KOMADA YAŞAM MÜCADELESİ VEREN OKAN GÖÇER’İN AKRABALARI İSYAN ETTİ:
‘Tayyip Erdoğan içinden geldiği halkı ne çabuk unuttu?’
1 Haziran’da Taksim’deki polis saldırısında kafatası kırılan ve hâlâ komada olan Okan Göçer’in akrabaları eski komşuları olan Başbakan Erdoğan’a sesleniyor: Hangi yüzle bize terörist, marjinal diyorsun?
ONUR EREM – 09.06.2013
Okan Göçer, 1 Haziran Cumartesi günü Taksim’deki polis baskısına karşı direnişe destek olmak için Gebze’den kalktı, Beyoğlu’na geldi. İngiliz Konsolosluğu’nun çaprazındaki sokakta polisin belki de telsizlerde anons edilen “gördüğüne yapıştır abicim, gördüğüne yapıştır” emrini dikkate alarak yaklaşık 10 metre mesafeden nişan alıp attığı biber gazı kapsülüne hedef oldu. Kafatasında 7-8 santimlik bir kırık oluştu ve yere yığıldı. O sırada yanında olan arkadaşının anlattığına göre bilinci kapanan Okan apar topar Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı, beyin kanaması tespit edildi ve ameliyata alındı. Üzerinden geçen bir haftada Okan önce komadan çıktı, ardından tekrar komaya girdi. Doktorlar “her an kötü habere hazırlıklı olun” diyor, Okan’ın yaşasa bile kalıcı rahatsızlıkları olacağını söylüyor. 22 yaşındaki Okan’ın hikayesini, akrabalarının isyanını ve o an yanında bulunan arkadaşının tanıklığını aktaracağız sizlere.
ÜNİVERSİTE KAZANDI, GİDEMEDİ
1990’da doğumlu Okan Göçer çocukluğunda annesiyle babasının ayrılmasının ardından akrabalarının yanında büyümüş. Üniversiteyi kazanmasına rağmen maddi sıkıntılar nedeniyle öğrenim göremeyen, Gebze’de bir atölyede çalışmaya başlayan Okan için akrabaları ‘Yaşadığı bütün sıkıntılara rağmen çok neşeli, mahallesinde sevilen, okuyan ve araştıran bir çocuktur’ diyor.
TAKSİM’E GEBZE’DEN GELDİ
Facebook’undaki son paylaşımı 1 Haziran sabahı olmuş: Taksim’e gelen var mı yola çıkıyoruz. “Bu bozuk düzene isyan etmek, Gezi Parkı’nda saldırıya uğrayan eylemcilere destek vermek, demokratik hakkını kullanmak için Gebze’den kalktı gitti Taksim’e. Herhangi bir partiyle değil, arkadaşlarıyla gitti” diyor halası Fatoş Özden.
‘POLİS ARKAMIZDAN SALDIRMAYA DEVAM ETTİ’
Taksim’de vurulduğu sırada yanında olan, güvenliği için adını açıklamadığım arkadaşı Taksim’de olanları şöyle anlatıyor: “İngiliz Konsolosluğu’nun çaprazındaki sokaktayken bir anda polisle karşı karşıya geldik. Elimizde taş, yüzümüzde maske yoktu. Polisin nişan aldığını gördüm, hemen ardından Okan yere düştü. Kucağıma aldım, konuşmuyordu, bilinci kapalıydı. 40 metre taşıdık, yakınlardaki bir revire kadar ve polis arkamızdan biber gazı, taş atmaya devam etti bir yaralı taşırken bile. Sağlık ekibi serum taktı, dikiş attı ama durumun ciddiyetinin farkında oldukları için ambulans da çağırdı. 15 dakika bekledikten sonra ambulansın gelemeyeceğini öğrendik, bir gönüllü hemşireyle birlikte yoldan araba durdurduk ve hastaneye getirdik. Olay yerini görüntüleyen kameraların incelenmesi için savcılığa suç duyurusunda bulunduk”.
‘EKMEĞİ KARTLA ALIP KART BORCUNU ÖDEYEMEDİĞİMİZ İÇİN İSYAN EDİYORUZ’
Okan vurulduğunda halası Zeynep Batlar da Taksim’deydi. “Ben eylemlerin başladığı gün sabaha kadar kızımla Halk TV izledim, dayanamadım ‘Kızım kalk, sen doğacak çocuğunun adını oğlan da olsa kız da olsa Deniz koyacağını söylüyorsan bu isyana katılmalıyız’ dedim. Eğer bir aile ekmeğini kredi kartıyla alacak ve ay sonunda kredi kartını ödeyemeyecek duruma gelmişse artık isyan eder” diyen Batlar, meydandan polis çekildikten sonra yapılan kutlamalar sırasında almış kötü haberi: “Hemen hastaneye Okan’ın yanına geldik. Okan oraya özgürlüğünü savunmaya gelirken ona kim saldırdı böyle? O an polis görsem öldürebilirdim, gözüm dönmüştü. Oysa polisler de bizim komşumuz, akrabamız. Neden polislerle böyle karşı karşıya gelmek zorunda bırakılıyoruz?”
