşünmek aslında ürkütücü.

»Emniyet’teki elektronik sistemlerin nasıl sistemler olduğunu biliyor musunuz? ‘Sehven’ telefon rehberine yeni numara eklenebilir mi?
Bu konuda da çok da detaylı bir bilgim yok. Ancak, bu tip sistemler hatalara karşı oldukça korunmalı olmak zorunda. Yani beşer hatası çok düşük bir olasılık gibi geliyor bana. Vatandaş olarak ‘kasıt olmalı’ düşüncem daha ağır basıyor. Daha fazlasını söyleyebilmek için sistemleri görmek, anlamak gerek.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Söyleşi içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s