Savaş dışında o kadar çok seçenek var ki…
Suriye’de savaşın kaçınılmaz olduğu algısı yaratılmaya çalışılırken BirGün’e konuşan siyasetçiler, uzmanlar ve aydınlar savaşın çare olmadığını, savaş dışındaki çok fazla seçenek olduğunu ancak savaş yanlısı iktidarın bu ihtimalleri düşünmediğini söylüyor
ONUR EREM | CEREN BÜYÜKTETİK | 07.09.2013
Suriye’de savaşın kaçınılmaz ve gerekli olduğuna dair söylemler ana akım medyayı işgal ederken siyasetçiler, uzmanlar ve aydınlar savaşın kaçınılmaz ve gerekli olmadığını, Suriye halkının menfaatini düşünenlerin hâlâ mümkün olan ateşkes ve barış seçenekleri için çaba göstermesi gerektiğini söylüyor:
SEZGİN TANRIKULU (CHP MİLLETVEKİLİ): AKP silah göndereceğine ateşkes için çaba harcasın
Derhal bir ateşkes çağrısı yapılması lazım. Öncelikle bu yol denenmeli, taraflar ateşkese zorlanmalı etkin bir biçimde. Türkiye de muhalifleri silahlandıracağına ateşkes için bir çaba harcasın. Silah ve lojistik destek sağlayarak savaşın bir tarafı olduk artık. Bu yolu terk edip bir müzakere ve ateşkes yolu izlenmeliydi.
İKTİDAR ÖNERİLERİMİZİ DİNLEMİYOR
Başbakan G-20’den üzgün ayrıldı savaş cephesi oluşmadığı için açık bir şekilde. Başbakanın bu yaklaşımını değiştirmesi lazım. Savaş dışında o kadar çok seçenek var ki. Geçen yıl 15 Ağustos’ta Suriye konusunda olağanüstü toplantıya çağırdık meclisi, yol haritası sunduk. Bütün etnik, dini unsurları kapsayan, bölgesel ve küresel güçlerin de katılacağı bir konferans önermiştik, dinlemediler bile. Suriye’nin hızla yeni bir anayasa yaparak etkin bir demokrasi kurması için çaba harcamalıyız..
Bugüne kadar hiçbir müdahale halkların yararına olmamıştır, Irak’ta bir milyona yakın insan yaşamını yitirdi, Afganistan ve Libya’nın hali de ortada. Demokrasi rejimleri oluşamadı. Bu deneyimler bile savaşın ne kadar yanlış bir tercih olduğunu ortaya koyuyor.
GENÇAY GÜRSOY (TTB ESKİ BAŞKANI): Savaş Türkiye tarihinin en büyük tehdidi olur, politikamız utanç verici
Suriye’de savaş dışında çok sayıda seçenek var ve bunlardan hiçbiri denenmeden savaş kaçınılmazmış gibi gösteriliyor. Türkiye’nin Suriye’ye dair diplomatik girişimleri yalnızca müdahaleye zemin hazırlamak üzerine oldu. Türkiye’nin tavrı başından beri provokatifti.
AKP BARIŞI DÜŞÜNMÜYOR BİLE
Mesela çözüm için Suriye’de tüm yapıların ve bölgedeki ülkelerin katılabileceği barış konferansları düzenlenebilirdi, bu konuda ısrarcı olunabilirdi. Bunlar yapılmadan batı güçleriyle savaş çıkarmak isteyen bir anlayış kabul edilemez. Türkiye’nin bu politikası utanç vericidir. Hükümet başından beri Mısır’da da aynı çatışmacı politikayı izledi. Siyasi iktidar, başbakanın şahsında şekillenen dış politika felsefesiyle büyük bir kumar oynuyor. İtibarını düzeltmek için risk alıyor, bu yüzden bu kadar savaş yanlısı.
IRAK’TAN BETER OLUR
Aynı zamanda batı bağımlılığı da bu iktidarın temel niteliklerinden biri. Bu yüzden onların taşeronluğunu yapıyorlar Suriye’de. Toplum buna Irak savaşında olduğu gibi bir tepki göstermeli, barış ne pahasına olursa olsun gelmeli. Yoksa Afganistan’dan da, Irak’tan da daha kötü bir tabloyla karşılaşabiliriz. Çünkü Suriye’de çok karmaşık etnik yapılar ve birikmiş düşmanlıklar var. İşin içinde İran da var, Türkiye de. Bir savaş hamlesinin ülkemize verebileceği zararları, olası bir Suriye tepkisini düşünmek bile istemiyorum. Eğer bir savaş çıkarsa, bu Türkiye’nin bugüne kadar karşılaştığı en tehlikeli manzara olacak. Bu yüzden ateşkesi sağlamak için her şeyi yapmalıyız.
HÜDA KAYA (YAZAR): Emperyal ellerinizi, milislerinizi çekin Suriye halkı karar versin
Suriye halkının gerçek anlamda kurtuluşu ancak Suriye halkından gelir. Eğer bölgedeki ülkeler ve küresel güçler Suriye halkını düşünüyorsa, Suriye topraklarındaki yabancı milisleri çeksinler. Adil gözlemcilerin takip edebileceği, şeffaf bir seçim düzenlenmesi için uğraşsınlar. Suriye’nin geleceğine Suriye halkı karar versin.
Ama bu güçler Suriye halkının çıkarlarını değil kendi menfaatlerini çıkarları için bu savaşı istiyorlar, emperyal ellerini Suriye’den çekmiyorlar.
SAVAŞ HANGİ HALKI KURTARMIŞ?
Maalesef bu komplo teorisine Türkiye halkı da çekiliyor. Düşünün, bir ülkeye karşı savaş açmak o ülkeyi kurtarabilir mi? Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey mümkün değildir. Bunu Irak’ta da gördük. Ama medya halkımızı tam tersine inandırmaya çalışıyor. 15 yıl önce, bugün iktidarda olanlara küfreden medya, bunun onların yandaşlığını yapıyor. Türkiye’de medyanın neredeyse tamamı, iktidarda kim olursa olsun onun yandaşı, sözcüsü haline geliyor.
AKP İKTİDAR ZEHİRLENMESİ YAŞIYOR
Medyada olduğu gibi dış politikada da başbakan çok belirleyici. Türkiye’nin ‘komşularla sıfır problem’ söyleminden ‘bölgede sıfır dost’ gerçekliğine dönmesinin sorumlusu da başbakandır. Sırf dış politikalarda değil, ülke içindeki farklı gruplara ve azınlıklara tavrında da gördük bunu. Başbakanın ‘ustalık dönemi’ dediği üçüncü döneminde bir iktidar zehirlenmesi yaşadığını düşünüyorum. Özellikle 12 Eylül referandumundan sonra ellerindeki güç vicdanlarını zehirledi.
Osmanlıcılık söylemiyle, yayılmacı siyasetle Afrika’ya kadar uzanan bir Türk hakimiyeti, Osmanlı imajı kurguluyorlar ancak bu günümüzün gerçekliğiyle de, çağımızın ihtiyaçlarıyla da uyuşmuyor. Bu heves bizi felakete sürükleyecektir. Vicdanlı bir siyaset adamına yakışan şey ellerini Suriye’den çekmek, Suriye halkını kendi geleceğini tayin etmede serbest bırakmaktır.