Okan’ın bir diğer akrabası da babasının dayısı olan 64 yaşındaki Haliç Tersanesi emeklisi Ali Murtaza Çakmak. “Okan beni dedesi gibi görür” diyor. Olayın ardından bir polis devletinde yaşadığını ve polise güvenilmeyeceğini bir kere daha anladığını söyleyen Çakmak faşizmi biraz daha hissettiğini vurguluyor.
‘SORUMLULARIN YARGILANACAĞINA İNANMIYORUM’
“Sorumluların yargılanacağına dair hiçbir inancım yok. Başbakan bize marjinal gruplar, teröristler, uç gruplar diyor. Benim ailemi başbakan çok iyi tanır. Ben onun abisinin komşularındanım, o beni çok iyi tanır. Ben marjinal miyim, uç grup muyum? Bu benim yeğenim, hakkı olan bir eyleme destek vermeye gidiyor 22 yaşında bir çocuk. Bu çocuk vuruluyor, ne devlet tarafından aranıyor ne de soruluyor. Bir de beni marjinal gruplara sokuyor. Benim ailemi çok iyi tanıyor. Benim onun abisine nasıl sahip çıktığımı, o aileye nasıl baktığımı çok iyi biliyor. Marjinal grup olsak ne olur, ölmeyi mi hak ettik?” diye isyan ediyor Erdoğan’a.
“ERDOĞAN’I HALKTAN BİRİ SANARDIK”
Erdoğan’ın ve kendisini havaalanında karşılayan kitlenin ‘Yol ver gidelim, Taksim’i ezelim’ sloganına tepki göstermemesini de eleştiren Çakmak bu ülkede istenmemeleri halinde gidecek başka bir ülkeleri olmadığını söylüyor: “Bir insan seçildiği zaman bir kesimin belediye başkanı, bir kesimin başbakanı olamaz. Tayyip Bey’in bu kinciliği nereden kaynaklanıyor? Biz bir semtte beraber büyüdük. Başbakan seçilirken derdim ki ‘Ya bu adam içimizden çıkan, ezilmiş, yoksul bir ailenin çocuğu. Ayakkabı bulamadığı dönemleri bilirim. Halkın durumunu bilir, yoksulları korur’. Demek ki ben burada aldanmışım. Bu adam iktidara gelene kadar oynamış, sonra kinini kusmuş. Şimdi kendileri, çevreleri çok rahatlar – halk sıkıntı çekmeye devam ediyor”.
DOKTOR ÜZERİNDE BASKI
Ali Murtaza Çakmak polisin hastanede rapor yazılırken doktoru etkilemeye çalıştığını, ‘biber gazı kapsülü isabet etmiş’ yazan doktora polislerin ‘taş gelmiş olamaz mı’ diyerek raporu değiştirmeye çalıştığını anlatıyor.
İstanbul Barosu’nun Okan’ın akrabalarına atadığı avukat olan Emine Erel de 8 Haziran Cumartesi günü savcılığa suç duyurusunda bulunmak istediklerini ancak adliyede savcı bulamadıklarını söyledi: “Çağlayan Adliyesi’ne gittiğimizde nöbetçi savcı ‘Gezi olaylarına ilişkin 3 özel yetkili savcı belirlendi ama kimliğini bilmiyoruz’ dedi. Biz de bulamadık. Pazartesi suç duyurusunda bulunacağız. Kamera kayıtları silinmeden onlara ulaşmak istiyoruz. Biber gazını sıkan polisin cinayete teşebbüsten ve işkenceden yargılanmasını istiyoruz. Başbakan, İstanbul Valisi, İçişleri Bakanı ve Emniyet Müdürü’nden de şikayetçiyiz”.
Okan’ın kuzeni Cansu:
Biz okuyan gençleriz, hepimiz bilinçli insanlarız, Okan abim de okuyordu. Ben polislerin ‘vurun’ diye emir aldığını biliyorum, ama bazıları gerçekten içlerinden gelerek, vahşi bir şekilde saldırıyor. Polis olacak arkadaşlarıma ‘bize cop mu atacaksınız’ diyorum hep. Onlar benim kardeşlerim, komşularım, akrabalarım ama devlet onları polis yaptıktan sonra bizi birbirimize kırdırıyor.
Çok şakacı bir insan. Küçüklüğünden beri hep bizi güldürür, her şeyi şaka konusu yapabilir. Polislerin insanlara bu şekilde zulmetmesine karşıyım. Ben Kuran okuyan bir insanım, Kuran’ın en çok karşı çıktığı şey zalimler ve zulümdür. Dini söylemlerle iktidara gelen Erdoğan’ın bu şekilde zulmederek Kuran’a karşı çıkmasını kınıyorum. Halka niye bu kadar şiddet uyguluyorsun?