Vahşi Kapitalizm Sokakları Vurdu

DAVID HARVEY
BirGün için çeviren: Onur Erem
21 ağustos 2011

“Nihilist ve vahşi gençler” diyor The Daily Mail onlara: Hayatın farklı alanlarından gelmiş, sokaklarda başıboş bir şekilde polise taş, tuğla ve şişe atan, bir dükkânı yağmalayıp diğerini yakan, twitterda belirlenmiş güncel hedeflerine doğru ilerlerken polisle köşe kapmaca oynayan gençler.
The Daily Mail’daki ‘vahşi’ kelimesiydi beni çarpan. 1871’de Paris komününde yaşayan insanların vahşi hayvanlar, sırtlanlar olarak etiketlenmesi; aile, ahlak, özel mülkiyet ve din adına öldürülmeyi hak ettiklerinin söylenmesi geldi aklıma. Daha güncel bir örnek olarak ise Rupert Murdoch’un sol cebinden çıkarttıktan sonra sağ cebinde bekleyen David Cameron ile yer değiştirdiği Tony Blair’in ‘vahşi medya’ söylemleriyle medyaya saldırmasını hatırladım.
İsyanları değerlendirirken iki farklı grup oluştuğunu görüyoruz. Bu gruplardan birincisi isyanları katıksız, dizginlenemez ve affedilemez bir suç olgusu olarak değerlendiriyor. İkinci gruba göre ise isyanlar yanlış politika, süregelen ırkçılık, gençler ve azınlıklara eziyet edilmesi, gençler arasındaki kitlesel işsizlik, artan toplumsal mahrumiyet ve ekonomiyle hiçbir ilişkisi olmayan, zenginlerin servetini korumasından başka bir hedefi olmayan akılsız bir tasarruf politikası. Bu iki grubun histerik tartışmaları hiç bitmeyecek gibi.
Eğer şanslıysak, komisyonlar kurulacak ve raporlar hazırlanacak; Thatcher döneminde Brixton ve Toxteth’teki isyanlar için söylenenlerin bir kopyasını dinleyeceğiz. ‘Şanslı’ dedim, çünkü içimden bir ses mevcut başbakanın bunu yapmaktansa panzerleri ve gaz bombası takımını çağırıp bu ahlak yoksunluğunu, medeniyetsizliği, azalan aile değerlerini ve gençlerin disiplinsizliğini plastik mermilerle cezalandıracağını söylüyor.
Lâkin esas sorun, kapitalizmin kendisinin azgınca vahşileştiği bir toplumda yaşıyor olmamız. Vahşi siyasetçilerimiz harcamalarında yolsuzluk yapıyor, vahşi bankacılar toplumun iliklerini emiyor, CEO’lar, hedge fonları yöneticileri ve özel yatırım danışmanları dünyanın servetini yağmalıyor, telefon ve kredi kartı şirketleri herkesin faturalarına nereden çıktığı belli olmayan gizemli giderler ekliyor ve mağaza sahipleri insanları kazıklıyor.
KİTLESEL YOKSUNLUK SIRADANLAŞTI
Kitlesel yoksunluk politikası, yırtıcıları andırırcasına yapılan gün ortası soygunlar, özellikle yoksulların, korumasızların, saf ve yasal güvencesi olmayan insanların sömürülmesi günlük sıradan olaylar haline geldi. Aranızda hiç dürüst bir kapitalistin, dürüst bankacınının, dürüst siyasetçinin, dürüst işletmecinin veya dürüst bir polis komiserinin kaldığına inanan var mı? Evet, böyle dürüst insanlar var. Ancak onlar çok ufak bir azınlık ve mesleklerindeki diğer herkes onlara salak gözüyle bakıyor. Kurnaz olmak, kolayca köşeyi dönmek lazım. Dolandır ve çal! Yakalanma ihtimali her zaman zayıftır. Ayrıca kurumsal ‘suiistimal’lerin ortaya çıkması durumunda bile her zaman kişisel serveti korumanın bir yolu bulunur.
Söylediklerim kulağa şaşırtıcı gelebilir. Çoğumuz bu gerçekleri görmüyoruz, çünkü görmek istemiyoruz. Siyasetçilerin bunu itiraf etmeye cesaretleri yok, basın ise yolsuzluklara bulaşan insanların içerisinde sadece hoşlanmadıkları kişileri açıklıyor. Ancak, bence sokaktaki her isyancı ne demek istediğimi çok iyi biliyor. Onlar herkesin yaptığını yapıyor –tek farkları sokak ortasında açık açık yapmaları. Thatcher’cılık kapitalizmin vahşi içgüdülerini serbest bıraktı ve o zamandan beri hiçbir yönetici bu vahşiliği dizginlemek istemedi. “Yak ve yık”, her yerdeki yönetici sınıfların açıkça mottosu haline gelmiş durumda.
Bu içinde yaşadığımız yeni normal. Kurulacak inceleme komisyonu bu işe de yönelmeli. Sadece isyancılardan değil, herkesten hesap sorulmalı. Vahşi kapitalizm, insanlığa karşı işlediği suçlar kadar doğaya karşı işlediği suçlar için de yargılanmalı.

ÇIPLAK SİYASET: YOLSUZLUK VE MANTIKSIZLIK
Ne yazık ki, ‘akılsız’ isyancıların göremediği ve talep edemediği şey tam da bu. Çevremizdeki her şey bizim görmemizi ve talep etmemizi de engellemek için elinden geleni yapıyor. Siyasal güç odaklarının üstün ahlak ve kaypak nedenlerden oluşan kıyafeti ivedilikle giymesinin nedeni de bu –kimse onun çıplak halini göremesin diye: Yolsuzlaşmış ve ahmakça mantıksız.
Ancak dünyanın bazı bölgelerinde umut ve ışık halen mevcut. İspanya ve Yunanistan’daki ‘öfkeliler’, Latin Amerika’daki devrimci kalp atışları, Asya’daki köylü hareketleri artık vahşi ve yırtıcı küresel kapitalizmin yarattığı yalan perdesinin ötesini görebiliyor. Geri kalanlarımızın görmesi ve harekete geçmesi için ne gerekiyor? Nasıl sil baştan başlayabiliriz? Hangi yöne gitmeliyiz? Bu soruları cevaplamak kolay değil. Ancak bildiğimiz tek bir şey var: Doğru cevabı sadece doğru soruları sorarak bulabiliriz.

About onurerem

journalist @ birgün newspaper. twitter.com/onurerem
Bu yazı Çeviri içinde yayınlandı ve , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s